Tuğcu'nun, "Bu
düzenleme ihtiyaçtan kaynaklandı ve sadece
seçimi kolaylaştırmayı amaçlıyor." tespitini haklı bulan hukukçular, '184' hükmüyle ilgili maddenin Cumhurbaşkanı
Ahmet Necdet Sezer tarafından onaylanması durumunda sorunun aşılacağını vurguluyor. Zaman'ın sorularını
cevaplayan
Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zafer Üskül, toplantı yeter sayısını 184 olarak hükme bağlayan değişikliğin tartışmaları bitireceğini kaydetti. Üskül, "Ben bunu
destekliyorum. Sayın Sezer düzenlemeyi onaylarsa
cumhurbaşkanını
halka seçtirmeye gerek kalmıyor." dedi.
Selçuk Üniversitesi
Anayasa Hukuku Profesörü
Yavuz Atar da, 184'ü 'zaruri bir hüküm' olarak nitelendirdi.
Anayasa Mahkemesi'nin verdiği '367' kararıyla Meclis'in cumhurbaşkanı seçmesinin neredeyse imkânsız hale geldiğini vurgulayan Atar, şu değerlendirmede bulundu: "Diğer seçimlerde de benzer tartışmalar yapılacağı için
Parlamento çalışamazdı. Yeni düzenlemede toplantı yeter sayısı 184 olarak açık hüküm haline getiriliyor. Böylece mesele çözüme kavuşturulmuş oluyor. Cumhurbaşkanını halkın seçmesi de uzun vadede demokrasiyi
krizden kurtarır."
Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr.
Ergun Özbudun ise Tuğcu'nun açıklamasını
CHP lideri Deniz
Baykal ve YÖK Başkanı Erdoğan Teziç'e cevap olarak yorumladı. Özbudun, "Sayın Tuğcu,
alarm verici bir durum görmediğini söylüyor. Katılıyorum, alarm durumu yok." ifadesini kullandı. Cumhurbaşkanını halkın seçmesini 'tehlikeli' bulan Baykal ile Teziç, 'kriz ve
darbe' uyarısı yapmıştı.
Prof. Dr. Zafer Üskül, Yüksek Mahkeme Başkanı Tuğcu'nun "Cumhurbaşkanını halkın seçmesi rejim değişikliğine yol açmaz." açıklamasının tartışmalı olduğunu belirtti. Anayasa değişikliğinin seçimi kolaylaştıracağını vurgulayan Üskül, "Ancak rejimi değiştirir mi değiştirmez mi son derece tartışmalıdır. Yetkileri ve meşruiyetini halktan aldığı dikkate alınırsa, karşımıza daha güçlü cumhurbaşkanı çıkacaktır. Risk yaratma potansiyeli taşır. TBMM'yi farklı bir çoğunluk seçerse, meşruiyetini halktan alan iki baş, rejimi kilitleyebilir. Halk seçecekse cumhurbaşkanının yetkileri klasik parlamenter sisteme indirilmeli." diye konuştu.
Prof. Dr. Yavuz Atar, cumhurbaşkanının halka seçtirilmesinin kısa dönemde zorunluluk olduğunu, uzun vadede demokrasinin krizden kurtarılacağını ifade etti. Tuğcu'nun 'ihtiyaç' açıklamasına destek verdi: "Bu, rejim değişikliği değil. Demokratik sistemdeki işleyişin sürdürülmesi için gerekliydi. Daha sonra cumhurbaşkanının yetkilerinin kısılması ikinci aşama olacaktır. Paketi eleştirenler 'halka seçtirmek yanlış' diyor. Yanlış olan yetkilerin fazla olmasıdır."
Prof. Dr.
Ergun Özbudun ise yetkileri kısıtlanmadan cumhurbaşkanını halkın seçmesine sıcak bakmıyor. Özbudun, "Yetkilerinde bir değişiklik olmadıkça cumhurbaşkanını halkın seçmesi tam bir yarı
başkanlık sistemine geçiş anlamına gelmez. Böyle bir sistemde (halkın seçmesi) cumhurbaşkanının manevi otoritesi çok daha güçlü olacaktır." dedi.
Prof. Dr.
Mustafa Kamalak da Anayasa değişikliğiyle rejim değişikliğinin söz konusu olmayacağını belirtti. Kamalak, "Cumhurbaşkanının görev ve yetkileri Anayasa'da belirlenmiştir. Anayasa değişikliğiyle sadece cumhurbaşkanının seçim şekli değiştirilmiş olmaktadır." ifadelerini kullandı.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Tülay Tuğcu, önceki gün Meclis'te kabul edilerek
Köşk'e gönderilen Anayasa değişiklik paketi ile ilgili soruları cevaplamıştı. Tuğcu, pakette yer alan cumhurbaşkanını halkın seçmesinin ihtiyaçtan doğduğunu vurgularken, bunun ürejim değişikliği anlamına gelmeyeceğini ifade etmişti. Tuğcu, Cumhurbaşkanı Sezer'in paketi referanduma götürme yetkisi olmadığını da savunmuştu.
ZAMAN