Milliyet yazarı
Fikret Bila ve
Radikal yazarı
Murat Yetkin'in köşelerine taşıdıkları yazılar şöyle.
Fikret Bila
Özkök: Tarihler tutuyor
Eski
Genelkurmay Başkanı Özkök, hiçbir
komutanını kayda aldırmadığını belirterek, eski
Deniz Kuvvetleri Komutanı Örnek'e ait olduğu öne sürülen günlüklerde kendisiyle ilgili tarihlerin doğru olduğunu söyledi
Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı,
emekli Oramiral Özden Örnek'e ait olduğu öne sürülen günlüklerle ilgili tartışmalar devam ediyor. Darbe hazırlıklarının yapıldığı öne sürülen 2003-2004 yıllarına ilişkin, bazıları eski, bazıları yeni iddialar da basına yansıyor. Örneğin, Aktüel dergisinde yer alan ve günlük gazetelere de oradan yansıyan iki iddia var:
1- Dönemin
Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök'e 3
Şubat 2004 günü suikast düzenleneceği haberinin alındığı ve güzergâhın değiştirilmesiyle bu girişimin boşa çıkarıldığı.
2- Genelkurmay Başkanı Org.
Hilmi Özkök'ün,
Jandarma Genel Komutanı Org. Şener
Eruygur'u makamına çağırarak,
darbe toplantılarıyla ilgili görüntüler izlettirdiği ve girişimin bu aşamadan sonra dağıldığı.
Eski Genelkurmay Başkanı Özkök'e, dünkü görüşmemizde bu iki konuyu sordum.
Hilmi Paşa, suikast girişimiyle ilgili sorumu şöyle
yanıtladı: "Bu yeni bir haber değil. Chronicle dergisinde çıktı. O zaman da basına yansımıştı. Benim konumumdaki kişilere karşı böyle girişimler olabilir. Güvenlikten sorumlu arkadaşlar önlemlerini alırlar. Çoğunlukla da komutana söylemezler bile. Tedirginlik yaratmamak için. O tarihlerde benim güzergâhım zaman zaman bir önlem olarak değiştirilirdi.
'Kayda aldırmadım'
Hilmi Paşa, Şener Paşa'yı makamına çağırıp darbe toplantılarına ilişkin görüntü izlettirdiği iddiasıyla ilgili soruma da şu yanıtı verdi:
"
Yargıya intikal etmiş konularda bir şey söylemem doğru olmaz. Basında yazılıp çiziliyor, yorumlar yapılıyor, iddialar yer alıyor. Bunlar yargının alanına giriyor. Şu kadarını söyleyeyim, 'Ben, komutan arkadaşlarımın hiç birisini kayda alın diye emir vermedim. Kayda aldırmadım. Bu benim yapıma uygun bir davranış değildir."
Hilmi Paşa'nın bir önceki söyleşimizde darbe girişimiyle ilgili olarak, söylediği, "Ne vardır ne yoktur derim" sözleri eleştirilere neden oldu. Özkök'ün bu sözleri, "Ya vardır ya yoktur, Paşa neden söylemiyor?" diye eleştirildi. Hilmi Paşa'ya bu eleştirileri anımsattığımda şu değerlendirmeyi yaptı:
"Bu sözlerimi eleştirenler neden böyle söylediğimi anlamıyorlar veya anlamak istemiyorlar. Ben hüküm veremem. Konu yargıda. Hükmü yargı verecek. Ben kendimi hâkim yerine koyup hüküm yürütemem. "Niye söylemiyor?" diyorlar. Söyleyemiyorum, çünkü ben hüküm koyamam. Bunu
mahkeme yapar. Yasalar var. Ben yasalara bağlıyım.
Yorumlar beni bağlamaz. "
'Darbeci veya değil diyemem'
Hilmi Paşa, "var" veya "yok" diyememesinin nedenini böyle açıkladıktan sonra devam etti:
" Yargı süreci başlamış bir konuda nasıl hüküm beyan edebilirim ki? Anılara dayanılarak bazı iddialar gündeme geldi. Ben
darbeciler veya değiller diyemem. Bu iddiaları savcının ve mahkemenin araştırması gerekiyor. 'O zaman Genelkurmay Başkanı olarak Hilmi Özkök de sorumludur' diyorlar. İddiaların doğru olup olmadığını, sorumluları ve sorumlulukları tespit etmek yargının işi. Bu nedenle ben, 'Türkiye'de herkes kendi işini yapsın!' diyorum. Özkök, Örnek'e ait olduğu öne sürülen günlüklerde, kendisiyle ilgili bölümlere ilişkin soruma da şu yanıtı verdi:
Bazı bilgiler doğru
- Şimdi bu günlüklerin ciddi bir vesika sayılıp sayılmayacağına yine mahkeme karar verecek. Bunu yargı araştıracak. Bazı bilgiler doğru. Bunu, basında yer aldığına göre Hurşit
Tolon Paşa da söylemiş. "Benimle ilgili bölümlerde yanlışlık olmadığı için tekzip etme gereği duymadım" demiş.
Basında böyle yer aldı. Bakıyorum, benimle ilgili bazı bilgiler de doğru. Örneğin şûra toplantısında olduğumu yazıyor. Bakıyorum,
evet o tarihte şûra toplantısındayım. Tarih tutuyor. Bunun gibi bazı tarih ve yer bilgileri doğru. Ama diğer bazı iddialar, bazı notlar... Onların doğru olup olmadığını ben değil yargı inceleyecek."
Hilmi Paşa, davanın askeri yargıda görülmesi gerektiğini savunan görüşlere ilişkin soruma karşılık, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Eğer iddialar görevde olunduğu döneme ilişkin olsaydı, konu askeri yargının sahasına girerdi. Yok, eğer emekli olduktan sonra
sivil yaşamdaki döneme ait iddialar söz konusuysa o zaman sivil yargının alanına girer. İki dönemi de ilgilendiriyorsa, görevde bulunulan döneme ait iddiaların yine ayırılıp askeri savcılığa intikal ettirilmesi gerekir. Ama iddianameyi bilmediğimiz için bu konuda kesin bir şey söylemek mümkün değil."
Özkök, bir önceki söyleşimizde, "
Ceza varsa çekilmesi insanı rahatlatır. Suç ve Ceza romanında bu psikoloji çok iyi yansıtılmıştır" sözlerinin, "Cezaları varsa çeksinler" mesajı olarak algılandığını söylediğimde, şu yorumu yaptı:
"Ben o örneği hukuk felsefesi açısından verdim. "Karar
beraat de olsa mahkûmiyet de olsa, bir an önce sonuçlanmalı" anlamında söyledim. Bu sürecin uzamasının insan psikolojisini nasıl olumsuz etkilediğini vurgulamak amacıyla ifade ettim. "
Murat Yetkin
Yanıt: No comment!
Özkök, 'Devreye girsin' dediği Cumhurbaşkanı Gül tarafından önceki gün konuk edildi.
Emekli Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, görev yaptığı dönemde Jandarma Genel Komutanı emekli
Orgeneral Şener Eruygur'un
darbe planları yaptığını yüzüne vurduğu haberleri konusunda yorum yapmaktan kaçındı. Özkök, dünkü Aktüel dergisinde yayımlanan haber üzerine; "Bu konuda hiçbir şey söylemem.
İngilizce 'No comment' ('Yorum yok'-my) diyorlar ya, işte öyle. Ne doğrularım, ne yalanlarım da demiyorum, yorum yapmıyorum, hiçbir şey söylemiyorum" dedi.
Özkök, "Böyle durumlarda yorum yapmamak kabullenmek olarak anlaşılabilir. Bu durumda yalanlamamış olmuyor musunuz?" sorumuz üzerine, "O sizin yorumunuz olur. Beni söylediğim bağlar. Ben de 'No comment' diyorum" dedi.
Özkök dün yaptığımız
telefon konuşmasında yine Aktüel'de yazılan, Eruygur'u izlettiği haberini ise yalanladı. Özkök, "Ben astlarımı izletmedim. Bunu yaparsanız, kimse size güvenmez. Ben astlarıma güvendim ve güvendiğimi de hep onlara gösterdim. Mesela astlarıma güvendiğimi göstermek için Kara
deniz üzerinde uçarken havada
yakıt ikmali yaptırdım. O doğru değil. Diğer kısmı üzerinde de hiçbir şey söylemiyorum" dedi.
Özkök, halen
Ergenekon soruşturması kapsamında
tutuklu bulunan emekli orgeneral Eruygur'un kendisini izlettiği yolundaki haberleri hatırlatarak, bu yönde bir saptaması, ya da kendisine verilen bir istihbarat olup olmadığı sorumuza da "Buna da no comment diyorum. Bu konuda da hiçbir şey söylememiş oluyorum" dedi.
Askeri savcının bakması lazım
Özkök, bu iki önemli konuda konuşmaktan kaçınmasının sebebini şöyle açıkladı:
"Ben hukuk adamıyım. Ortada devam etmekte olan bir hukuki süreç var. Onu olumsuz etkilemek istemem. İddianameyi henüz bilmiyoruz. Eğer suçlamalar emekli olduktan sonraki döneme ilişkin ise, bu konuların ilgisi yok demektir. Eğer emekli olmadan önceki dönemi kapsıyorsa, o zaman da askeri yargının devreye girmesi gerekir. Yani iki ayrı süreç var. İddianamede bu iki dönem ilişkilendirilir mi, onu da bilmiyoruz. O nedenle şu anda bir şey söylememin doğru olmadığına inanıyorum."
Özkök'ün, Eruygur ve yine tutuklu bulunan
Hurşit Tolon gibi emekli subayları kastederek, "emekli olmadan önceki dönemi kapsıyorsa, askeri yargının bakması gerekir" demesi ilginç. Çünkü aynı saptamayı, Özkök'le konuşmadan birkaç saat önce CNN Türk'te Fikret Bila ile birlikte konuğumuz olan emekli
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı
Sabih Kanadoğlu da yapmıştı.
Dolayısıyla eğer 14 Temmuz
pazartesi günü açıklanacağı ilan edilen Ergenekon iddianamesi Eruygur, Tolon ve diğer subayların emekli olmadan önceki dönemlerini de kapsasa, askeri savcılığın devreye girmesi ve ayrı soruşturma başlatması gerektiği yönünde bir kanının kabul gördüğü anlaşılıyor. Bu durum, asker-sivil ilişkileri açısından tarihimizde örneği görülmemiş bir hukuk süreciyle karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor.
CIA suikast ihbarı yaptı mı?
Dünkü
Vatan gazetesinde, Özkök'e görevi döneminde bir suikast girişiminin CIA tarafından verilen istihbaratla aracının yolu değiştirilerek önlendiği yazıldı. Özkök bu haber için şöyle dedi: "Görevdeyken bazı örgütlerin bazı tertipler içinde olduğu yolunda ihbarlar gelirdi. Ama bunlardan bizim anında haberimiz olmaz.
İstihbarat ekipleri görevini yapar, koruma ekipleri, bize de duyurmadan
tedbir alırlar. Bazen yolu değiştirirler, bazen başka tedbir alırlar. Bize bazılarını sonradan ayrıntıya girmeden söyledikleri oldu ama böyle bir ihbar bana bildirilmiş değil, olmuşsa da benim bilgim olmadı."