Son dönemde hükümet Özel Yetkili Mahkemeler, TMK ve internet yasası gibi kritik konularda değişikliğe gidecek adımları atmaya hazırlanıyor. Peki bu düzenlemeler ne anlama geliyor? Adem Yavuz Arslan'a göre bunun 2 sebebi var. Birincisi yolsuzluk soruşturmalarından kurtulmak ve hizmet hareketine örgüt davası açabilmek.
İşte Arslan'ın köşesine taşıdığı o önemli iddialar
***
Hükümet hem mevcut operasyonlardan en az zararla kurtulabilmek hem de gelecekte yapılacak muhtemel soruşturmaları engellemek için doğrudan yargıya müdahale etti.
Etmeye de devam ediyor.
Türkiye'de hükümetlerin yargıya müdahalesi şöyle ya da böyle her zaman olmuştur ama kabul etmek gerekir ki, hiçbir zaman bu kadar aleni yapılmamıştı.
Adalet Bakanı ve Müsteşarı soruşturma savcılarını arayıp talimatlar veriyor, operasyon yapılmamasını söylüyor, hatta tehdit ediyor.
Polis hallaç pamuğu gibi dağıtıldı. Savcılar dosyadan el çektirildi.Değişen İstanbul Başsavcısı Hadi Salihoğlu öyle düzenlemeler yaptı ki artık hükümetin bilgisi olmadan İstanbul Adliyesi'nde kuş uçamaz.
Başka örnekler vermek mümkün. Fakat gelin görün ki, hükümetimiz bu düzenlemelerin rutin, bakanın savcıları arayıp talimat vermesinin normal olduğunu savunuyor.
Başbakan'ın kürsüden savcıları tehdit etmesi de başka bir mesele. Dünyanın neresinde olursa olsun doğrudan yargıya müdahale sayılan bu düzenlemelerden sonra hükümet yeni bir adım daha atıyor. Hatta hazırlıklar tamamlandı ve bugün TBMM'ye sevk edilebilir.
Başbakan Erdoğan ve Adalet Bakanı Bozdağ'ın ipuçlarını verdiği düzenleme de 2012 yazında kaldırılan Özel Yetkili Mahkemeler tamamen kaldırıyor.
Süren davalar için konan ek madde iptal edilecek.
Hükümete göre, 'Her şey güzel olacak.' Hatta bu çalışmayı 5. yargı paketi olarak da lanse ediyorlar. Ancak kamuoyunda cevapsız çok fazla soru var.
Çünkü söz konusu mahkemeler ihtisas mahkemeleriydi ve Ergenekon, KCK gibi terör yapılanmalarına karşı etkin rol aldılar. Eğer TMK 10 ile yetkili mahkemeler kalkar, dahası Terörle Mücadele Yasası tümden iptal edilirse bundan sonra tüm terör davaları Türkiye genelindeki 133 ağır ceza mahkemesinde görülecek.
Tabii devir sırasında düşen davalar da olacak.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç 'çözüm sürecinde olduğumuz için artık TMK ve bununla yetkili mahkemelere ihtiyaç kalmadığını' söylüyor. Eğer PKK ile bu konuda mutabakata varıldıysa ne ala.
Terör bitti mi?
Bu arada PKK'nın 'TMK kalksın talebi' de her daim masada olmuştu.Bu ülkedeki tek terör örgütü de PKK değil. Hadi PKK ile anlaştınız. DHKP-C ya da El-Kaide' class='textetiket' title='El Kaide haberleri'>El Kaide ne olacak? Değişiklik gerçekleşirse 50 bini aşkın dava yeniden görülecek. İş yükü artacak, davalar uzayacak.
Başka sorunlar da olacaktır. Düzenleme ile ilgili bakanlık kulislerinde çarpıcı bilgiler de var. Mesela bundan böyle adli kolluktan sorumlu bir vali yardımcısı olacak ve onun bilgisi olmadan adım atılmayacak.
Hükümet kaynakları 'Artık savcı kalkıp üç beş polisle kafasına göre baskın yapamayacak' diyor. Bu düzenlemenin çok tartışılacağı muhakkak.
Çünkü artık hükümetin bilgisi olmadan herhangi bir soruşturma yapmak imkânsız hale gelir.
Taslakta telefon dinlemelerle ilgili düzenlemeler var. Artık ağır ceza mahkemesi oy birliğiyle dinleme kararı alabilecek. Düzenlemeye muhalefetin sert eleştirileri var. Ancak hükümet bu konuda kararlı.
Seçime gitmeden bu düzenlemeyi Meclis'ten geçirmek istiyor .Hükümetin bu acelesi de Ankara'da tartışma konusu. İktidar 'demokratikleşme'yi gerekçe gösteriyor ancak birbirine tezat çok sayıda adımı birlikte atıyor. Yargıya aleni müdahaleler yanında Türkiye'yi adım adım muhaberat devletine götüren düzenlemeler uygulamaya geçiyor. Ayrıca şu anda Meclis'te görüşülen internet düzenlemesi fecaat. Özgürlükleri artırma niyetinde olan bir iktidarın birçok yönden sansür anlamına gelecek internet düzenlemesini yapmaması gerekirdi.
İstiklal Mahkemesi kurun daha kolay olur!
Peki hükümet ne yapmaya çalışıyor?
Başkent'te senaryo çok. Ama öne çıkan iki başlık var. Birincisi ki 17 Aralık'tan bu yana yaşananlar bu seçeneği güçlendiriyor, yolsuzluk soruşturmalarından kurtulmak, yeni dosyaların açılmasını engellemek. Hükümetin bu teoriyi güçlendirecek adımlar atıyor.İkincisi ise daha da enteresan. Başbakan'ın 'Hizmet Hareketi'ne tepkili olduğu ve mutlaka bir örgüt davası açtırmak istediğini sağır sultan bile' duydu.
Meclis'te dinlediğim senaryo şöyle: "Hükümet mevcut HSYK ve TMK 10 ile yetkili mahkemelerden istediği operasyonu yapamaz. TCK 309 ve 312'den dava açması lazım. Polisi, savcıyı, hakimi organize etmek kolay değil.
Yasayı değiştirirsen Türkiye'nin herhangi bir yerinden ayarlayacağın bir ağır ceza mahkemesinden soruşturma açılabilir. Paralel yapı çökertilemese bile hükümet sözünü tutmuş olur." Bu arada kulislerde 'CMK 250'yi kaldırmasak Cemaat'e çok rahat operasyon yapardık' diyerek pişmanlık duyanların da olduğunu not düşelim.
Özetle, hükümet yeni yasal düzenlemeyle bir taşla iki kuş vurmayı planlıyor. Fakat benim daha parlak bir fikrim/önerim var. Madem hükümet bu süreci 'İstiklal Mücadelesi' olarak tanımlıyor. Kolayı var, kurarsınız 'İstiklal Mahkemeleri'ni istediğinizi istediğiniz gibi yargılarsanız.
Nasıl olsa siz ne yapsanız alkışlayacak goygoycular da hazır.