Hükümeti sıkıntıya sokacak zor soru!

Zaman Gazetesi yazarı Mümtaz'er Türköne herkesin merak ettiği konuyu köşesine taşıdı.

Hükümeti sıkıntıya sokacak zor soru!

Dershanelerin kapatılması gündemi meşgul etmeye devam ederken Hükümetin, 'Kapatma yok, Dönüşüm var' söylemi akıllara 'peki ama nasıl?' sorusunu getiriyor. 

Zaman Gazetesi yazarı Mümtaz'er Türköne konuyu köşesine taşıdı. 


***
Kapatma mı, dönüşüm mü?

Başbakan bir “dönüşüm”den, hatta “zihniyet dönüşümü”nde bahsediyor.Dershaneler kapatılmıyor, dönüştürülüyor” iddiası, Başbakan’ın yoğun tepkiler karşısında tek sığınağı.

Benzetmeyi dekentsel dönüşüm üzerinden yapıyor. Gecekondular nasıl yıkılıp yerlerine TOKİ binaları dikildiyse, dershaneler kapatılıp yerlerine herhalde nitelik sıçraması yapmış okullar geçecek. Özellikle “zihniyet dönüşümü” sözü çok iddialı. Demek ki ne oluyor? Dershaneler kapatılıyor ve eğitimde “zihniyet dönüşümü” gerçekleşiyor. Mucizeye hazır olalım.

Birbirine yakın insanlar arasına fikir ayrılığı ateşi düştüğü zaman kutuplaşma akıl ve mantık sınırlarını zorluyor. Haklı olduğunuzdan yüzde yüz eminsiniz. O zaman hayatı, bu kutuplaşmada sizin yanınızda olanlarla beraber ve olmayanlara karşı yaşamaya başlıyorsunuz. Sakin olalım. Dershaneler kutsal mekânlar değil; bir ihtiyacın eseri. İhtiyacı karşılamadan dershanelerin üzerinden buldozer gibi geçmeye kalkanlar elbette gelip bir duvara toslarlar.

Öyle anlaşılıyor ki Başbakan, dershaneleri, eğitim sistemi üzerine çöreklenmiş tufeyliler gibi görüyor ve gösteriyor. Kesip atarsınız ve kurtulursunuz. Sonra? Hükümeti sıkıntıya sokacak olan işte bu soru.

Eğitim sistemimiz ayakta durmakta zorlanan bir enkazdı. Dershaneler bu sistemi ayakta tutmak için sağdan soldan tutturulan payandalar şeklinde ortaya çıktı. Bugün eğitim sistemi diye karşımızda bir enkaz yığını var. Bir payanda olarak tasarlanan dershaneler, boşlukta ayakta duruyor. Enkaz yığınını fark etmeyenlerin, havada asılı duran bu payandalara anlam vermeleri çok zor. Eğitim ve öğretim sadece bu payandalarda yapılıyor. Dershanelerin okulların yerini alması, eğitim sisteminin bütünüyle iflas etmesinin sonucu. Peki, zihniyet dönüşümü nasıl gerçekleşecek? Şayet Hükümet’in henüz kamuoyu ile paylaşmadığı kapsamlı bir hazırlığı yoksa değil zihniyeti alfabeye yeni harfleri almayı bile gerçekleştiremez. Eğitim, sabır gerektiren uzun soluklu bir iş. Müfredatlar, ders programları, sınav sistemleri, öğretmenlerin formasyonu ha deyince değişmiyor.

Eğitimin niteliği ve performansı önemli bir sosyal sermaye unsuru. Bu sermaye türünün girdisi ve çıktısı zor hesaplanıyor. Yetişkinler şu soruyu sorabilir: Ben okuldan ne aldım? Evet, hayata hazırlanırken; bilgi, beceri ve uzmanlık kazanırken okul bize neyi ne kadar kazandırdı? Ben bu soruya kocaman bir “hiç” cevabını veriyorum. Aynı soruyu şimdi çocuklarınız için sorun: O kadar fedakârlıkla gönderdiğimiz okul, çocuklarımıza ne kazandırıyor? Başbakan da, Milli Eğitim Bakanı da kendini kandırmayı bıraksın. Toplamı sıfır olan ve adına eğitim dediğimiz faaliyeti dünya kadar masraf ederek, büyük bir ciddiyetle sürdürüyoruz. “Kime ne faydası var?” sorusunu, aramızda söz birliği etmişçesine sormaktan kaçınıyoruz.

Dershaneler eğitim sistemindeki çarpıklığın sonuçlarından sadece biri. Türkçe düzgün bir cümle yazamayan, dört işlemi yapamayan lise mezunları asıl gerçek sorunu oluşturuyor. Bakanlığın bu çarpıklığı düzeltmek adına hiçbir hazırlığı yok. Milli Eğitim Bakanlığı, derslik sayısı, sınıf ortalaması, akıllı tahta miktarı, öğretmen mevcudu gibi eğitim istatistiklerinin eğitimin niteliği hakkında fikir verdiğini düşünüyor. Bir ucundan gerçeği kavramak için basit bir soru ile başlayabilirsiniz: Binlerce saat ders verdikten sonra, çocukların İngilizce tek bir cümle kuramayacak durumda olması, okullar için ne kadar inanılması güç bir başarı öyle değil mi?

Eğitim uzun süre devlet eliyle vatandaşların beyninin yıkandığı yerler olarak görüldü. Bu ağır ideolojik yüklerin altında gerçek hüviyetinden uzaklaşan okullar sonunda bir enkaz yığınına dönüştü. AK Parti hükümetinin eğitime getirdiği yeni bir soluk olmadı. 4+4+4 düzeni, sık sık değişen sınav sistemi, sebepler yerine sonuçlarla uğraşmanın bir alışkanlık olarak devam ettiğini gösteriyor. Dershane tartışması da bu geleneğin ve inatlaşmanın bir uzantısı.

Bu sefer farklı bir sorun var. Kapatmak bir tür yasaklama; dönüştürme ise ciddi bir iş. Dershaneler kapanınca sihirli bir el okulların üzerinden geçmeyecekse?
<< Önceki Haber Hükümeti sıkıntıya sokacak zor soru! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER