Anayasa değişikliği
halk oylamasında "hayır" denilmesi için var güçleriyle çalışan DİSK,
KESK, TMMOB, Tabip Odası,
Alevi Kültür Dernekleri, Tunceliler Derneği, İnsan Hakları Derneği,
EMEP, ÖDP ve BDP gibi 14 STK ve parti temsilcisi
referandum sonrası
darbecilerin yargılanması için "
evet" diyerek, adliyeye koşan ilk grup oldu.
İnönü Parkı'nda bir araya gelen grup adına
basın açıklaması yapan KESK Dönem Sözcüsü
Güven Boğa, 12
Eylül'de
topluma karşı suç işlemiş, işkence ve idam sehpalarında yüzlerce insanın
ölümün neden tüm sorumluların yargılanmasını istedi. Boğa, başta Kenan
Evren olmak üzere tüm darbecilerin isimlerinin cadde ve okul tabelalarında silinmesini önerdi.
12 Eylül'ün
Türkiye için büyük bir
gözaltı özelliği taşıdığına işaret eden Boğa, yaklaşık 1 milyon kişinin gözaltına alındığını, bütün evlerin arandığı, binlerce ton kitabın yakıldığı, insanların işkencelerde, idam sehpalarında öldürüldüğünü ve bütün demokratik mekanizmaların ortadan kaldırıldığı hatırlattı.
Ülkenin dışarısı ve içerisi ile büyük bir cezaevine çevrildiğini vurgulayan Boğa, "Tutuklananlar aylarca ve hatta yıllarca duruşmaya çıkarılmadılar. Sistemli olarak cezaevlerinde yapılan işkencelerde yaşamlarını yitirenler oldu.
İlhan Erdost kaba dayak yüzünden Mamak'ta
beyin kanaması geçirerek yaşamını yitirdi. Yaşları
küçük olmasına karşın,
Erdal Eren ve
Necdet Adalı ölüm cezası almış ve karar hiçbir aşamada düzeltilmeksizin ölüm cezaları
infaz edilmişti. Daha başkaları aynı sonu paylaşırken çokları da
sakat kaldı." dedi.
27 Mayıs'tan, 12 Mart'a; 12 Eylül'den 28
Şubat ve 27 Nisan'a kadar tüm darbecilerin ve darbe girişimcilerinin
sanık sandalyesine oturtulmasını beklediklerini dile getiren Güven Boğa, "Topluma karşı suç işlemiş, işkencelerde ve idam sehpalarında yüzlerce insanımızın ölmesine neden olmuş olan dönemin tüm sorumluları yargılanmalıdır. Bugün bu karanlık tarihle hesaplaşmak 12 Eylül düzeni karşısında, özgür, eşit ve demokratik bir Türkiye'yi savunmak, onun için mücadele etmek anlamına geliyor. 12 Eylül'ü gerçekleştirenlerin yargılanması için bugün
Adana'da da bir adım atmaktayız. Yargılanmalarının yanı sıra, darbecilerin adının sokaklarda, caddelerde, başta eğitim kurumları ve okullar olmak üzere var olan tüm yerlerde kaldırılmalıdır."şeklinde konuştu.
Ellerinde 12 Eylül darbesinin suç listesini oluşturan
pankart ve işkencelerle öldürülen kişilerin resimleriyle darbecilerin yargılanması için sloganlar atan grup, Adana Adliyesi'ne kadar yürüdü. STK ve parti temsilcileri daha sonra 12 Eylül darbesini yapan
Kenan Evren,
Nurettin Ersin,
Tahsin Şahinkaya,
Nejat Tümer,
Sedat Celasun, Bülend Ulusu, dönemin bakanlar kurulu üyeleri,
sıkıyönetim komutanları, valiler ile diğer görevliler aleyhine şikayet dilekçelerini
Cumhuriyet Savcılığı'na sundu.
EDP DE DARBECİLERİN YARGILANMASINI İSTEDİ
Eşitlik ve Demokrasi Partisi (EDP) Adana İl Teşkilatı'da 12 Eylül darbecilerinin yargılanması için ayrıca Adana Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu.
Adana Adliyesi önünde toplanan partililer adına basın açıklaması yapan EDP İl Başkanı Avukat İsmail Başaran, 12 Eylül'de gerçekleştirilen referandum ile darbecileri ve işbirlikçilerini koruyan 1982 Anayasası'nın geçici 15. Maddesinin yürürlükten kaldırıldığını hatırlattı.
12 Eylül darbesini yapan Kenan Evren, Tahsin Şahinkaya,
Nejat Tümer, Bülend Ulusu ve diğer ilgililerin, "Darbe yapmak, anayasayı değiştirmek, hükümeti yıkmak, sistemli bir şekilde planlayarak ve tasarlayarak adam öldürmek, kasten yaralamak, işkence yapmak, eziyet etmek, hürriyetten yoksun bırakmak, cinsel saldırıda bulunmak vb." suçları işlediğini iddia eden Başaran, şöyle devam etti: "12 Eylül darbesinde işlenen suçların cezalandırılması amacıyla yapılacak soruşturmalara engel olmak amacıyla 1982 Anayasasına konulan geçici 15. madde, 12 Eylül 2010 günü referanduma sunulan Anayasa değişiklik paketini halkın çoğunluğunun onaylamasıyla yürürlükten kaldırılmıştır. Şüphelilerin işledikleri suçların soruşturmasına geçici 15. madde engel olduğundan
zaman aşımı kesintiye uğramıştır, zamanaşımı söz konusu değildir. Kaldı ki şüpheliler darbe günü ve devamında suç işlemeye devam ettiklerinden dahi zamanaşımı hiçbir şekilde dolmamıştır. İnsanlığa karşı işlenen suçlarda, çağdaş toplumların hukuk düzenlerinde zamanaşımı söz konusu değildir. Ayrıca yürürlükten kaldırılan geçici 15. madde bir sorumsuzluk ve af niteliğinde de değildir. Nazi Almanyasında insanlığa karşı işlenen suçlarda zamanaşımın olmaması bu somut duruma emsaldir."
İsmail Başaran ve arkadaşları, basın açıklamasının ardından savcılığa suç duyurusunda bulundu.