Uzun sohbetten şu sonuç çıktı: Ordu ile hükümet arasında kopukluk yok, her şey göze alınmış.
Başbakan Yardımcısı
Abdullah Gül ile
Dışişleri Konutu'nda çok özel ve çok açık bir sohbet yapıyoruz...
Detayları aktarmadan önce günlerdir kamuoyunu meşgul eden bir soruyu sormam gerekiyor...
Bu soruya verdiği uzun
cevaplardan çıkardığım sonucu şöyle özetleyebilirim:
"
Irak,
terör ve güvenlik konusunda hükümetle asker arasında hiçbir kopukluk yok. Üstelik, her şeyi göze almışlar ve
Türkiye'nin inisiyatifi dahilinde netice alacakları her şeyi ihtimal dahilinde planlamışlar."
Şimdi sohbete geçebiliriz.
Soruyorum:
"
Asker Irak'a girmek istiyor, hükümet engelliyor. Askerle hükümetin arasında kopukluk var mı?"
Gül, büyük bir samimiyetle cevap veriyor:
"Böyle bir kopukluk olması mümkün mü? Tam tersine Irak, terör ve güvenlik konularında büyük bir uyum içindeyiz. Her şeyi konuşuyoruz."
Soruyorum:
"Türkiye'de çok büyük olaylar oluyor, askerlerimize
Kuzey Irak'ta
sorgulama yapılıyor ve sizin Genel
kurmay'la çok az konuştuğunuz söyleniyor. Bu konuda ne diyorsunuz?"
Gül bu soruya cevap verirken kısa bir süre duruyor, düşünüyor ve derin bir iç geçirdikten sonra "Peki o zaman açıklayayım" diyor ve devam ediyor:
"Biliyor musunuz ki askerimize Kuzey Irak'ta o muamele yapıldıktan hemen sonra ben uzunca bir süre ortada yoktum."
- Neredeydiniz?
"Çok gizli bir şekilde Sayın Başbakanımızın bilgisi dahilinde
Genelkurmay Karargáhı'na gittim. Çünkü aldığımız haber yüreğimizi ağzımıza getirmişti. Bir değerlendirme yapmak amacıyla derhal Genelkurmay Karargahı'na gittim. Bu ziyaret randevu kayıtlarında bile yoktur. Karargáhta her türlü senaryoyu konuştuk. Daha önce aldığımız kararları gözden geçirdik. Ondan önceki hafta, yine Başbakanımızın bilgisi dahilinde çok önemli değerlendirmeler yapmış ve kararlar almıştık. İşte bunları süratle gözden geçirdik."
SİYASİ TALİMAT İMZAYLA VERİLMİŞ
Bir başka merak edilen konu ise şuydu:
-
Hükümet askerin Irak'a girmesi için bir yazılı talimat vermiyor.
Gül bu konuda da çok kesin konuşuyor:
- Bakın şunu açıkça söylemeliyiz. Bizim askerle bir kopukluğumuz yok. Tam tersine Irak, terör ve güvenlik konularında çok sıkı ve sürekli istişare halindeyiz. Birlikte her türlü senaryoya göre plan yaptık. Tarihi sorumluluğumuz var. Bu nedenle yapılan planlar doğrultusunda nasıl hareket edileceği zaten belirlenmiştir. Bu konuda bir talep olursa elbette genel kararlar doğrultusunda hazırız.
Gül, bu noktada çok önemli bir bilgi daha aktarıyor:
- Genelkurmay Başkanlığımızla yaptığımız istişareler, planlar ve senaryolara göre ihtimaller,
Türkiye Cumhuriyeti devletinin inisiyatifinde olmak kaydıyla netice alacak her şeyi planlamış bulunuyoruz. Netice alacak her şey olabilir, ihtimal dahilindedir.
Evet, işte bu söz çok önemli.
Çünkü Gül'ün anlattığından anlıyoruz ki; "Hükümet ile Genelkurmay arasında bir kopukluk olmadığı gibi Irak konusunda siyasi talimatlar hükümet tarafından Başbakan imzasıyla verilmiş."
Yani asker, gerekli gördüğünde bunu hükümetle konuşarak, her türlü inisiyatifi kullanacak durumda.
Eğer mesele Irak'a bir harekát yapmak ise o da dahil...
Bu arada bir noktanın da altını çizmem gerekiyor...
Kamuouyu, gereksiz şekilde Irak'a bir harekát yapılması konusunda aşırı duyarlı hale getiriliyor. Böyle bir beklenti yaratılıyor. Bence bu beklentinin yaratılması yanlıştır.
Sanıyorum hükümet ve asker de toplumda böyle bir beklentinin yükseltilmesinden rahatsız...
Çünkü Kuzey Irak'a bir harekát yapılırsa bu nereye yapılacak sorusunun yanıtı henüz netleşmemiş. Dahası başta
Kandil Dağı olmak üzere teröristler, bulundukları yerlerden ve kamplardan dağılmışlar.
IRAK ÇALIŞMA GRUBU OLUŞMUŞ
Askerle hükümet arasında uyumsuzluk iddiaları gündemi belirlerken Gül'le yaptığım sohbette çok ilginç bir gelişmeyi öğreniyorum.
Irak Çalışma Grubu...
Şöyle diyor Gül:
"Irak Çalışma Grubu çerçevesinde Genelkurmay ve Dışişleri ortak komisyonu en üst seviyede
harita başında çalışmaktadır. Gerekli değerlendirmeler yapılıyor ve
politika oluşturuluyor."
