Albayrak, operasyonun İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı ve Adalet Bakanının aksi yöndeki açıklamalarına rağmen başlatıldığını hatırlatarak, “Operasyonun Cumhurbaşkanı tarafından yapılan açıklamanın akabinde gerçekleştirilmiş olması, soruşturmanın hukuki değil siyasi olduğunu göstermektedir” ifadelerini kullandı.
Avukat Albayrak, iade talebini proje dahilinde oluşturulduğu iddia edilen Sulh Ceza Hakimliklerinin değil, Evrensel Hukuka göre yargılama yapan mahkemelerin yapacağını belirterek, dosyada yer alan deliller; ‘Sayın Fethullah Gülen'in yaptığı bir sohbet, gazetede yer alan iki köşe yazısı, bir senaryo ve bir televizyon dizisi' olarak gösterilmektedir. Bu delillerle yapılacak bir başvurunun sonucunda Sayın Gülen'in iadesine değil, Türk hukuk sisteminin iflas ettiğine karar verileceği muhakkaktır” dedi.
“Yeni bir zulüm eklendi”
Albayrak yaptığı yazılı açıklamada şunlara değindi:
14 Aralık 2014 tarihinde, bir yıldır devam eden sindirme ve tenkil sürecine, hukuk tarihine kara bir leke olarak geçecek yeni bir zulüm eklenmiştir.
Bazı medya mensupları ve sanatçıların göz altına alındığı soruşturma kapsamında, müvekkilim Sayın Fetullah Gülen'in isminin de şüpheli olarak geçtiği ve bu kapsamda iadesinin talep edileceğine dair haberler iktidar yanlısı bir kısım yayın organında yer almıştır.
“Açıklamalar soruşturmanın siyasi olduğunu gösteriyor”
Bilinmelidir ki, soruşturma yargısal bir faaliyet olduğu gibi, iade talebi işlemleri de bir yargı faaliyetidir. Bugün yaşananlara ise yargı faaliyeti demek mümkün değildir. Zira, Cumhuriyet Başsavcısını ve Adalet Bakanını tekzip eden gözaltı işlemlerinin, Cumhurbaşkanı tarafından yapılan açıklamanın akabinde gerçekleştirilmiş olması, soruşturmanın hukuki değil siyasi olduğunu göstermektedir.
“Tek delil 2009 yılındaki bir sohbet”
Defalarca söyledik yine söylüyoruz, Sayın Fethullah Gülen hakkında meydanlarda pervasızca dile getirilen suçlamalarla ilgili olarak bugüne kadar somut tek bir delil ortaya konulmamıştır. Bugün ise söylenebilen tek delil, Sayın Fethullah Gülen'in internet sitesinde yer alan 6 Nisan 2009 tarihli sohbeti ve bir televizyon dizisidir.
Hiçbir suç unsuru taşımayan ve tamamen ‘ifade hürriyeti' kapsamında değerlendirilebilecek bir konuşmanın suç unsuru olarak kabul edilmesi, sadece ‘Yeni Türkiye'ye' mahsus bir değerlendirmedir. Bilinmelidir ki, Sayın Gülen hakkında iade kararı verecek olan, proje dahilinde oluşturulduğu ifade edilen Sulh Ceza Hakimliği değil, evrensel hukuk ilkelerine göre yargılama yapan mahkemelerdir.
Adalet Bakanlığının internet sitesinde yer alan bilgi notunda, ‘ABD adli makamları suçlu iadesi taleplerinin oldukça ayrıntılı ve delillerle desteklenmiş şekilde hazırlanmasını istemekte, ABD yargı organlarınca normal bir ceza yargılaması şeklinde ele alınmakta deliller titizlikle incelenmekte, dosyada yer alan delillerin yetersiz olması veya avukatları tarafından çürütülmesi durumunda iade talebi reddedilmektedir' denilerek hukuki olmayan değerlendirmeler neticesinde iade talebinin reddedileceği açık olarak belirtilmektedir.
“İftiralarla ilgili yasal haklar kullanılacak”
Söz konusu haberlere ve soruşturma ile ilgili bilgilere bakıldığında, dosyada yer alan deliller; ‘Sayın Fethullah Gülen'in yaptığı bir sohbet, gazetede yer alan iki köşe yazısı, bir senaryo ve bir televizyon dizisi' olarak gösterilmektedir.
Bu delillerle yapılacak bir başvurunun sonucunda Sayın Gülen'in iadesine değil, Türk hukuk sisteminin iflas ettiğine karar verileceği muhakkaktır.
Bugüne kadar olduğu gibi hukuk, vicdan ve ahlak ilkeleri hiçe sayılarak dile getirilen iftiraların failleri hakkında yasal başvurular yapılacak ve sonuna kadar takipçisi olunacaktır.