Zaman'ın haberine göre, İstanbul 1. Sulh Ceza Hâkimliği, 14 Aralık medyaya darbe operasyonu kapsamında Fethullah Gülen Hocaefendi hakkında da yakalama kararı çıkarttı. Bu durum, ‘kırmızı bülten’ çıkartılarak Gülen’in iadesinin talep edilmesi yolunda bir adım olarak yorumlandı. Ancak, ‘kırmızı bülten’ çıkartılması, talep edilenlerin iade edileceği anlamına gelmiyor. Hakkında arama kararı çıkartılan şahısla ilgili olarak bulunduğu ülkeye öncelikle somut ve delile dayalı veriler sunulması gerekiyor.
Kırmızı bülten uzun bir süreç gerektiriyor. Önce mahkemeden yakalama kararı çıkartılıyor. Mahkeme, talebi Adalet Bakanlığı’na bildiriyor. Adalet Bakanlığı, elde edilen delillerle birlikte dosyayı Emniyet Genel Müdürlüğü Interpol-Europol-Sirene Dairesi Başkanlığı’na gönderiyor. Bu daire de incelemelerin ardından söz konusu kararı merkezi Fransa’nın Lyon kentinde bulunan Uluslararası Polis Teşkilatı’na (Interpol) iletiyor. Interpol’un yaptığı denetimlerin ardından söz konusu talep sisteme giriliyor. nterpol’un bir kişi ile ilgili kararı sisteme girmesi, iade edileceği anlamına gelmiyor. O kişinin bulunduğu ülkenin kanunlarına göre suçlu sayılması gerekiyor.
Interpol tarafından talebine en fazla olumsuz karşılık verilen ülkelerin başında Türkiye geliyor. Interpol’e üye ülkeler aralarında terör suçlamasıyla arama kararı çıkartılan kimseyi teslim etmedi. Interpol’e üye ülkeler buna gerekçe olarak söz konusu kişilerle ilgili suçlamaların ve belgelerin yetersiz olmasını gösteriyor.
ABD, Interpol’e üye olmadığı için kırmızı bültenin bu ülkede bir bağlayıcılığı bulunmuyor. Sınır dışı kararı için Türkiye tarafından ABD makamlarına somut verilerin sunulması gerekiyor. Dosyaların gönderilmesi durumunda yargılamayı Türkiye’de olduğu gibi siyasi irade değil federal mahkeme yapıyor. Avukatlar tarafından iade şartları ile ilgili savunma yapılıyor. Federal mahkeme kararına göre iade olup olmayacağı belirleniyor.
Fethullah Gülen konusunda bu denli ısrarcı olan hükümet, iadeler konusunda da seçici davranıyor. İsrail askerlerinin dokuz kişiyi şehit ettiği Mavi Marmara saldırısı davasında İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi, dönemin İsrail Genelkurmay Başkanı Rau Aluf Gabiel Ashknazi, hava ve deniz kuvvet komutanları ile istihbarat başkanı hakkında 27 Mayıs 2014’te yakalama kararı verdi. Ancak yakalama kararının Interpol’e gönderilmediği ortaya çıktı. İHH Başkanı Bülent Yıldırım, Dışişleri Bakanlığı’nın gerekli işlemleri yapmadığından yakındı. Yıldırım, “İsrail’i ilk defa avucumuzun içine almışız. Ama siz belgeleri göndermiyorsunuz. İnşallah bunların hepsi deşifre olacak. İçeride başka Truva atları var mı?” diye tepkisini dile getirmişti.
28 Şubat’la aynı manşet
Hükümet yanlısı bir gazetenin dünkü manşeti, 28 Şubat sürecinde attığı başlıkla örtüştü. 20 Haziran 1999’da DGM savcısı Nuh Mete Yüksel’in, Fethullah Gülen Hocaefendi ile ilgili dava açacağını duyuran gazete, dün de yakalama kararına sarıldı.