Hortumcular gözden kaçırıldı

TMSF Başkanı Ahmet Ertürk, Zaman'a çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Hortumcular gözden kaçırıldı

Batık bankaları devralan ve borçlarını tahsil için çalışmalarını sürdüren Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) Başkanı Ertürk, bugün 60 milyar dolara ulaşan bankacılık yolsuzlukları yüzünden Türkiye'nin kredi notunun dibe indiğini, ekonomik ve sosyal dengelerin yerle bir olduğunu vurguluyor. Ertürk, "O dönemde bankacılık sisteminin yüzde 30-35'inin, GSMH'nin ise neredeyse yüzde 15'inin bankacılık suçlarından ötürü çöktüğü düşünüldüğünde, bunun ekonomi ve toplumun güvenliği için ne kadar büyük bir tehdit olduğu daha iyi anlaşılır." diyor. Türkiye'nin tehdit algılamalarının Soğuk Savaş döneminden kalma bir iç düşman konsepti üzerine inşa edildiğini dile getiren Fon Başkanı, böylesi büyük bir yolsuzluğun güvenlik mekanizmaları tarafından ıskalanmasının ancak bu şekilde izah edilebileceğini düşünüyor: "Türkiye'nin güvenlik müesseseleri düşünce suçlarının, ya da başka suçların sosyolojik bölünmelerin peşinden giderken herhalde bu ekonomik suçları biraz ihmal ettiler. Halbuki bunun önemini baştan kavrasalardı daha başladığında engellenebilirdi." Ertürk, bankacılığın Türkiye'nin ekonomik güvenliğinin en önemli parçası olduğunu vurgularken, bir de göndermede bulunuyor: "Bizim telefonlarımızı dinlemek için çaba harcayanlar enerjilerinin bir bölümünü de bu işler için harcasaydı Türkiye, bu kadar acı çekmezdi, bankacılık krizi çıkmazdı diye düşünüyorum." Türkiye'nin ekonomik güvenliğine, 2937 sayılı kanuna göre Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) bakıyor. Kanun gereği 'ulusal güvenlik istihbaratı' üretmekle görevli olan MİT'ten bugüne kadar kendisini ziyaret eden olup olmadığına ilişkin soruya, Ertürk, buruk bir cevap veriyor: "Benim biraz önce bahsettiklerim zaten bu eksikliklerdi. Bu olayların yaşanması, yolsuzluklara bir güvenlik boyutu ile yaklaşılmamasının ciddi bir eksiklik olduğunun en temel göstergesidir diye düşünüyorum." Banka yolsuzluklarının 90'ların başından itibaren hız kazandığını anlatan TMSF Başkanı, bu dönemi sistemin çöküşe sürüklendiği yıllar olarak görüyor: "Bir bileşik kaplar durumu söz konusuydu, yani herhangi bir alan ya da sektördeki gayri ahlaki eylemler bileşik kapların diğer parçasını da etkiliyordu. Kimsenin kasten güvenlik açısından bunlara göz yumduğunu düşünmüyorum; ama sonuçta bunun bir kısmının 'bana ne', 'memleketi sen mi kurtaracaksın' psikolojisi içinde cereyan ettiğini düşünüyorum. Bireyler böyle düşünmeye sevk edilerek toplumsal bir atalete sürüklendi ve sonunda ortaya bugünkü fatura çıktı." Osmanlı İmparatorluğu'ndan bu yana görevini layıkıyla yapmaya çalışan bürokratların hep aynı psikolojik savaşa maruz kaldığını anlatan Ertürk, TMSF'nin başarısının altındaki faktörleri sayarken iki temel unsura; iddialı ve kararlı olmaya dikkat çekiyor: "İddialı olmazsanız bunların hiçbirini yapamazsınız. Biz TMSF olarak tüm sorunların üstesinden gelebilecek iddianın misyonun sahibiyiz. Ve bunu da çok kararlı bir biçimde gösteriyoruz." Türkiye, kriz konusunda tecrübeli Ahmet Ertürk, geçmişten çıkarılan dersler sayesinde Türkiye'nin tüm piyasalarını altüst eden son dalgalanmaya hazırlıklı girdiğini vurguluyor. Bunun büyük bir avantaj olduğunu kaydeden Ertürk, sözlerini espriyle karışık şöyle sürdürüyor: "Türkiye'nin tüm dünya ülkelerine, gelişmiş piyasalara göre bir avantajı var, o da yapılması muhtemel bütün hataları daha önce yapmış olmasıdır. Bu övünülecek bir şey mi bilmiyorum; ama en azından şimdilik işimize yarayan bir şey. Yani dünya ekonomisine ve dünya ekonomisini yönetenlere ülkenin bu tarafı pazarlanmalı diye düşünüyorum." Bazı bankacılar, TMSF'yi TMSF yapan 5020 sayılı kanunun Türkiye'de bankacılık yapmak isteyenlerin gözünü korkuttuğunu ve yabancı bankaların giriş hızını yavaşlattığını öne sürüyor. Yabancı bankaların fondan rahatsız olduğu iddiasını 'şehir efsanesi' olarak nitelendiren Ertürk, yabancı girişinin, fonun güç kazanmaya başladığı dönemde hızlandığına dikkat çekiyor. Ertürk, "Dünyada bankacılık sıkı kurallara bağlanmıştır ve kurallara uymayan aktörlerin hukuk boşluklarından yararlanıp bedelini topluma ödetmesi söz konusu değildir. Bizim varlığımız, bu düşüncelerin önünü tıkayan toplumsal bir sigorta görevi gördüğü için birilerinin bundan rahatsız olmasını doğal karşılıyorum." diyor. TMSF, geçen yıl yapılan ihalede Merkez Medya Grubu şirketlerinden Sabah ve atv'nin, Çalık Grubu'na 1,1 milyar dolara satışına karar vermişti. Satışın kesinleşmesi için dosya Rekabet Kurumu ve RTÜK'e gönderilmiş, üst kurul da satışı onaylamıştı. RTÜK onayı gelir gelmez Çalık Grubu ile masaya oturacaklarını ifade eden Ertürk, "Büyük bir finansal hareket olacağı için, alıcının bize bu parayı ne zaman hangi şartlarda ödeyeceğini konuşacağız. Ardından fon kurulu olarak toplanıp bir karara varacağız." diyor. Ertürk, "Bir opsiyon hakkı tanınabilir mi?" sorusuna ise şu cevabı veriyor: "Elbette. Biz gereken zamanı vereceğiz tabii ki. Ama bu geçiş döneminin Sabah ve atv'ye zarar vermemesi için kısa olacağını söyleyebilirim. Burada oturup konuşacağız ve bir model oluşturacağız." Sabah Gazetesi ve atv, beni çok üzdü Son dönemde çok tartışılan Sabah-atv Grubu ile ilgili yaşananlar TMSF Başkanı'nı çok rahatsız etmiş. Ahmet Ertürk, bunun medya sektörünün duyarlılığı, dinamikliği, kendine özgü işleyişi ve önemli bir medya varlığı olmasından kaynaklandığını ifade ediyor. Zaman zaman haksızlıklara tahammül edemediğini dile getiren Ertürk şöyle konuşuyor: "Mesela son dönemde Türk basınının, Türk toplum hayatının, ahlaki özünün dejenere edilmesinde büyük rol oynayan adamlardan bir tanesi manşet attı: 'TMSF tipi gazetecilik'. Şimdi bu toplumun ahlaki değerlerini yok etmek için ellerinden gelenleri yapan adamlar, işgal ettikleri köşelerde kendi gayri ahlaki zihin dünyalarını bizi karalayarak ve bizi alet ederek yürütmeye çalışıyor. Bu arada şunu da sizin aracılığınız ile bir sitem olarak belirtmek isterim ki; 'Rezil Sabah ve TMSF tipi gazetecilik' gibi ağır suçlamalara maalesef Sabah Gazetesi cevap vermedi. Bunu bizden mi bekliyor Sabah