Havuz medyasından bir kara propaganda daha

İftira ve kara propagandada sınır tanımayan bir kısım medya kendi manşetleriyle çelişen haberler yapmaya devam ediyor.

Havuz medyasından bir kara propaganda daha

Daha önce hakkında ‘28 Şubat ve Susurluk dönemlerinin telekulakçısı’, ‘evinde kasetler çıkan, 90’lardaki faili meçhullerin baş sorumlularından’ ve ‘evinde sahte pasaportlar, kimlikler, ruhsatsız kalaşnikof silah bulundu’ manşetleri atılan Hanefi Avcı, bu kez yazdığı kitaptan dolayı tutuklanan ‘telekulak avcısı’ olarak sunuldu.

Dinlemeler ve baskınlar için mahkeme kararı almadım’

Star Gazetesi bugün manşetten verdiği haberde ‘Telekulakta şeytan üçgeni’ diyerek Hanefi Avcı’yı telekulak’ı deşifre eden adam olarak sundu. Ancak aynı gazete 13 Ekim 2010 tarihinde birinci sayfadan ve sayfa manşetiyle verdiği haberde ‘röportajında her şeyi anlatmış’ diyerek Hanefi Avcı’nın nasıl hukuk dışı dinlemeler yaptığını şu sözlerle aktarıyordu: “Binlerce izinsiz dinleme yaptım. Ne kadar yeri dinlediğimi hatırlamıyorum. Mahkeme kararı veya savcı talimatı da almadım.” Şimdi ‘telekulak avcısı’ olarak sundukları isim, o gün mahkeme iznini çok istisnai bir durum olarak anlatıyor: “Bir iki istisna dışında mahkeme kararı aldığımızı hatırlamıyorum.” Susurluk ve 28 Şubat dönemlerine denk gelen 1988 ve 1995 yılları arasında dinlemeler yaptığını ve tüm bu dönemde sadece bir iki dinleme için izin aldığını belirtiyor. Ayrıca Star Gazetesi’nde alıntılanan röportajda Hanefi Avcı ‘ev ve işyeri aramaları için de mahkeme kararı veya savcı talimatı aldığımızı da hatırlamıyorum.’ diyor.

‘Teknik takibi deşifre ederek örgüte yardım ve yataklık suçlaması’

29 Eylül 2010’da Sabah ve Star gazetelerinde yayımlanan haberde Hanefi Avcı’yla ilgili Ankara’daki lojmanında ve Eskişehir’deki evinde yapılan aramalarda bir ruhsatsız Kalaşnikof tüfeği ve üzerinde Avcı’nın fotoğraflarının yer aldığı iki adet sahte nüfus cüzdanı, sahte pasaport ve sahte ehliyet bulunduğu yazıyor. Haberde, “Avcı, örgüt yöneticilerinin teknik ve fiziki takibini deşifre ederek yardım ve yataklık ettiği gerekçesiyle tutuklandı.” ifadeleri yer alıyor.

'Operasyonları cemaat yaptı’ dedi, mahkemede çark etti'

İlginçtir, Hanefi Avcı’nın kitabında dile getirdiği ‘operasyonları Cemaat’in yaptığı ve operasyonları yürüten polislerin de Cemaat’in imamı oldukları’ iddiasıyla ilgili mahkemede çark etti. Kitabında suçladığı emniyet müdürlerinin Avcı hakkında açtığı ‘iftira’ davasında Kasım 2010’da ifade veren Avcı, kendisinin asla böyle bir şey söylemediğini belirtti. Basındaki demeçlerini yalanlayıp, “Basın kuruluşlarının yazdıkları beni ilgilendirmez, onların yorumu. Ben şikâyetçi hakkında Cemaat imamı demedim.” dedi.

‘28 Şubat ve Susurluk’un telekulakçısı’

Star Gazetesi, 13 Ekim 2010 tarihli haberinde Hanefi Avcı’nın gözaltına alınması ile birlikte odasında yapılan aramalarda siyah bir çanta içinde birçok gazeteci, bürokrat ve işadamının yer aldığı 24 teyp kasetinin bulunduğunu yazdı. Aynı tarihli gazetede Enis Berberoğlu’nun da bu hukuk dışı kayıtlardan dolayı Hanefi Avcı’dan şikâyetçi olduğu belirtiliyor ve şu ifadelere yer veriliyor: “Hanefi Avcı'nın ofisinden çıkan yasadışı dinleme arşivinde yer alan isimlerden Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu da dün savcı Kadir Altınışık'a mağdur sıfatıyla ifade verdi. Dinlenen konuşmalarının Susurluk skandalı nedeniyle haber kaynaklarıyla 1995-96 yıllarında yaptığı görüşmeler olduğunu ve görüştüğü kişiler arasında emniyet müdürlerinin de bulunduğunu söyledi. Dinlendiği için Hanefi Avcı'dan şikayetçi olduğunu belirten Berberoğlu şöyle konuştu: Yasa dışı dinlemeyse bu ne cüret diye düşünüyorum. Yani hem bu dinlemeyi yapacaksın hem 13 sene saklayacaksın.”

İşkenceden ölümlerin sorumlusu, çetelerle işbirlikçi

Star Gazetesi’nin Hanefi Avcı'ya yönelik bir diğer suçlaması da işkenceden ölümlerle ilgili. Gazete aynı tarihte verdiği bir başka haberde "işkence" iddiasıyla yapılan suç duyurusundan bahsediyor. İşte Star’ın kendi ifadeleriyle Hanefi Avcı hakkındaki iddiaları: “Araştırmacı Şair Oktay Avcu, geçmişte yapılan işkence ve haksızlıklar sebebiyle Hanefi Avcı hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekilliği'ne suç duyurusunda bulundu. Avcu suç duyurusunda, Avcı'ya görevde bulunduğu yıllarda kimleri nasıl öldürdüğünün hesabının sorulmasını istedi. İnsanlara yapılan işkencelerin hesabının sorulmasını isteyen Avcu, Hanefi Avcı'nın çetelerle işbirliğinin hesabını vermesi gerektiğini belirtti.”

Avcı’ya göre suçluyu korumanın adı: Meslektaş dayanışması!

Avcı, aynı röportajda geçmişte suça karışan meslektaşlarını nasıl koruduğunu da şöyle anlatıyor: "Kendi teşkilat mensuplarımızın suçlarını kapatmaya çalışıyorduk, ama vatandaşın her suçuna en ufak hoşgörüde bulunmuyorduk, vatandaşa kötü muamele eden, darp eden, işkence yapan, görevini kötüye kullanan, rüşvet yiyen meslektaşlarımızı yakalama konusunda ne kadar gayretli idik?"

ZAMAN

<< Önceki Haber Havuz medyasından bir kara propaganda daha Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER