Hizbullah davasında şok gelişme

Diyarbakır'da terör örgütü Hizbullah adına 11 kişiyi öldürdükleri gerekçesiyle yargılanan 10 sanıkla ilgili gerekçeli karar tamamlandı.

Hizbullah davasında şok gelişme

Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesince hazırlanan gerekçeli kararda, terörün tanımı, terör örgütü Hizbullah'ın gelişimi ve örgüte karşı alınması gereken önlemlere yer verildi. -MAHKEME SANIĞIN İFADESİNİ ÇELİŞKİLİ BULDU- Gerekçeli kararda, sanıklardan Diyarbakır'ın Tezgeçer köyünde fahri imamlık yapan ve terör örgütü Hizbullah'ın imamı olarak bilinen ''Melle Ahmet'' kod adlı Tahsin Kara'nın 4959 sayılı Topluma Kazandırma Yasası'ndan yararlanmak için 1992-94 yıllarında 11 kişiyi öldürdüğünü itiraf ettiği ve 126 kişi aleyhine de ifade verdiği kaydedildi. Kararda, sanık Kara hakkında müebbet hapis istemiyle dava açıldığı hatırlatılarak, sanığın bu eylemlere katıldığı yönünde somut bir sonuca ulaşılamadığı belirtildi. Kararda, sanığın adı geçen eylemlere katıldığına dair sanığın beyanları haricinde herhangi bir delile ulaşılamadığı, tek delil olarak kabul edilen ifadelerin ise tutarsız ve çelişkilerle dolu olduğu kaydedildi. Sanık Kara'nın değişik camilerde fahri imamlık yaptığı, örgütsel ders alıp verdiği, örgüt adına propaganda ve tebliğ faaliyetlerinde bulunduğu, zekat topladığı, örgüte eleman kazandırdığı ve terör örgütü PKK'nın saldırılarına karşı köyde nöbet tuttuğu belirtilen kararda, bu nedenle süreklilik ve çeşitlilik arz edecek biçimde organik bir bağ kurarak terör örgütü Hizbullah'ın üyesi kabul edilip 12 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldığı belirtildi. -DOSYA ESRARENGİZ BİR ŞEKİLDE KAYBOLDU- Sanığın akli dengesinin yerinde olup olmadığının tespit edilmesi için hastaneye sevk edildiği kaydedilen kararda, şöyle denildi: ''Sanığın ayrıca Elazığ Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesine sevki yapıldıktan sonra alınan raporunda, cezai sorumluluğuna etki edecek şekilde kişide şuur ve hareket serbestisini ortadan kaldıracak veya azaltacak derecede akıl hastalığı veya zeka geriliği saptanmadığı yer almaktadır. Sanığın işlediği suçun anlam ve sonuçlarını idrak etme ve bu suçla ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğini ortadan kaldıracak boyutta bir akli arızanın içinde olduğuna delalet edecek derecede herhangi bir tıbbi bulgu ve belgeye rastlanmaması nedeniyle, işlediği suça karşı cezai sorumluluğunun tam olduğu kanaatine varılmıştır. Sanığın akli dengesinin yerinde olup olmadığının araştırılması için Elazığ Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesine sevk edilmesi üzerine suçlandığı delil dosyası da esrarengiz biçimde ortadan kaybolmuştur. Bu nedenle sanıkla ilgili bilgi, belge ve dokümanların sadece bir kısmı avukatlardan ve diğer Ağır Ceza Mahkemelerinde yargılanan Hizbullah dosyalarından temin edilmiştir.'' -''DIŞ GÜÇLER SÖYLEMİ OLUMSUZ ETKİLERE YOL AÇIYOR''- Kararda, Türkiye'de çok sık telaffuz edilen dış güçler, yabancı mihraklar, düşman ülkeler gibi yaklaşımların toplumda olumsuz etkilere yol açtığı, bu şekliyle dış mihrakların olduğundan fazla güçlü olduğu düşüncesinin hakim olduğu kaydedildi. Gerekçeli kararda, şu ifadelere yer verildi: ''İç barışı ciddi biçimde tehdit eden bu durum karşısında dış güçlerin varlığına dayandırılan olaylar, kamuoyunu dış güçlere karşı daha etkili tavır alınması yönünde beklentilere itmekte, böyle bir yaklaşım devlet tarafından ortaya konmadığı taktirde de inandırıcılık ve otoriteye güven duygusu zayıflamakta, devletin güçsüz ve aciz kaldığı imajı uyanmaktadır. '' Terörün en önemli özelliğinin ''hedefini rastgele seçme'' ve ''kurban ayrımı gözetmeme'' olduğu belirtilen gerekçeli kararda, şöyle denildi: ''Terör, korkunun yayılmasına neden olur. Eğer herhangi birisini hedef alması için özel bir neden yoksa hiç kimse güvenlikte olmayacaktır. Potansiyel hedef kendisini korumak için hiçbir şey yapamaz. Çünkü terörist, kendi kurallarına göre yargılar ve kendi seçtiği yer ve zamanda harekete geçer. Bu da siyasal terör eylemlerinin önceden tahmin edilemeyeceğini ve keyfiliğini ortaya koyar. Terörün bütün biçimleri için geçerli olan diğer özellikleri ise acımasız, tahrip edici ve ahlak dışı olmasıdır. Terörist bizim insanımız, hedef aldığı kitle bizim insanımız ve faaliyet gösterdiği yer bizim sınırlarımızın içi olduğuna göre, çözümü de büyük ölçüde aynı topraklar içerisinde aranacaktır. Buradan, dış etkinin gözardı edilmesi anlamında bir sonuç çıkarılmamalıdır.'' -KARAR- Gerekçeli kararda, 5. Ağır Ceza Mahkemesinin sanıklarla ilgili bir süre önce verdiği karara da yer verildi. Sanıklardan Tahsin Kara'nın ifadeleri üzerine haklarında müebbet hapis istemiyle dava açılan tutuklu sanıklar Seyithan Kaya ve Mustafa Akbaş'ın da cinayet suçuna katıldıklarına dair somut delil elde edilemediği, ancak örgütsel faaliyetlerinin sabit olması sebebiyle 12'şer yıl 6'şar ay hapis cezasıyla cezalandırıldıkları kaydedildi. Diğer sanıklar, Tacettin Asar'ın 7,5 yıl, Ramazan Tatlı'nin ise 6 yıl 3 ay hapis cezasına çaptırıldığı hatırlatılan kararda, örgüte yardım ve yataklık etmekle suçlanan Mehmet Yağız Şen, İsmail Asar, Ahmet Urat'ın dosyalarının 5 yıllık zaman aşımı süresinin dolması nedeniyle ortadan kaldırılmasına, suçları sabit görülmeyen sanıklar Halil Dağtekin ile Bahattin Temel'in ise beraatlarına karar verildiği bildirildi. AA
<< Önceki Haber Hizbullah davasında şok gelişme Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER