Doğan, Saygı Öztürk'e yaptığı açıklamada dedi ki; "Benden sonra, bir idari
soruşturma yapıldı mı?' diye soruyorum. Bu kadar
belge ortada olduğuna göre yapıldığı ortaya çıkıyor.
Hilmi Paşa benim soruma '
Kozmik odaya tebdili kıyafetle mi sızdım' diyor. Bunu nereden çıkardı? İnanın bunu sorarken, Hilmi Paşa'nın Askeri
Lise'deki lakabının '
Köstebek' olduğu aklıma gelmemişti. O ismi niçin takmışlar bilemiyorum. Ben kimseye yatılı okullardaki lakaplarıyla hitap etmedim. Sorumda da 'Köstebeklik yapıyor' demiyorum. Sadece '
Araştırma yapıldı mı' diye soruyorum. Oradaki belgelerin Hilmi Paşa tarafından gelip alındığını söylemiyorum."
Dün sabah Doğan'ın bu açıklamasını okur okumaz sarıldım telefona! Çünkü, "Muhakkak Özkök'ün de, lise yıllarında lakabının köstebek olduğuna dair iddialara verecek bir cevabı vardır" diye düşündüm.
Hiç lafı uzatmadan da meseleye girdim:
"Merhaba efendim. Doğru mu bu
Çetin Doğan'ın söyledikleri acaba? Okulda arkadaşlarınız size köstebek diye hitap edermiş. Öyle mi?"
Paşa başladı kahkaha atmaya.
Ne yalan söyleyeyim. Kendi cephemde son derece kritik bulduğum sorunun Özkök cephesinde sadece kahkahayla karşılık bulması üzerine de gelecek cevabın şöyle olacağını tahmin ettim:
"Yalan tabii! Elbette ki böyle bir şey yok! Tamamen
iftira!"
Ama öyle olmadı.
Cevap, "Evet Sevilay Hanım. Doğru söylüyor Çetin Doğan. Askeri lisede arkadaşlar bana 'Köstebek Hilmi' lakabını takmışlardı!" olunca benim zaten tavanda olan habercilik adrenalini ağzımdan falan fışkırmaya başladı!
"Devamı nasıl gelecek acaba bu açıklamanın?" diye heyecandan kekelediğimi, soru soramaz hale düştüğümü anlayınca da duruma el koydu Özkök Paşa!
"Ama bence şimdi sen bir sor bana bu işin niyesini. Tamam arkadaşlar köstebek derlerdi, derlerdi de niye acaba?" diyerek meseleyi kendiliğinden açmak istedi.
Hal böyle olunca da tabii ki, "Niye Paşam? Niçin anlatın o zaman!" deyip, sözü derhal kendisine bıraktım.
İşte Köstebek Hilmi, işte onun ağzından köstebek lakabının kahkahalık hikâyesi:
"İlkokulda iken yakaladığım bir köstebek vardı. Belli ki çok etkilemişti o köstebeği yakalama olayı beni. Çünkü askeri liseye geçince bulduğum her fırsatta arkadaşlarıma, köstebeği yakalamak için nasıl takibe aldığımı, kıstırıp daha sonra da nasıl çuvalın içine soktuğumu filan ballandıra ballandıra anlatmaya başlamıştım. Anlatırken o olayı öyle yeniden yaşarmışım ki, öyle heyecan yaparmışım ki, arkadaşlar beni anarken 'Köstebek Hilmi' demeye başladılar. Çok hoşlarına giderdi benim köstebeği yakalama hikâyemdeki halim çünkü. Yıl 1954'dü.Çetin Doğan askeri liseye geldiği zaman ben 2. sınıftaydım. Bir gün, akranlarımdan bana takılan bu lakabı duyunca sordu; 'Neden sana Köstebek diyorlar?' diye. Hiç unutmam ona da aynı heyecanla hikâyemi anlatmıştım. Çok hoşuna gitmişti. Yakaladığı her fırsatta tekrar tekrar anlattırırdı köstebeğin hikâyesini. Olay bundan ibarettir Sevilay Hanım. Yıllar sonra bu köstebek meselesinin Çetin Doğan tarafından sanki bana okulda köstebek denilişinin altında başka bir mana varmış biçiminde gündeme getirilmesine çok şaşırdım. Belli ki morali bozuk kendisinin. Sıkıntıda. Kanımca üzülüyor başına gelenlere ve o nedenle de saçmalıyor! Ama biraz daha saçmalamaya devam ederse kendisini mahkemeye vermek zorunda kalacağım. Bu da hiç hoş olmayacak!"
SEVİLAY YÜKSELİR-SABAH