İçişleri Bakanlığı da paranın tahsili için eski müsteşar Gür ve Emniyet eski Genel Müdürü Genç'e
dava açtı.
İçişleri Bakanlığı eski müsteşarlarından Yahya Gür ve Emniyet eski Genel Müdürü Turan Genç hakkında 'rücu' davası açıldı. Özel hayatının ihlal edildiği gerekçesiyle
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (
AİHM) başvuran Avukat
Taner Kılıç'ın yaklaşık 6 yıl süren davası sonuçlandı ve
Türkiye, Kılıç'a tazminat ödemek zorunda kaldı. Parayı faiziyle ödeyen
Hazine ise
Borçlar Kanunu'nun 41. maddesi uyarınca kusuru bulunan bürokrattan parayı istedi. Bir başka ifadeyle eski müsteşar ve
emniyet müdürüne "Sizin kusurunuz yüzünden devlet tazminat ödedi. Bu parayı hazineye ödeyeceksiniz" dedi.
Keyfi
uygulama AİHM'den döndü
Tazminata konu olan olay şu şekilde gelişti;
Ankara Devlet
Güvenlik Mahkemesi 1999'da "Toplumun bütünlüğü ve laik rejime karşı eylemlerde bulunduğu" gerekçesi ile
MAZLUMDER Genel Merkezi ve şubelerinde
arama yapılmasını istedi. Dönemin İçişleri
Müsteşarı Yahya Gür ve Emniyet Genel Müdürü Turan Genç arama kararının "
dernek yöneticilerinin ev ve iş yerlerini de kapsayacak şekilde" uygulanmasını 80 ilin valiliğine tebliğ etti. Bu karar uyarınca derneğin tüm şubeleri, çalışanlarının ev ve iş yerleri didik didik arandı.
Davaya konu olan olay ise
İzmir Şubesi
yönetim kurulu üyesi
avukat Taner Kılıç'ın evinde yaşandı. 19 Haziran 1999'da ev ve iş yerinde arama yapan polisler Kılıç'a ait birtakım dokümanları ve iki adet video kaseti aldılar. Kılıç,
Yargıtay'a başvurarak polisin yetkilerini aştığını, özel hayatı ihlal ettiğini iddia etti. Kılıç sırasıyla tüm iç hukuk yollarını tüketti fakat ne kasetlerini geri alabildi ne de polisler hakkında işlem yaptırabildi. AİHM'de hakkını arayan Kılıç, yaklaşık 6 yıl süren hukuki mücadelesini kazandı ve Türkiye'yi "özel hayatı ihlal ettiği" gerekçesiyle mahkum ettirdi. Türkiye
mahkeme masraflarıyla birlikte Kılıç'a 5 bin 436 YTL ödemek zorunda kaldı.
Bürokratlar parayı ödesin
Para,
Dışişleri Bakanlığı bütçesinden ödendi, ancak Hazine hem eski müsteşar hem de
emniyet müdürü hakkında 'rücu' davası açtı. Borçlar Kanunu 41. maddesini kaynak gösteren hazine, Kılıç'a ödenen parayı Gür ve Genç'ten istedi. Bürokratların şahsi kusurlarının bulunduğunu iddia eden hazine mahkemeye başvurarak ilgili paranın faiziyle birlikte tahsilini istedi. Avukat Kılıç ise "Bu karar bürokratların keyfiliğini önlemesi açısından önemli. Bundan sonra bu konuda
kalem oynatan bürokratlar daha hassas olacaktır. Eğer keyfi hareket eder ve kanunları ihlal ederse cezasını da kendisinin ödeyeceğini bilecektir" dedi.
BAKAN ÇiÇEK UYARMIŞTI
Dönemin
Adalet Bakanı Cemil Çiçek 1 Ocak 2006'da yayınladığı bir
genelge ile bürokratları
insan haklarına hassasiyet konusunda uyararak AİHM tarafından, işkence veya zalimane, gayrı insani ya da haysiyet kırıcı muamele suçları nedeniyl
e devletçe ödenmesine hükmedilen tazminatların da aynı düzenlemeye göre sorumlu personele rücu edileceğine işaret etmişti.
Danıştay’dan örnek karar
Bu konuda örnek karar da geçtiğimiz yıl haziran ayında Danıştay'dan çıkmıştı.
Kızılay eski Başkanı Ertan
Gönen yargı kararıyla görevine iade olmasına rağmen ilgili kararı uygulamayan Baş
bakanlık, İçişleri ve
Ankara Valiliği aleyhine 100 bin YTL'lik
tazminat davası açmıştı. Daire, Gönen'in tazminat talebini, "Yargı kararını uygulamayan ve bu konuda kişisel kusuru bulunan kişi veya kişilere rücu edilmek kaydıyla" ve kısmen 30 bin YTL olarak kabul etti. Karar, kusurlu kişilere "rücu edilmek" üzere
Maliye Bakanlığı'na tebliğ edildi. Danıştay, bu yöndeki ilk örnek kararını, Anayasa'nın "Tazminat cezalarını rücu" uygulaması getiren 129. maddesine dayandırdı.
Adem
Yavuz ARSLAN - BUGÜN