En büyük tehlike korku..
2001 yazıydı herhalde.. Körfez'i geçen
araba vapurundayız.. Mudo,
Abdullah Kiğılı, Aykut Hamzagil ve birkaç ünlü daha.. Tekstil, moda dünyamızın ünlüleri.. Bursa'da yeni bir
alışveriş merkezi açılıyor. Hepsinin de burada mağazaları var.. Gidip kurdela keseceğiz.. Keseceğiz de, havamız açılışa değil, cenazeye gidiyoruz sanki. Tüm suratlar asık.. Kimse konuşmuyor..
"Ne oluyoruz beyler" dedim..
"Batıyoruz" dedi Mudo!.. "Zülfü'nün yazısını okudun mu bu sabah?.." Okudum.. kapkara bir tablo çizmiş Zülfü..
Dolar o sıralar 1200 lira falan, son baharda 2 milyon liraya çıkacaktan başlamış.. İşten çıkarmalar, iflaslar, kapıyı kapatmalar.. İşin sonu..
Tablo Zülfü'yü haklı çıkaracak gibi.. Her sabah kalkıyoruz, dolar bilmem ne kadar artmış.. O zamanın nerdeyse tek alışveriş merkezi Akmerkez boş.. Yaprak kıpırdamıyor. Siftah yapmadan dükkan açıp kapayanlar var..
Medya yangına körükle gidiyor, bir "Batıyoruz" edebiyatı..
Millet bunları okuyup dinledikçe iyice korkuyor, her kuruşu bin düşünüp harcar oluyor. Harcama durunca, sıkıntı artıyor. Sıkıntı artınca korku paniğe dönüşüyor.
Panik harcamayı daha da engelliyor. Sıkıntı daha büyüyor.. Bir kısır döngü..
"Bakın beyler" dedim, sesimi yükseltip..
"Ben iktisatçı değilim. Ama Zülfü de değil. Onu okuyup paniklediniz.. Şimdi de beni dinleyin.."
Başladım anlatmaya..
"Dün geceden bu yana, birileri halkın cüzdanına,
banka hesaplarına,
yastık altlarına girip paralarını çaldı mı?.
Hayır!.. Hepsi yerinde.. Sizin iş yerleriniz, fabrikalarınız sapa sağlam duruyor mu?. Köylünün çiftçinin toprağı da
yerli yerinde ekilip biçiliyor mu?. Ülkenin iş gücünde bir azalma var mı?. Yani.. Ekonominin temel unsurları dünkü gibi yerli yerinde.. Fark nerde?.. Millet parasını harcamaya korkuyor. O para harcamayınca siz satamıyorsunuz. Siz satamayınca, dara düşüyorsunuz. Diyelim reklamları kısıyorsunuz önce..
Reklam medyayı ayakta tutan güç. Siz kısınca medya sıkıntıya giriyor. Girince "Kriz.. Batıyoruz" haber ve yorumları artıyor.. Artınca millet daha korkuyor.
Dükkanınıza hiç gelmez oluyor. O zaman siz adam çıkarmaya başlıyorsunuz.
İşsiz adam bir tüketicinin azalması demek. Yani aslında işten adam çıkararak tasarruf ettiğinizi sanıyor ama piyasadaki bir müşteriyi eksiltiyorsunuz. Yani önlem diye yaptıklarınız kısa vadede gelip sizi vuruyor, farkında değilsiniz.."
"Yani" dedi, "Kiğılı!.."
"Yanisi bu
ülke insanına 'Korkmayın bir şey olmaz' diyeceksiniz..
Siz harcamalarınızı kısmayacak, milleti eskisi gibi harcamaya
teşvik edeceksiniz. Hatta şimdi müthiş bir durgunluk var. Onu yenmek için ele ele verip, herkesi dükkanlarınıza koşturacak bir
kampanya başlatacaksınız.. Akmerkez doldu mu
kriz bitti demektir.."
Döndük geldik.. Tüm
tekstilciler bir araya geldiler.
Mustafa Sarıgül bayrağı eline aldı, başlarına geçip.. Hatırlarsınız
ekran köşelerine
küçük bayraklı
Türkiye için El Ele sloganlı yoğun bir kampanya başladı. Böyle işlere hiç girmemesiyle ünlü Bay Vitali "Beni bile kandırdınız" dedi bana sonra, Vakko'yu bile soktu işin içine.. Öyle cazip bir ortam yaratıldı ki, Akmerkez dolup taşmaya başladı..
Kiğılı'nın sözlerini okudunuz, yıllar boyu..
"Türkiye krizde" denen dönemde mağazalarının sayısı 14'ten 144'çıkarıp nerdeyse on misli büyüyen Kiğılı'ya..
"Her şey arabalı vapurda başladı" der hala..
Ekonomist olarak değil, mantığımla konuştum sadece.. Ve de dolar ne o sonbahar ne de bugüne dek 2 milyon, yani bugünün parasıyla 2 lira olmadı. Bugünkü krizde bile vurduğu
tavan 1.70, görüyorsunuz..
Bugünün Türkiyesi o günkünden kat kat iyi durumda.. Bir defa kriz bizim değil,
ithal.. Bugün Türk bankaları kapı gibi.. Türk ekonomisi o günlerle mukayese edilmeyecek bir istikrar içinde.. Dışarının güveni sağlam.. İçerde korkma sebebi yok..
O halde niye panik?.. Niye endişe?..
İş adamları.. İşçi çıkarmaktan vazgeçin.. Paniği bu haberler en fazla tetikliyor.. Reklam bütçenizi kısma yerine tam tersine arttırın ki, korkanlar yeniden harcar olsunlar.. Rahat olun.. Rahat görünün.. Olumlu konuşun..
Kıstığınız her reklam satışlarınızı daha da azaltır. İşten çıkardığınız her
işçi, piyasadan bir alıcınızı eksiltir.
Gelip sizi vuracak kurşunları sıkmayı
tedbir sanmayın. Bir adım ötesine bakın..
Türkiye'ye bakın..
"Korkmaya sebep yok.. Zaten korkunun ecele faydası da yok" deyin..
Deyin de, bu küresel krizi kendimize en az bulaştırarak, en kısa zamanda atlatalım..
Türkiye'ye bir şey olmaz!.. İş dünyası dik durabilirse, olmaz!.. Krizden menfaat umanları ve çirkin yollara sapanları aralarından temizlerse, teşhir eder kamuoyuna duyurursa, dimdik ayakta geçeriz, kürenin krizinden.
HINCAL ULUÇ-SABAH