Gelecekte insanlığın su sıkıntısı çekmemesi için çareler aranıyor. Suyun daha verimli kullanılmasına yönelik öneriler tartışılıyor. Biz de 22
Mart Dünya Su Günü arifesinde güzel bir haber vermek istedik.
İŞTE GÖKYÜZÜNDEN FOTOĞRAFLARLA İSTANBUL'UN SU KAYNAKLARI - İLGİNÇ KARELER İÇİN TIKLAYIN
Helikopterle İstanbul'un can damarı su havzaları üzerinde tur attık. İstanbulluların gönlü rahat olsun,
barajlar ağzına kadar dolu... İşte şehrin su kaynaklarının son durumu.
Havadan baktık, suya kandık
Bütün dünya suyun geleceğini konuşurken içinde apayrı bir dünya barındıran İstanbul'un su gerçeğini ıskalamamak gerek. Bu düşünceden hareketle biz de yola çıkmak yerine havalara yükseldik. Helikopterle yaptığımız yolculuğa Yenikapı'dan başladık. Başıma taktığım mikrofonlu
kulaklık da havaya sokunca, göstergelerle dolu kokpite bir
pilot edasıyla yerleşiyorum. Arka koltuğa oturan fotoğraf editörümüz Selahattin Sevi ve foto muhabiri
Bahar Mandan'dan 'tamamdır' işaretini aldıktan sonra yükselmeye başlıyoruz. Şehir ayaklarımızın altına henüz serilmişken suyun tarih boyunca İstanbul'a sunduğu eşsiz kültür ve medeniyeti tepeden izlemenin güzelliğiyle baş başa kalıyoruz. Yanından yöresinden adımlayarak geçtiğimiz Bozdoğan Kemeri, Çemberlitaş Hamamı, şadırvanlar, çeşmeler, hamamlar ve suya dair daha niceleri... Suyu ruh, tarih, kültür gibi kavramlarla buluşturduğumuz
yolculuk için
kaptan pilotumuz İsmet Özgür'le rotamızı belirliyoruz.
Çocukların maç alanını su bastı!
İlk
hedef,
Avrupa yakasının su ihtiyacını karşılayan havzalardan Alibeyköy Barajı.
Hani şu geçtiğimiz yıl
ana haber bültenlerinden fışkıran 'Susuz kaldık, öldük, bittik!' anonslarına ev sahipliği yapan baraj. Bir zamanlar suyla dolu yerde hayvanların otladığını gösteren kareler zihnimizde canlanıyor. Helikopterle Alibeyköy Barajı'na doğru süzülürken kaptanımız da aynı meseleden bahsediyor; "Geçen sene burada çocuklar maç yapıyordu." diyor. Hemen ardından sevindirici bir bilgi veriyor. Baraj altı sene önceki seviyesine ulaşmış. Yani doluluk oranı yüzde yüz. Öyle ki kaptanımız, çevredeki
tarla ve evlerin su altında kalmaması için zaman zaman su salındığını dahi belirtiyor. Doluluk oranına şahit olup 'Oh be! Bu yaz su sıkıntısı yaşamayacağız' sevinciyle Alibeyköy Barajı üstünde bir iki tur attıktan sonra rotamızı
Anadolu yakasına çeviriyoruz. Şimdiki hedef
Elmalı Barajı.
Avrupa'dan Asya'ya geçişin tadı elbette ki Boğaz'da saklı. Vapurla Boğaz sefasına alışmış bizler, bu hazzı bir de gökyüzünden tadıyoruz. Sağda
Boğaziçi, solda
Fatih Sultan Mehmet Köprüsü. Bir yanda Anadolu Hisarı bir yanda
Bebek Camii. Tam altımızda kıvrımlı Boğaz'ı kat eden gemiler... Böyle bir
manzara karşısında deklanşörler susar mı hiç? Arka koltuktaki fotoğraf ustaları
define bulmuş gibi! Alibeyköy Barajı'nı geride bırakalı yaklaşık 15 dakika olmuşken bol sulu bir alanı görüyoruz uzaktan. Kaptanımız 'Elmalı Barajı'na geldik' diyor. Ardından 'Çok
şükür' ifadesini de ekleyerek Elmalı Barajı'nın da yüzde yüz doluluk oranına ulaştığını söylüyor. Hatta bu barajda da fazlalık nedeniyle su salındığına şahit oluyoruz. Baraj suyunun yatağını aşıp düz araziye taştığını zaman zaman görebiliyoruz. Elmalı'nın ardından pervanemiz İstanbul'un en büyük su havzalarından biri olan
Ömerli Barajı'na doğru ilerlemek üzere dönüyor.
