Pazar kahvesi
Şu “
Bizimkiler” neden sürekli hezimete uğruyorlar?
Çankaya son
kalemizdir, vermeyiz dediler, bir baktık ki kale düşmüş.
Toplantı yeter sayısı 367’dir dediler, bir baktık ki, yeter sayısı 184’e inmiş...
Allah Allah.
Nasıl oldu? E çünkü Referandum’a hayır diye bağırdılar, o da bal gibi geldi geçti.
Sivil
Anayasa’ya şiddetle
itiraz ettiler ama
taslak tamam, yeni bir Anayasa geliyor.
Türban yasağını kaldıramazsınız diyerek kıyameti kopardılar ama anlaşılıyor ki
yasak kalkacak.
Hangi birini sayalım?
*
Zaten her şey 22 Temmuz günü belli olmuştu.
“Bizimkiler” ezici bir galibiyet beklediler, hatta muhtemel bir koalisyonun temellerini bile attılar ama sandıklar açılınca bir baktık ki hezimet.
Hangi birini sayalım?
“Bizimkiler”in topla oynama oranı çok yüksek ama sürekli gol yiyorlar. Saymadım ama 10-0, 20-0 oldu maç.
*
Aslında “Bizimkiler” bu maçı, 25 yıl önce kaybettiler.
Bir daha da iflah etmediler.
Özal,
Demirel’le didişti.
Yılmaz,
Çiller’le dalaştı.
Baykal ve Ecevit sürekli çatıştı.
Erkan Mumcu-
Mehmet Ağar meselesi zaten anlaşılamadı.
Ağlamak yok.
Kendilerine “Bizimkiler” diyenler “Ötekiler”den her gün bir gol yediler. Yarın sabah olsun...
bir gol daha yiyecekler.
Öbür sabah... bir gol daha.
Peki bu işin sonu ne olacak?
Hiç...
Kanıksayacaklar.
“Bizimkiler” kovaya dönünce, artık yedikleri golleri bile fark edemeyecekler.
Keşke sahaya hiç çıkmasalar. Hükmen mağlubiyet vallahi daha itibarlı.
RAUF TAMER/POSTA