Telefonda
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Haşim Kılıç var. Ses tonundan anladığım kadarıyla bir hayli yorgundu. Hem
Anayasa Mahkemesi gündemindeki
kapatma davası ve yüksek öğretimde
türban yasağının kaldırılmasını öngören anayasa değişikliğinin iptal başvurusu üzerinde yapılan
eleştiri, telkin ve
tavsiyeler hem de kızının
düğün merasimiyle ilgili magazin haberlerinden çok bunalmıştı.
Sohbete önce magazin haberlerinden başladık. Özellikle bir TV kanalında yayınlanan düğün haberinde çikolatalı pasta tarifine kadar yapılması ve aileler arasında bu konuda görüş birliğinin henüz oluşmadığı türünden yapılan değerlendirmelere tepkiliydi. Kılıç, ‘Bu kadar da olmaz. Şahsım olsa mesele değil ama önemli bir kurumun başkanıyım. Hiç olmazsa kuruma karşı biraz saygılı olmak gerekir.’
Dedim ki: ‘Sayın başkan,
Anadolu adetidir, genelde düğün programını
damat tarafı yapar. Sizde nasıl oldu?’ Kılıç: ‘Damat tarafı ilgileniyor. Bana kalsa sade bir nikah yeterdi ama düğün istediler, biz de bu karara saygı gösterdik.’
Telkin ve tavsiye de yanlış
Daha sonra asıl konuya geçtik. Haklı olarak yargıya intikal etmiş bir konuda, üstelik bu davaya bakacak kurumun başkanı olarak bir değerlendirme yapmasının mümkün olmadığını söyledi. Kılıç, özellikle dava süreciyle ilgili eleştiri boyutunu aşan değerlendirme, telkin ve tavsiyelerden duyulan rahatsızlığı açıkça ifade etti.
Kılıç şöyle devam etti: ‘Bu konu artık Anayasa Mahkemesi’nin işidir. Maalesef televizyonlarda, gazetelerde yapılan yorumları, değerlendirmeleri takip ediyoruz. Elbette eleştiriler olabilir ama eleştiri boyutunu aşıyorlar, çok ileri gidiyorlar. Anayasa Mahkemesi üzerinde
baskı oluşturma çabaları çok yanlıştır. Arkadaşlar bundan çok rahatsız.’
Başkanın bu duyarlılığına katılmamak mümkün değil. Ancak başta
CHP Genel Başkanı Deniz
Baykal olmak üzere çok sayıda siyasi, akademisyen ve gazetecinin ‘Bu gerekçelerle parti kapatılmalıdır, bırakın şeriat parmağı kessin, yoksa
darbe olur’ mealinden açıklamalarına ne demeli? Bu da bir ‘
mahalle baskısı’ değil mi? Karar verecek olan Anayasa Mahkemesi üyelerini etkilemek anlamına gelmiyor mu?
Başkana bu konuyu da sordum. Kılıç: ‘Elbette Anayasa Mahkemesi’ne yapılan telkin ve tavsiyeler de yanlıştır. Hiç kimse yargı sürecine müdahale etmemelidir. Zaten anayasada bu konuda çok açık hükümler var. Ayrıca ceza kanunlarında da bu konuda hükümler var. Tekrar ediyorum tüm arkadaşlar müdahalelerden çok rahatsızlar.’
Kamuoyu ikna edilmeli
Hem başkanın hem Anayasa Mahkemesi’nin değerli üyelerinin, eleştiri boyutunu aşan yorumlar, telkin, tavsiye ve korkutmalara tepkili olmalarını anlıyorum. Hukukun üstünlüğüne inanan biri olarak, herkesin Anayasa Mahkemesi üyelerini rahat bırakması gerektiğini düşünüyorum.
Fakat Anayasa Mahkemesi’nin sicilindeki 367 gibi kırık notlar göz önünde dururken, anayasada çok açık hüküm olmasına rağmen cumhurbaşkanına yargılama yolunun açılmasının yarattığı infial sür
erken, ‘adaletin tecelli edeceği’ yönünde kamuoyunun ikna edilmesinin güçlüğü bilinmelidir.
6-7 ayda bitebilir
Cevabı en çok merak edilen sorulardan biri, kuşku yok ki
kapatma davasının ne zaman sonuçlanacağı?
Kılıç, ihtiyatlı konuştu: ‘Şu kadar süre içinde biter demek çok zor. Çünkü dava sürecini biraz da partilerin tutumu belirliyor. Biliyorsunuz haklarında kapatma davası açılan siyasi partilere
savunma hakkı veriliyor. Çoğu zaman partiler,
ek süre talebinde buluyorlar. Mahkeme olarak biz de hangi siyasi parti olursa olsun savunma hakkını istediği gibi kullanabilmesine yardımcı olmak için bu talepleri olumlu karşılıyoruz. Ne kadar çok ek süre istenirse dava süresi o kadar uzar.’
Mesela ne kadar? Tahminler 6-8 ay arasında davanın biteceği yönünde, bu mümkün mü?
Başkanın da tahmini üç aşağı beş yukarı aynı: ‘Mahkemedeki ek süre taleplerini genel olarak değerlendirdiğimizde bu davanın da 6-7 sonra sonuçlanabileceğini söyleyebiliriz. Ama bu bir tahmin, kesin olarak bir şey söyleyemeyiz.’
Türban kararı erken çıkabilir
Bir önemli konu daha var. Yüksek öğretimde türban yasağının kaldırılmasına dair anayasa değişikliğinin akıbeti ne olacak? Kapatma davasından önce sonuçlanabilir mi?
Bu sorunun cevabı çok önemli, çünkü
Yargıtay Başsavcısı’nın kapatma talebinin gerekçesi arasında bu
düzenleme de yer alıyor. Kapatma davasından önce bu talebin ele alınıp sonuçlandırılması süreci etkileyebilir.
Söz gelimi; Anayasa Mahkemesi’nin, bu düzenlemeyi anayasanın değiştirilemez hükümleri arasında yer alan laiklikle ilintilendirip iptal etmesi, kapatma talebini, aksi yönde çıkacak karar ise
AK Parti’nin elini güçlendirebilir.
Kılıç: ‘Raportör anayasa değişikliğiyle ilgili
dosya üzerinde çalışmasını sürdürüyor. Raporunu tamamladıktan sonra toplanıp karara bağlarız.’
Bu karar, kapatma davasından önce çıkar mı? Kılıç: ‘Çıkabilir...’
Ergenekon tedbiri
Bu arada Ergenekon ve uzantılarının başta üniversitelerde olmak üzere iç çatışmaları körüklemek için harekete geçtiği gerçeği göz ardı edilmemelidir. Gözü dönmüş provokatörler, AK Parti hakkındaki kapatma davasının oluşturduğu siyasi kırgınlık üzerinden nemalanmak isteyebilirler.
Acaba, Anayasa Mahkemesi gerekli tedbirleri aldı mı? Kılıç, şöyle dedi: ‘Mahkememizde güvenliği sağlamak başkan olarak benim sorumluluğumdur. Malum son günlerde yükselen
tansiyon ve gerginlikler nedeniyle gerekli tedbirlerin alınmasını sağladık. Olağanüstü bir durum yok ama tedbirli olmak gerekir.’
Bu
cevap bile, provokatörlerin ülkede nasıl bir ruh iklimi oluşturmaya ve korku üzerinden toplumu
esir almaya çalıştığını göstermesi bakımından çok önemlidir.
Umarım, kazanan
Türkiye olur.
ŞAMİR TAYYAR - STAR