Tıpkı önceki 62 gazeteci cinayeti gibi Dink suikastının sırrı da, hayatı ve gazetecilik serüveninde gizli.
'Bir
Ermeni olarak ben hayatımda hiçbir suç işlemedim bu ülkede. Hiçbir
terör örgütü ile bir işim olmadı. Hiç adam öldürmedim, adam dövmedim... İhtilalde (12
Eylül 1980 darbesi) beni aldılar götürdüler. Biraz iyi bir Ermeni'yimdir, iyi bir solcuyumdur. İkisi yan yana geldi mi bu ülkede neler olduğunu bilirsiniz. Aldılar götürdüler.
Askerî kışlaların birinde sabah,
akşam, sekiz gün boyunca tuvaletteydik. Tuvaletlerin birinde hücreler yapmışlar. Başka bazı Ermenileri de toplamışlar. Artık niye toplamışlardı, şimdi sırası değil. Yarım saatte bir asker geliyordu, kapıyı vuruyordu,
İstiklal Marşı söyleyin diyordu. Orada sabah akşam bana 'korkma, sönmez' dedirterek beni Türk mü yapabildiniz? Ya da 75 yıllık bir tarih içinde bize 'Vatandaş
Türkçe konuş' dediniz ne oldu? 80 bin Ermeni,
Ermenice konuşmayı bırakıp size katılsa ne değişecekti?'
Hrant Dink bu konuşmayı 1
7 Haziran 2001 günü Trabzon'da katıldığı bir panelde yaptı. O toplantıda Türkiye'nin
Avrupa Birliği süreci de konuşuldu. Dink, "Şimdi diyeceksiniz ki sen zaten Hıristiyansın. Senin
Avrupa Birliği ile uyum sorunun olmayabilir." dediğinde Trabzonlu bir dinleyici konuşmasına
itiraz etti. Bu itiraza "Efendim müsaade edin ben bitireyim. Sonra soru
cevap şeklinde değerli görüşlerinizi alırım isterseniz." karşılığını veren Dink, konuşmasının devamında Ermenilerin Türkiye'de yaşadıkları sıkıntıları aktarırken şu sözleriyle salondaki Trabzonlulardan büyük alkış aldı: "Anadolu'nun her tarafından bana insanlar gelir. İstanbul'a, gazeteye (Agos gazetesi) ellerinde bir kâğıtla gelirler. Abi şuna bir baksana, içinde ne yazıyor? Bakarım, bir
harita. Define mi arıyorsun dayı derim. Evet. Aksaray'da Ermeni
define haritalarının kahvehanesi, borsası bile var. Bu haritalarla çok define aradık. Ama asıl define toprağın altında değil, üstünde. Asıl define o insanlardı."
Garip bir tesadüfle Hrant Dink bu konuşmasından 6,5 yıl sonra İstanbul'a, Agos gazetesinin önüne bu sefer elinde tabanca ile gelen 17 yaşındaki Trabzonlu bir gencin kurşunlarına
hedef oldu. Peki, aradan geçen 6,5 yıl içinde ne değişti ki kelimeler yerine kurşunlar konuştu? Gerçekten de hayatının son yıllarına kadar hiç mahkemelerle başı derde girmeyen Hrant Dink, son üç yılda neden birdenbire tartışmaların odağına yerleşti? Dink, Agos gazetesini 1996'dan beri çıkarıyor olmasına rağmen neden son dönemde bu kadar popüler bir gazeteci haline geldi? Ve 19 Ocak 2007 günü neden o suikastın kurbanı oldu?
[AKSİYON Dergisi'ndeki haberin tam metnini okumak için tıklayın]