İlk önce Özkök'ün yazısından ilgili bölüm:
Nasıl devlet adamı olunur
12
Eylül askeri müdahalesinin ertesindeki günleri çok iyi hatırlıyorum.
O günlerde rahmetli
Bülent Ecevit’in yanındaydım.
Arayış Dergisi’ni çıkarıyorduk.
Ecevit ve
Demirel, askeri
yönetim tarafından hapse atılmış, partileri kapatılmıştı.
Avrupa Konseyi’nden çok sayıda insan
Türkiye’ye gelip gidiyordu.
O günün gazetelerine bakın.
Ne Demirel’den, ne Ecevit’ten, ne de onların yakınındaki insanlardan, Avrupa’ya gidip, "Türkiye’yi Konsey’den atın, aleyhte
bildiri yayınlayın" gibi bir istekte bulunduğunu gördüm.
Evet, onlar hapse girmiş insanlardı.
Tam aksini yaptılar.
******************************
Ertuğrul Özkök bugün böyle yazıyor.
Ama
Taraf Gazetesi ise tam aksini tarihler ve
mahkeme kararları vererek yazıyor.
Ecevit Avrupa basınında
makale ve demeçler yayınlayarak ‘Devletin hariçteki nüfuzunu kıracak şekilde dahili vaziyet hakkında
yabancı memlekette asılsız neşriyat yaptırmaktan’ yargılandığını anlatıyor.
Taraf’ın başlığı da ilginç bari Ecevit’ten utanın.
Hangisi doğru Özkök mü taraf mı?
İŞTE TARAF'IN HABERİ
Bari Ecevit’ten utanın
CHP “Türkiye’yi Avrupa’ya şikayet ettiniz” diye isyanlarda, Ak Parti her zamanki gibi “Böyle bir şey yapmadım” deyip yan çiziyor ama, Ecevit aynı şeyi
12 Eylül darbecileri için yapmış, ‘jurnalci’ damgası yemekten korkmadan “Demokrasi için bu şart” demişti. CHP durup durup hukukun üstünlüğünü keşfetti. AB’den gelen
kapatma davası eleştirilerine “Mahkemeye müdahale etmeyin” diyor. Aslında dillerinin altındaki “Bırakın, işlerini bitirelim.” Son keşifleri,
AK Parti’nin
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nden “kapatmaya karşı bildiri talep etmesi.” Buna ‘jurnalcilik’ diyorlar, Ak Parti de “Valla böyle bir şey yapmadım” telaşında. Korkmasına neden olmadığını göstermek için birsürü haklı sebep var aslında ama şimdilik şunu hatırlatalım: Ecevit de 12 Eylül’de jurnalcilikten
hapis yatmıştı; bundan şeref duyarak...
CHP’liler, Türkiye’deki olumsuzlukları Avrupa platformuna taşımayı “gammazlama” olarak nitelerken, eski liderleri Bülent Ecevit’in 12 Eylül darbesinden sonra bu gerekçeyle toplam beş ay 21 gün hapis yattığını unuttular.
Ecevit, darbe sonrası alıkonulduğu Hamzakoy’daki bir aylık zorunlu ikametinden dönüşünde “yazı yazmak, konuşmak, demeç vermek, toplantı yapmak” yasaklarıyla karşılaştı. MGK’nın kararlarını aşabilmek için CHP Genel Başkanlığı’ndan
istifa etti. ‘Sivil Ecevit’ sıfatıyla yabancı basına demeçler vermeye başladı. Kenan
Evren’in partileri suçlayan açıklamasına karşı TRT’ye gönderdiği tekzibi yabancı basınla da paylaştı. Bunun üzerine çarptırıldığı iki aylık
hapis cezasını
Ulucanlar Cezaevinde yattıktan sonra ‘meşruten’
tahliye edildi. Ancak darbe yönetimine karşı mücadelesini Avrupa’ya taşıdı ve
demokrasi duyarlılığı yüksek kişi ve kurumları Türkiye’ye müdahaleye çağırdı. Danimarkalı gazeteci Jan Stage’in yazısı üzerine 10
Nisan 1982‘de gözaltına alındı. “Devletin hariçteki nüfuzunu kıracak şekilde, dahili vaziyet hakkında yabancı bir memlekette asılsız neşriyat yaptırmaktan” beş yıl hapis istemiyle yargılanırken Danimarkalı gazetecinin ‘bana demeç vermedi’ ifadesi üzerine 3 Haziran 1982’de tahliye edildi.
Bu sıralarda
Der Spiegel dergisindeki yazısı ve
Hollanda televizyonuna verdiği demeçler üzerine Sıkıyönetim Komutanlığı tarafından ‘milli menfaatler’ gerekçe gösterilerek bir dava daha açıldı. 20
Ağustos 1982’de yeniden cezaevine girdi. Jan Stage davasından yattığı günler mahsup edilerek, 15 ekim 1982’de tahliye edildi.
Ecevit, Der Spiegel’e gönderdiği darbe yönetimine ağır eleştiriler yönelttiği yazıyı, o dönem
Cumhuriyet Gazetesi’nin
Ankara Temsilciliği görevinde bulunan
Yalçın Doğan’ın yardımıyla yurtdışına çıkardı. Derginin bir kadın muhabiri Ecevit’in yazısını iç çamaşırına saklayarak yurtdışına çıkarıp yayınladı. Ecevit, yazıda imzasının olmasının cezaevine girmesine neden olacağı uyarısı üzerine “Birilerinin bunları söylemesi gerek. Burada olup bitenlerin dünyada bilinmesi gerek. Her türlü cezayı göze aldım” dedi. Ecevit, gazeteci Doğan tarafından cezaevine uğurlanırken de “Birileri demokrasi için hep
fatura ödüyor, ben üç ay hapis cezası almışım, ne ki” dedi.