İşte yazısı:
BUNCA GÜNDÜR SESİ SEDASI ÇIKMAYANLARA SESLENİYORUM: YOKSA ONLAR CAN DEĞİL MİYDİ?
Günlerdir sesi sedası çıkmayanlara sesleniyorum. Öncelikle muhalefete sesleniyorum.
Baykal'la Bahçeli'ye sesleniyorum.
Yoksa onlar can değil miydi?
İktidara sesleniyorum.
Başbakan Erdoğan'a,
Savunma Bakanı Gönül'e sesleniyorum.
Askere sesleniyorum.
Genelkurmay Başkanı
Orgeneral Başbuğ'a sesleniyorum.
Neden sesiniz çıkmıyor?..
Yoksa onlar can değil miydi?
Onların ana babaları yok mu?
Birazcık vicdanı olan herkese sesleniyorum.
Neden susuyorsunuz?
Hepsi can değil miydi?
Yoksa ben mi yanılıyorum?
Komutan, ceza olarak, pimi çekilmiş el
bombasını tutuşturuyor askerin eline...
Bomba elinde patlıyor.
Ve dört asker ölüyor.
Tarih 17
Ağustos 2009.
Kaza diye açıklama yapılıyor, şehit diye toprağa veriliyor dört asker.
Oysa
kaza değil.
Kaza olmadığını, aradan dokuz gün geçtikten sonra
Taraf gazetesinin manşetinde patlayan haberden öğreniyor
Türkiye. Ancak o zaman tutuklanıyor
komutan...
Ve Genelkurmay'dan bir açıklama ancak dün
akşam üstü geliyor.
Bir haber daha var.
O da Taraf'ta çıktı.
Üç ay önce, 27 Mayıs'ta Güneydoğu'daki bir yerde
mayın patlıyor, 6 asker şehit oluyor, açıklama
PKK mayını diye geliyor. Büyük bir cenaze töreni düzenleniyor. Başbakan, DTPGenel Başkanı'yla randevusunu iptal ediyor.
Gerçekten PKK mayını mı?..
İlgili iki komutan arasında internete düşen
telefon görüşmesi, eğer doğruysa, patlayan mayın PKK mayını değil. Altı erin ölümüne yol açan mayın, koruma amaçlı olarak bizzat asker tarafından döşenmiş.
Komutanların kendi aralarındaki
telefon görüşmesinden çıkan gerçek bu, öyle mi?
Bir başka deyişle:
PKK değil, eğitim zayiatı mı?..
Evet, günlerdir sesi sedası çıkmayan herkese seslenmek istiyorum.
En başta da Baykal'la Bahçeli'ye..
Neden sesiniz çıkmıyor?..
Ölenler can değil miydi?
Bu önemsiz bir olay mı?
Orgeneral Başbuğ'a sesleniyorum:
'Güçlü ordu' böyle mi olur?
Savunma Bakanı'na sesleniyorum:
Türk Silahlı Kuvvetleri'ndeki 'eğitim zayiatı' konusuna el atmayı düşünüyor musunuz?
Başbakan Erdoğan'a sesleniyorum:
Asker sorgulanmayacak mı?
Asker tabu mu?
Asker, üstüne vazife olmadığı halde her gün
siyaset kurumunun işine karışacak, ama siyaset kurumu, siyasetçiler askerin yanlışlarına sessiz kalmaya devam edecekler?
Siyasetçi askere mi tabi?
Yoksa tersi mi?..
Hatırlasanıza:
Daha bir kaç ay önce Yunanistan'da çok konuşan bir
Genelkurmay Başkanı bir anda emekliye sevk edildi hükümet tarafından...
Gerçek
demokrasi budur.
Canlar ölecek, hesabı verilmeyecek!
Böyle demokrasi olur mu?
Böyle hukuk devleti olur mu?
Sonra da mikrofonların karşısına geçilip bilgiçlik taslanacak, eski deyişle malumatfuruşluk yapılacak, "Güçlü ordu, güçlü Türkiye!" diye fetvalar verilecek!
Hadi canım sen de!
Önce ana babalar, askere gönderdikleri çocuklarının nasıl öldüklerini öğrenebilsinler.
Yapılacak ilk iş budur.
Genelkurmay'da dün yapılan haftalık basını bilgilendirme toplantısında ölümlerle ilgili sesi sedası çıkmayanlara sesleniyorum:
Nerelerdesiniz?
Yoksa onlar can değil miydi?..
Anaları babaları yok muydu?..
Ne yazık!
Ne zor bir ülkede yaşıyoruz.
HASAN CEMAL-MİLLİYET