Gazetesi genel yayın müdürü? Bunu bir hukuki tekzibe bıraktı. Bu da bizim gazeteyi kontrol ettiğimiz iddialarının ne kadar safsata olduğunu gösteriyor." Ertürk'e göre, TMSF işin bir yanında olduğu için Sabah Gazetesi bu ağır suçlamayı sessizlikle geçiştirdi ve fonu Sabah Gazetesi'ni savunmak mecburiyetinde bıraktı. Bunun da bir oyunun parçası olabileceğine işaret eden Başkan, "Ama biz bu oyuna alet olmayacağız. Bu oyunun psikolojisini çok iyi anlıyoruz." ifadelerini kullanıyor. Societe'deki dolandırıcılık İmar'ın gölgesinde kalır Uzanlar'a ait İmar Bankası skandalı, Cumhuriyet tarihinin en büyük bankacılık yolsuzluğu olarak kayıtlara geçti. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Başkanı Ahmet Ertürk, yaklaşık 7,2 milyar dolarlık bir yolsuzluğun tespit edildiği olayın gerek mahiyeti gerekse de ıskalayan sistemin zaafı itibarı ile Societe Generale skandalından çok daha büyük bir yolsuzluk olduğunu ifade ediyor. Fransa'da meydana gelen olayın sadece bir bankayı etkilediğine dikkat çeken Ahmet Ertürk, "Türkiye'de yaşadıklarımız bir ülkenin bütün finansal sistemini tahrip etmeye dönüşen bir yolsuzluk ve usulsüzlükler zinciriydi. O nedenle Türkiye, Societe Generale'den çok önce finans tarihinin altın sayfalarına girmeyi hak etti." diyor. Amerika'daki mortgage krizi TMSF'yi de vurdu Yaşanan son uluslararası dalgalanma, TMSF'nin borçlu gruplarla imzaladığı erken tahsilata imkân sağlayan protokollerin hayata geçirilmesini zorlaştırmış. Ahmet Ertürk, 2007 yılında 10 yıla yayılmış protokolleri daha erken bitirmeyi planladıklarını, bu konuda epey mesafe aldıklarını kaydediyor. Ancak yılın 2. yarısında başlayan krizin, özellikle bu alanlara fon girişini zayıflattığını vurgulayan Ertürk, "Yatırım bankalarının yatırım fonlarının bu alanlara giriş motivasyonu etkilendi. İş iştahları azaldı. Bu bizim iki tane işlemimizin imzalar atıldığı halde, kararlar verildiği halde realize olmamasına neden oldu." bilgisini veriyor. Medyatik olmaktan memnunum Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF), Türkiye tarihinde en çok konuşulan ekonomik aktörlerden biri oldu. Fon Başkanı Ahmet Ertürk, bu durumdan oldukça memnun. TMSF'nin başlangıçta toplumun vicdanını temsil etmesi, adalet, hakkaniyet duygularına tercüman olması gibi bir misyonu olduğuna işaret eden Ertürk, "Bunun mizahi de olsa bir şekilde topluma yerleştiğini, toplumun zihin dünyasında yer ettiğini görmemiz açısından olumlu. Şunu da göstermiş olduk: TMSF'ye borcu olan birinin bu borcun üstüne yatması mümkün değil." ifadelerini kullanıyor. Ertürk, fonun finansal işlemlerin gerçekleştiği oyun sahasını temizlemek, oyunun kurallara uygun şekilde oynanmasını sağlayacak bir ortam oluşturmak fonksiyonu olduğunu vurgulayarak, Türkiye'nin bu role ihtiyacının devam ettiğini kaydediyor. TMSF, HANGİ YIL, NE KADAR TAHSİLAT YAPTI? (milyon dolar) 2004 968 2005 4.333 2006 6.975 2007 1.826 Not: Fon, 2008-2010 döneminde 4.318 milyon dolar tahsilat yapmayı hedefliyor. ZAMAN
<< Önceki Haber Hortumcular gözden kaçırıldı Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER