İşte o açıklama:
CİNNET HALİ…
Sahibi de değişse anlayışı değişmiyormuş.
Yayıncılık geçmişi demokrasi adına işlenen cinayetlerle sabıkalı olan anlayışın sahipleri el değiştirdi. Beklenen, geçmişteki habercilik cinayetlerinin artık yaşanmamasıydı.
İllegal dinlemeler, montajlama yöntemiyle kasetler üretme, uydurma delillerle açtırılan "örgüt" davaları... Bunlar geride kaldı zannediyorduk. Ancak zaman gösterdi ki; medyanın sahibi değişse de, iftira mantığının adresi değişmiyormuş.
Demokrasiye, insan haklarına, hukukun üstünlüğüne, dürüstlüğe, evrensel insani değerlere saygılı olmayı hazmedemeyen anlayış, karakterinin gereği, ciğerlerinde bulunan virüsten besleniyor. Gözünü kırpmadan cinayetler işlemeye devam ediyor.
Hizmet hareketini ve Hocaefendi'yi itibarsızlaştırma çalışması, bugüne kadar hiç bir dönemde olmayan seviyesizlikte.
Karalama ve iftiraları karşısında Allah'tan af dileyeceklerine, sabah akşam onlarca yayın kuruluşu ve besleme yazarlarıyla insanlığı öldürüyorlar. Bütün bunlar; birilerinin boğazına kadar battığını ve cinnet halini gösteriyor.
Onlar görmese de temiz vicdanları karalama propagandası, sinelerde ters tepiyor. Kimin paralel, kimin çete olarak millete hayat hakkı tanımadığı; kimin elinin temiz, kimin kirli olduğu daha net anlaşılıyor.
Günlerdir, ''Hocaefendi'nin kalacağı yer'' diye bir konuyu ağızlarına sakız yaptılar. İlgilileri hızla ve net bir şekilde yalanladı. Zengin işadamlarının 40 yıllık şahsi evleri üzerinden yapılan ucuz karalama girişimlerinin komediden öteye gitmediği zaten ortada. Hayatı cami pencerelerinde, tahta kulübelerde, hasırlarda, kirasını ödediği vakıf binalarında geçen insana mı diyorsunuz bunları?
Anlaşılan üzeri örtülemeyen başka bir şeyler var. Ülkeye hizmet için seçilenlerin sonradan kazandıkları yazlıklar, kışlıklar, baharlık villalarla ilgili iddialara henüz ses çıkaran yok.
Yatları, katları, milletten gizleyenlerin iftira metoduyla 'cambaza bak' taktiği artık mide bulandırıyor...
Samanyolu Yayın Grubu Başkanı