Güleçyüz, Hizmet Hareketiyle anılan ve farklı alanlarda hizmet veren bütün kurumsal yapıların teker teker hedef alınarak çökertilmeye çalışılmasının, Ağustos-2004 tarihli MGK kararlarının AKP iktidarı eliyle uygulamaya konulmasının delili olduğunu vurguladı. Hizmet Hareketine yönelik yapılan tüm saldırıları birbir sıralayan Güleçyüz, Erdoğan'ın “Pensilvanya”ya yönelik hücumlarında hep MGK ve MGSB’yi referans göstermesinin üzerinde durarak, 28 Şubat dönemi yarım kalan projelerinin bir numaralı takipçisinin ise Erdoğan olduğunu belirtti.
Başlaması belki daha öncelere dayanan, ama 17 Aralık’taki yolsuzluk operasyonu sonrasında ortaya çıkan “paralel yapı” kavgasının daha da kızışacağı anlaşılıyor.
Gerçi gelinen noktada buna “kavga” demek doğru değil. Çünkü kavga iki taraflı bir olay. Ama karşı karşıya olduğumuz hadise bu çerçeveyi çoktan aşıp, siyasî iktidarın bütün devlet imkânlarını kullanarak bir camiayı tamamen tasfiye etmeye çalıştığı bir boyuta taşındı.
Başlangıçta devlet içindeki bir çete ve şebekeden söz edilip, cemaat ayrı tutuluyor gibiydi. Artık bu ayrım da terk edilmiş görünüyor.
Cemaatle anılan ve farklı alanlarda hizmet veren bütün kurumsal yapıların teker teker hedef alınarak çökertilmeye çalışılması, Ağustos-2004 tarihli MGK kararlarının AKP iktidarı eliyle uygulamaya konulması değilse ne?
Dersanelerin ve cemaat yurtlarının tasfiyesi.
Kimse Yok Mu Derneğinin engellenmesi.
“Paralel yapı” elemanı olduğu iddia edilen emniyet mensuplarına yönelik operasyonlar.
Aynı iddianın muhatabı olan yargı mensuplarının etkisizleştirilip tasfiyesi için yapılanlar.
Millî Eğitimden Maliyeye, TÜBİTAK’tan Adlî Tıp’a, TİB’den SGKya... bütün devlet kurumlarında sürdürülen eşzamanlı operasyonlar.
Cemaatle ilişkili işadamlarını hedef almalar.
Bunlara “yasal kılıf” uydurmak için, bir kısmı torba kanuna sokuşturulup çıkarılan ve pek çoğu AYM’den dönen kanun maddeleri.
Şimdi cemaatin medya organlarını da kapsayacak yeni operasyonların sinyali veriliyor.
Bunların her biri, evrensel demokrasi ve hukuk prensiplerini, temel hak ve özgürlükleri ciddî şekilde ihlâl eden tartışmalı tasarruflar.
Ve bütün bunlar, daha önce 28 Şubat döneminde çok uğraşıldığı halde bir türlü hayata geçirilemeyip yarım kalan projelerin, “dindar” siyasetçilerin ağırlıkta olduğu bir iktidara tamamlattırılmaya çalışılması anlamına da geliyor.
Bunun bir numaralı takipçisi Erdoğan.
Erdoğan’ın, sürekli gündemde tutup son Kobani eylemleri dahil, bütün olumsuzlukların sorumluluğunu yüklediği “Pensilvanya”ya yönelik hücumlarında hep MGK ve MGSB’yi referans göstermesi ise, başlı başına üzerinde durulması gereken çok dikkat çekici bir nokta.
Peki, paralel yapı, iddia edildiği gibi bir numaralı tehdit haline geldiyse, bilgi, belge ve delillerinin, kapalı oturumla da olsa Meclise getirilip milletvekilleriyle paylaşılması gerekmez mi?