Cumhuriyet Savcısı Hakan Karaali tarafından hazırlanan yeni
Hizbullah iddianamesi, dün
İstanbul 14. Ağır
Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Aralarında CMK’nın 102. maddesi kapsamında
tahliye edilen ve daha sonra Hizbullah
örgütüne yönelik yeni bir
soruşturma kapsamında tutuklanan
Hacı İnan’ın da bulunduğu 6’sı
tutuklu 19
şüpheli için iddianamede 7,5 yıldan 22,5 yıla kadar
hapis cezası istendi. İddianamede, ‘belirlenebildiği kadarıyla’ 1992-1994 yılları arasında Diyarbakır’da 169, Batman’da 190, Silvan’da 82 ve diğer illerde olmak üzere toplam 526 kişinin Hizbullah tarafından öldürüldüğü, örgütün 1995’ten sonra Türkiye’nin
metropol şehirlerinde de yoğunlaştığına dikkat çekildi.
Askeri eğitim ve malzeme
İddinamade, 27
Nisan 2009 tarihinde Elazığ’da İHYA-DER adlı dernekte elde edilen dökumanda yer alan ‘Hizbullah’ın bazı askeri görevliler tarafından eğitildikleri,
mühimmat verildiği’ iddiasını güçlendiren nota dikkat çekildi. Notta, “Kardeşlerimiz birlikte hareket ettiğimiz Şah Merdan Hocanın( Vasat örgütü lideri) cemaati ile ilişkilerini ilerletsinler. Geçmişte davamızın selameti uğruna askeri görevlilerle eğitim ve malzeme desteği almak için temas kurmuş olan kardeşlerimize bunun cemaatin bir sırrı olduğu iletilsin. Allaha Emanet olun” dendiği belirtiliyor.
‘Kaçın’ mesajı e-
postayla geldi
İddianamede, örgüt liderlerinin şifreli bir mesajla
yurtdışına kaçtıkları, şifreli mesajın 27 günde çözülebildiği belirtildi. Örgüt mensuplarının kaçması için 28 Ocak 2011’de tarihinde şifreli olarak gönderildiği belirlenen
elektronik mesajın 23
Şubat 2011 tarihinde çözümlemesinin yapıldığı belirtildi. Örgütün
Avrupa sorumlusu
Ali Demir’in örgütün şu anki yöneticisi İsa Altsoy’un mesajını şifreli olarak şüpheliler Fikret Gültekin ve Sait Şahin’e e-posta yoluyla gönderdiği iddia edildi. İddianamede, örgütsel faaliyetleri gizlemek amacıyla Global 99 adıyla kurulan paravan şirketin sahibi olarak görülen örgüt yönetcilerinden Mehmet
Bahattin Temel ve kardeşi Mehmet Şefik Temel’in de bu organizasyonda görevli olduğu anlatıldı. İddianamede örgütün taktiklerine de yer verildi. Örgütün şüphelendiği üyelerini
test etmek amacıyla tuzaklar kurduğu,
terör örgütü
PKK içindeki bazı isimleri MİT’çilerin ağzından deşifre etmeyi amaçladığı kaydedildi. Aynı dokümanda, “PKK’nin içindeki bazı adamları saf dışı etmek için onları bir MİT’in ağzından deşifre etmek” taktikleri yer aldı. HABER MERKEZİ
Bu şifre tam 27 günde çözüldü
İddİanamede, 27 günde çözülen kodlu mesajın şu şekilde olduğu belirtildi: “Dayının mesajını aynen gönderiyorum...Rehberin (RA) şehadetinin 11. yılında kardeşlerin vuslatını görmeyi
ümit ediyor ve büyük bir arzuyla bekliyorum. Elem dolu
Beykoz hadisesinin yıl dönümünde Allah’ın bu lütfunu Şehit Rehberin ve Hizbullahi takipçilerinin yüksek gayreti ve yıllardır çektikleri sıkıntılara yormak gerek. Allah’ın izniyle kardeşlerle kucaklaşmak nasip olacak, ancak
sabır göstersinler. T.C’de kalmaları sorun teşkil edecek. Kardeşler muhakkak en kısa zamanda ayrılsın. Edip abi ve Cemal’i buraya bekliyoruz. Biz rehberin himayesinde bir islami hareket olarak İ.İ.C.’den her zaman koruma ve
yardım gördük. Burada T.C’de yaşadığımız hiçbir sıkıntıyı yaşamıyoruz. İnşallah kardeşler de İslami rejimde yaşamanın lütuflarını görecekler. Diğer kardeşlerin durumlarını da istişare etsinler. Buraya gelmek isteyen olursa kapılarımız açık. Veya sizin yanınıza gelmek isterlerse tüm gayretlerinizi sarf edin. Kardeşler ortalık yatışınca ailelerini yanına aldırabilir. Ancak, şu an tedbirli hareket etsinler ve kimseye bir şey söylemesinler... Zaten basında yer alan haberler burada tedirginliğe sebep oldu. Bu yüzden gerekli tedbirleri almak lazım.
Şifreli yazışmalardaki ‘kod’lar
Gerekirse şüpheleri başka yöne çekeyim. Benim de bir müddet buradan ayrılmam gerekebilir. İlk etapta Şam’a gidilebilir. Biz pasaportları oraya göndeririz. Pasaportlar için ihtiyaç olan fotoğrafları kardeş en kısa sürede getirsin. T.C’den çıkışı istişare etsinler. Biz buraya gelecekler için sonrasını ayarlayacağız...”
Şüpheliler Mehmet Bahattin Temel ve Fikret Gültekin ile örgütün Avrupa sorumlusu Ali Demir arasında yapılan görüşmelerde,
teknik takipten kurtulmak amacıyla Fikret Gültekin’e “gazeteci amca”, “Uzun”, “Uzun’un bacanağı”, Mehmet Bahattin Temel’e “Bünyamin abi”, örgüt lideri İsa Altsoy’a “Dayı”, Ali Demir’e “Hacı abi” kodlarının verildiği anlatıldı. Matbaacı ve takvimci tabirlerinden kurye olduğu düşünülen Eyyüp Arslan’n kastedildiği, İsa Altsoy ile yapılacak buluşmalarda yer tespiti yapılamaması için Suriye’nin “Zeynep” ya da “Zeynep abla”, Lübnan’ın “Zeynep ablanın komşusu”, İran’ın ise “Zeynep ablanın ötesi” olarak şifrelendirildiği, örgütün Türkiye’deki üst düzey sorumluları ile yurt dışındaki sorumluları arasındaki irtibatı sağlayan e-posta adreslerinin “
sandık” olarak nitelendirildiği de iddianamede yer aldı.