Hayrünnisa Hanım'ın
türbanı...
Türban bir sorun mu? Maalesef öyle. Eski deyişle:
Hassas bir mesele.
Onun için de bu konuyu eğer gerçekten sorun olmaktan çıkarmak istiyorsak, özenle ele almak zorundayız.
Çok basite indirgenirse:
Toplumun bir kesiminde türban, laikliğe karşı bir simge olarak, çağdaş yaşamı tehdit eden siyasal bir hareketin bayrağı olarak algılanıyor.
Böyle bir hassasiyet var.
Tedirginlik ve korku var.
Karşı tarafta ise türban dinin, dindarlığın bir gereği olarak kabul ediliyor. Türbana yapılan müdahaleler ve -örneğin üniversitelerdeki- türban yasakları da
toplumun bu tarafında tepkiyle karşılanıyor.
Ne yapmalı?
Bir
gazete haberinin başlığı:
"Komutanlar, Hayrünnisa Gül'le yan yana gelecekler mi?"
Kocaman bir fotoğraf altı:
"Semra Sezer'in elini sıkmışlardı."
Devam ediyor:
"16
Mayıs 2000'de Cumhurbaşkanı Sezer'in
yemin törenine katılan dönemin
Genelkurmay Başkanı
Orgeneral Kıvrıkoğlu'yla
kuvvet komutanları, yanlarındaki cumhurbaşkanlığı locasında oturan Semra Sezer'in elini sıkmışlardı."
Tabii akılda o soru:
Komutanlar, eğer yemin törenine katılırlarsa, Hayrünnisa Gül'ün elini sıkacaklar mı?
Ne diyorsunuz bu sorulara?
Komutanlar, Cumhurbaşkanı'nın eşiyle yan yana gelecekler mi?
Onun elini sıkacaklar mı?
Aklıma takılıyor:
Bu soru işaretlerinin çengeline asılı zihniyetle, bu ülkede türban sorun olmaktan çıkabilir mi?
Sanmıyorum.
Böyle bir zihniyet dünyasında yolculuğa devam ettiğimiz sürece, türban sorun olarak kalmaya devam eder.
Bizler de
siyah beyaz cephelere bölünür, daha beter kutuplaşırız.
Yumuşama değil çatışma havası damgasını vurur, bu ülkenin siyasal ve toplumsal iklimine...
Farkındasınız herhalde, uzunca zamandır Hayrünnisa Gül'ün türbanı ile uğraşıyoruz. Nasıl modernize edileceği tartışılıyor köşelerde.
İşin içine incesinden, kalınından alay da giriyor. Bu arada Hayrünnisa Gül'ün yalnız giyimi kuşamı değil,
evlenme yaşı da gündemde...
Biraz düşünün.
Biraz da duyarlı olun.
Bütün bunların yalnız Gül ailesinde değil, türbanı
doğal karşılayan toplum kesimlerinde de hangi tepkilerle karşılandığının farkında mısınız?
Bütün bunların yalnız Gül ailesinde değil, türbanı doğal karşılayan toplum kesimlerinde de estirdiği 'duygu fırtınaları'nın farkında mısınız?
Hissetmeye çalışın.
Anlamaya çalışın.
Bu duyarlıkları hissetmeden, anlamaya çalışmadan bu ülkede türban sorun olmaktan çıkmaz.
Kendimizi karşı tarafın yerine koymaya, karşı tarafın duygu ve düşünce dünyasına girmeye gayret etmeliyiz.
Bu tutum elbette türbanlılar için de geçerlidir. Onların da karşı taraftaki korku ve tedirginliklere, duyarlıklara eğilmeleri gerekir.
Kısacası:
Yalnızca tepki koymakla, reddetmekle bir yere varamayız.
Yasakçılık kesinlikle çare değildir.
Türbanlıya cüzzamlı muamelesi yapmaya gelince...
Bu da yalnız ayıp değil, aynı zamanda çıkmaz sokaktır
Türkiye için.
İyi pazarlar!
HASAN CEMAL/MİLLİYET