Yerleşim merkezlerinden daha bir uzaklaşıyoruz. Yine de Alibeyköy ve Elmalı Barajı etrafında gördüğümüz çarpık yapılaşma örneği evler mevcut çevrede. Fakat bu durum Ömerli Barajı'nın muhteşem manzarasını engellemiyor. Kıvrımlı
küçük koylar, adacıklar ve ağzına kadar dolu bir baraj. Manzara o kadar etkileyici ki kaptanımız "Arkadaşlar fotoğraf alabiliyorlar mı?" diye soruyor. Konuşmak için ayağımın altındaki butona basıp "Onlar işini bilir" cevabını verirken şöyle bir arkaya bakıyoruz. Helikopterin küçük penceresinden kocaman objektiflerini sarkıtmış fotoğraf çeken arkadaşlara 'Kolay gelsin' diye bağırıyoruz. Tabii duymuyorlar. Pervanenin gürültüsünden değil, ayağımızın altında uzanan
doğal tablonun cazibesine kapıldıklarından. Bu arada Ömerli Barajı'nın an itibarıyla yüzde 86 doluluk oranına sahip olduğunu söylüyor kaptanımız. Hatta su salma seviyesine geldiğini ifade ediyor. Ömerli'den dönüşe geçtiğimiz sırada kaptan pilot İsmet Özgür şu sözlerle önemli bir noktaya dikkat çekiyor: "Çok şükür barajlar dolu. Ama rehavete kapılıp israf etmemek lazım." Dönüş yolunda henüz Anadolu yakasını terk etmemişken kaptan pilot "Aşağıya bak. Asıl su havzaları bunlar." diyor. Aşağıda cetvelle dizilmişçesine yüzlerce villa. Hepsinin önünde suyla dolu
havuz.
Helikopter yolculuğu sırasında barajların doluluk oranını görüp sevindik. Bu arada İstanbul'un o eşsiz güzelliklerini tepeden izlemenin tadına da vardık.
Dönüş güzergahımız Boğaz'ı aştıktan sonra Levent vadisinden geçiyor. O koca
kulelerin bulunduğu bölgeden. İnsanları, araçları, yolları, her bir şeyi yüksekten izleyen kule sakinlerine daha bir tepeden bakmak farklı bir duygu. Kısa bir süre sonra
Taksim semalarındayız.
İstiklal Caddesi'yle,
Atatürk Kültür Merkezi'yle, otelleri ve kafeleriyle gün içerisinde binlerce insanı ağırlayan Taksim'i Boğaz ve Haliç'le aynı karede canlı canlı görebilmek pek de anlatılabilir bir haz değil. Hele İstiklal'de bir o başa, bir bu başa gidip gelen tramvayı ve tramvayın kenarından sarkan çocukları minnacık da olsa farklı bir açıdan izlemek... Galata Kulesi'nin üstünden geçerken Hezarfen Ahmet Çelebi'yi hatırlamamak olmaz elbette. Yaşasaydı yerimizde olmayı çok isterdi muhtemelen.
Galata Köprüsü üzerinden Haliç'i aşıp Topkapı Sarayı'nı seyre dalıyoruz.
Ayasofya ve Sultanahmet'in ihtişamına bir kez daha
tanık oluyoruz. Sahili takip edip
Marmara Denizi manzarası eşliğinde havalandığımız yere, Yenikapı'ya konuyoruz. Neyse ki fotomuhabir arkadaşımız Bahar Mandan'ın
seyahat öncesi 'Elektromanyetik bir alan oluşsa da Lost adasına düşsek. Ben de orada Sawyer, Kate ve Jack'in fotoğraflarını çeksem.' hayali gerçekleşmiyor. Sağ salim ayaklarımızı yere basıyoruz. Yaklaşık bir saatlik helikopter turumuz, İstanbul'un su havzalarının durumu hakkında bizi bilgilendirdiği gibi insanoğlunun yüzyıllar boyu süren uçma hayalini tetikleyen duyguyu gayet net anlamamızı sağlıyor. Dünyanın en büyük şehirlerinden İstanbul'u gezip görmeye günler yetmezken tüm şehri havadan bir saatte keşfediyoruz.
Barajların doluluk oranı yüzde 90
İSKİ verilerine göre, İstanbul'a su sağlayan tüm barajların ortalama doluluk oranı yüzde 90,05 ile son 2 yılın en yüksek miktarına ulaştı. Istrancalar, Alibeyköy ve Elmalı barajlarındaki doluluk oranı yüzde 100. Hatta bu barajlardan fazlalık nedeniyle su bile salınıyor. Geçen yıl 11
Nisan 2008 tarihinde barajların doluluk oranı yüzde 43,94 olarak belirlenmişti. Geçen yılın en düşük su rezervi ise 25
Eylül 2008 tarihinde gerçekleşmiş, toplam su miktarı 137 milyon metreküpe, doluluk oranı da yüzde 15,72'ye inmişti. 2006 yılında yüzde 96,63 olarak belirlenen doluluk oranı, 2007 yılında yüzde 55,15'e, 2008 yılında da yüzde 29,23'e düşmüştü. ***
ÖNDER DELİGÖZ- ZAMAN