Bir vartayı kazasız belâsız -ya da ucuza- atlatmış durumdayız.
Türkiye,
Anayasa Mahkemesi’nin kararıyla yeni bir istikrar ve yumuşama döneminin eşiğine gelmiş durumda.
Bugün önemli olan budur.
Bir oy farkla da olsa AKP’nin kapatılmamasıdır; bir oy farkla da olsa, Türkiye’nin alnına büyük bir
demokrasi ayıbının sürülmemiş olmasıdır.
Ve yeni bir istikrar ve yumuşama döneminin açılması konusundaki sorumluluk en başta Erdoğan’a ait. Yani top şimdi Erdoğan’da!
Yeni dönemin özetine gelince:
(1)
Anayasa Mahkemesi, dünkü yazımda belirttiğim gibi, kıl payıyla da olsa AKP’yi kapatmayarak bir ‘yargısal
darbe’ye geçit vermedi. Türkiye’de darbeler döneminin bir daha açılmamak üzere kapanması açısından bu karar dönüm noktası olabilir.
(2) Yüksek Mahkeme, AKP’yi kapatmadı ama “
laiklik karşıtı eylemlerin odağı” olduğuna hükmetti. Erdoğan’ın buna
itirazı var. Haklı bir itiraz bu. AKP’nin laiklik konusunda bazı yanlışları olduğuna inanmakla birlikte, bu partinin laiklik karşıtı bir odak olduğunu ben de düşünmüyorum.
(3) Ancak,
mahkemenin bu kararı aynı zamanda AKP’ye dönük ciddi bir uyarı niteliğindedir. Erdoğan’ın bunu gözardı etmekten kaçınması doğru olur.
(4) Erdoğan uyarıyı doğru okur, “Laiklik elden gidiyor mu?” sorusunda düğümlenen korku ve kaygıları ciddiye alır ve bunların giderilmesine gereken önemi verirse, yaşadığımız kutuplaşma ve cepheleşme süreci tersine
döner.
(5) Bu nokta bugün Türkiye’nin ‘gerçek gündemi’nin en tepesinde yer alıyor. Laiklik konusunda Erdoğan’ın atacağı adımların Türkiye’yi rahatlatacağına inanıyorum.
(6) Türkiye’nin gerçek gündeminde demokrasi ve hukuk çıtasının bir an önce yükseltilmesi vardır. Erdoğan’ın önceki akşamki konuşmasında vazgeçilmez olarak nitelediği
Avrupa Birliği yolunda fazlasıyla gecikmiş reformlar vardır. Devleti daha çok hukukla tanıştıracak olan ‘
Ergenekon’ların aydınlatılması için gerekli siyasal kararlılık vardır.
(7)
Kıbrıs vardır Türkiye’nin gerçek gündeminde. Erdoğan’ın söylediği gibi eğer AB yolu AKP hükümeti için vazgeçilmez ise, o zaman Kıbrıs’ta 2004’de gösterilen siyasal kararlılık ve cesaretin bir kez daha gündeme getirilmesi vardır.
Ermeni meselesi ve
Ermenistan’la ilişkiler vardır ya da örneğin Ege vardır.
(8) Elbette
Kürt sorunu vardır Türkiye’nin gerçek gündeminde.
Kuzey Irak,
PKK ve askeri operasyonlarla ilgili bazı olumlu gelişmelerle birlikte -isabetli bir zamanlamayla-
Kürt sorununda doğru açılımlara olan ihtiyaç vardır.
(9) Muhalefetin, özellikle
CHP lideri
Baykal’ın da artık demokrasiyi ortak
platform olarak benimsemesi, siyasal hesaplaşmaların darbelerle değil, mahkemelerle değil, halkın oyuyla
seçim sandığında yapılmasına dair oyunun temel ilkesini içine sindirmesi de vardır bu ülkenin gerçek gündeminde...
(10) Gerçek gündemin baş köşelerinden birinde hiç kuşkusuz ekonomide gecikmiş olan bazı reformcu adımlar da vardır.
Uzun lafın kısası:
Anayasa Mahkemesi’nin kararı, kıl payıyla da olsa, Türkiye’yi büyük bir demokrasi ayıbından kurtarmış, istikrar ve yumuşama açısından yeni bir dönemin eşiğine getirmiş durumda.
Hayırlı olsun!
Şimdi kaybedilmiş zamanı, kaçırılmış fırsatları telafi etmek ise Erdoğan hükümetinin işidir.
Hasan
Cemal /
Milliyet