Partide Deniz Baykal'ın kararlı duruşuyla oluşan bir
politika vardı. Kılıçdaroğlu'nun her an değişen politikasına yetişmek ise mümkün değil. Doğuştan
CHP'li
gazetecilerin topluma değişim diye sunduğu Kılıçdaroğlu siyasetinde, hedefe ulaşmak için her yol mubah. Koordinatları belirlenmiş güdümlü
bomba gibi. 'Kalpazan', 'adamsan gel', 'ahlaksız' benzeri ifadelerle konuşan Kemal Bey 'yumuşak güç' nitelemesinin içini boşaltıyor.
Seçim döneminde "Köylüye her kim ne veriyorsa 5 fazlasını vereceğim." diyen Demirel'in bile bir sınırı vardı. CHP liderinde sınır yok. Tunceli'de Abdullah Öcalan'a af yolunu açıyor, Konya'da başörtüsünü çözüyor, İzmir'de AB'yi yuhalatıyor. Silivri'de Ergenekon'a
avukat, İstanbul'da demokrat. Tedavüle soktuğu vaatlerin kullanım süresi bir günle sınırlı. Parti, 20 yıl öncesinin bin bir çeşit dükkânına döndü. Yok yok. "Ben
sanatçının hayır demeyenine sanatçı demem" diyen o. Geçmiş dönemlerde bazı sanatçılara
devlet nişanı verilirdi. Şimdi itibarlı sanatçı olmak için Kılıçdaroğlu'ndan onay gerekiyor. Bunu yapmayanların vay haline. Mesela Sezen
Aksu... Ne darbeciliği kaldı, ne tarikatçılığı. Babasına kadar soruşturdular sanatçıyı. Lider böyle yapınca taban durur mu? Bir grup CHP'li,
Sezen Aksu'nun İzmir'de adının verildiği sokağın ismini değiştirmek için harekete geçti bile.
Kılıçdaroğlu,
evet oyu kullanmak için yurtdışından gelen Türklerden de rahatsız.
Amerika,
Afganistan,
Azerbaycan,
Bosna, Papua Yeni
Gine,
Tunus ve
Cezayir gibi ülkelerden binlerce Türk, çifte bayram yaşama umuduyla ülkelerine dönüyor. YSK'nın tüm engellemelerine rağmen vatandaşlık görevini yerine getirmek için her türlü çileye katlanıyorlar. Onların gazete ve televizyonlara yansıyan haberleri CHP'yi etkilemiş görünüyor. Kılıçdaroğlu oraya da çakıyor. "Öyle bir hayır deyin ki,
okyanus ötesinden duyulsun." diyor.
Yurtdışında yaşayanlar bir ülkenin içe kapanmasının ne demek olduğunu iyi bilir. Anlattıklarına göre, çok büyük masraflar ederek gelmişler
Türkiye'ye. Daha fazla
özgürlük için bedel ödeme bu olsa gerek. Onlar, 'Bir oydan ne olur ki!' diye başlayıp 'adam sen de..' duyarsızlığı içine girmiyorlar. Nihayetinde, yurtdışındaki Türkler bu ülkede yaşanan sorunları uzaktan hissediyor. Referandum için binlerce kilometre yol kat edip ülkelerine geldiklerine göre mesele çok ciddi. Onların gurbette, Türkiye adına bu kadar duyarlı olmaları örnek gösterilecek bir davranış. Ülkenin geleceğini, memlekette yapacağı bayrama feda edenler bu konuda duyarlı olmalı. Öyle bir evet çıkmalı ki, Kılıçdaroğlu hedefe giden her yolun mubah olmadığını görmeli.
ALİ AKKUŞ