Bu söz gösteriyor ki,
Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül başkanlığında bir Irak Çalışma Grubu oluşturulmuş.
Bu önemli...
Önemli, çünkü Abdullah Gül bu çalışma grubunun en üst düzeyde faaliyet gösterdiğini söylüyor.
Bundan da anlıyoruz ki geçen hafta Genelkurmay İkinci Başkanı
Orgeneral Ergin Saygun'un ve kurmay başkanlarının katıldığı toplantı, Irak Çalışma Grubu toplantısıdır ve bu toplantılarda haritalar açılmaktadır.
UMARIM BÖYLE HATA YAPMAZLAR
Gül bu bilgileri verirken çok önemli bir soruyu hatırlatıyorum:
- Kuzey Irak'ta askerimize kimlik soruldu. Bir daha böyle bir şey olursa ne olur?
Cevap kesin:
- Size bu konuda Genelkurmay Başkanı'nın sözlerini hatırlatıyorum. Misliyle en üst düzeyde cevap verilecek dendi. Bu sözün arkasında ve altında yapılmış planlar, alınmış kararlar ve hükümetin imzası vardır. Genelkurmay Başkanımızın tepkisinin altı çok sağlamdır. Umarım ki bu açıklama, gerekli yerler tarafından
mesaj olarak alınmıştır.
Evet, belli ki bu açıklamanın altında hükümetin imzası vardır.
Bu konuyla ilgili siyasi talimatlar imzalanmıştır.
Ve daha da önemlisi, "Misli ile cevap verilecektir" sözü, hükümetin bilgisi dahilindedir... Yani üzerinde düşünülmüş, konuşulmuş, başta
Bağdat olmak üzere bütün dünyaya bir uyarı mesajı olarak yansıtılmıştır.
Her şehit haberinde yüreğim dağlanıyor
Hürriyet Gazetesi yazarı
Fatih Çekirge, Başbakan Yardımcısı ve
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile dün Dışişleri Konutu'nda görüştü. Bir ara konutun bahçesinde devam eden görüşmede Gül, Kuzey Irak'taki gelişmelerden teröre kadar önemli konularda Çekirge'nin sorularını yanıtladı. Gül, Çekirge'ye, "Her şehit haberinde yüreğim dağlanıyor" dedi.
Şehit cenazelerine provokatörler geliyor
Son bir soru:
- Bir süredir
şehit cenazelerinde hükümet aleyhine sloganlar atılıyor. Son olarak sizin de gittiğiniz bir cenazede size laf atıldı. Siz de çok sert tepki gösterdiniz...
- Evet, kalabalığın içinden bir kişi geldi "Katil Apo'yu besliyorsunuz" diye bağırdı.
Ben de insanım. Zaten gece gündüz çalıyoruz. Tarihi sorumluluk var. Ben de tepki gösterdim. 'O
katili kimin asmadığını biliyoruz' dedim. Doğrusu insan dayanamıyor. Her şehit haberi yüreğimizi dağlıyor. Bir de böyle şehit üzerinden
siyaset yapılmak istenince insan dayanamıyor, tepki veriyor...
Evet, Gül'le yaptığımız uzun sohbetin önemli mesajları böyle...
Abdullah Gül'le Dışişleri Konutu'nun bahçesinde sohbet ederken, her "şehit" sözü edildiğinde yüzünün gerildiğini görüyorum...
Son söz olarak şöyle diyor:
"Terörle savaş halindeyiz. Canımız yanıyor ama, mutlaka bunun sonunu getireceğiz. Siyasetmiş seçimmiş bunlarla değil, güvenlikle ilgiliyiz."
Bu da benden son söz:
"Bugün yine şehit cenazeleri kaldıracağız. Yüreğimiz yanıyor. Önceki gün bir yarbayımız ve bir binbaşımız teröre
kurban gitti. Son günlerde TSK içine nifak sokarcasına 'Neden hep garibanlar ölüyor, subaylar ölmüyor' diye ahlaksızca yazı yazanlar, konuşanlar acaba şimdi utanıyorlar mı?
Vatan evlatlarına
Allah rahmet eylesin...
Canlı
bomba nasıl tespit edildi
Abdullah Gül, Terörle Mücadele Üst Kurulu ile ilgili önemli bilgiler de veriyor.
İlk sözü şu:
- Elbette terör, her yerde yaygınlaşmak istiyor. Ancak polisimiz çok iyi çalışıyor. Örneğin,
Ankara Anafartalar Çarşısı'ndaki
patlama sonrasında paramparça uzuvlar içerisinde tavana yapışmış bir kafa derisi, bir
parmak, bir de diz ucundan kot pantolon parçasıyla teröristin kimliğini birkaç saat içinde tespit ettiler.
Bir başka ayrıntı ise şu:
- Şu ana kadar çok sayıda
canlı bomba ele geçirilmiş. Hatta üç canlı bombayı bağlantılarını tespit etmek üzere takip etmişler, ancak risk alınmaması için yakalamışlar.
Gül'ün verdiği bir başka önemli bilgi ise şöyle:
- Toplantılarda güvenlik kuvvetlerimiz ihtiyaçlarını iletiyorlar, anında tedarik ediyoruz.
Bütün bu bilgiler de gösteriyor ki, önümüzdeki günlerde
terörle mücadele konusunda çok daha keskin kararlar alınacak.
HÜRRİYET