Hakim ve Savcı'da AİHM korkusu

Yeni yasaya göre vatandaşa usule aykırı veya keyfi adli işlem yapan hakim ve savcı, sebep olduğu tazminatı kendi cebinden ödeyecek

Hakim ve Savcı'da AİHM korkusu

Son düzenlemelerle birlikte haksız yere tutuklanıp hapse atılanların sonradan kazanacakları tazminatların hakim ve savcılara yüklenmesi adaletin elini zayıflattı Savcı veya hakimin 'görevini kötüye kullandığı' tespit edilirse mağdura ödenen tazminat hakim veya savcıdan tahsil ediliyor... 5271 sayılı kanunun 141, 142, 143 ve 144 maddelerine göre, savcı ve hakimler, verdikleri kararlar doğrultusunda kişilerin maddi, manevi zarara uğratılmışları sabitleştiği taktirde tazminat davası ile karşı karşıya kalabiliyor. Bu durumda savcı, hakimlerin soruşturma ve kovuşturma ile tüm verdikleri kararları sık eleyip ince dokumaları gerekiyor. Devlet, bireylerin haklarını korumak amacıyla oluşturulduğundan devletin kendisine de bireylere zarar verdiği taktirde bu zarar giderilebiliyor. Yeni düzenlenen kanun maddesine göre, yargının verdiği zararların giderilmesi için, yine yargıya başvurulması söz konusu edilmektedir. Anayasanın 19. maddesine göre yakalama ve tutuklamanın esasları gösterilerek, kişilerin maddi ve manevi her türlü zararlarını, devletten isteyebilecekler. MADDİ VE MANEVİ Savcı veya hakimden alınacak olan tazminat ile ilgili olarak mağdur kişinin, maddi zararı, haksız olarak yakalanan veya tutuklanan kişinin, yakalama ve tutuklama süresinde uğradığı gelir kaybı olarak belirtiliyor. Manevi zarar ise , kişinin itibarının sarsılması, hasret çekmesi, üzüntüleri, cezaevinin koşulları, duyulan acı ve ıstıraplar için hükmediliyor. Tutuklu kalınan kişi, kişinin toplum içindeki konumu, maddi durumu, yüklenen suçun niteliği, tutuklamanın üzerinde bıraktığı izler gözetilerek, manevi zarar olarak saptanıyor. Haksız yere 'yargı mağduru' olan kişi hakkında ki beraat ve takipsizlik kararını kesinleşmiş tebliğ aldıktan 3 ay kadar bir sürede ikamet ettiği yerdeki Ağır Ceza Mahkemesi'ne devlet aleyhine tazminat davası açabilecek. Dava zarara uğrayanın kendisi, yasal temsilcisi veya özel yetkili vekili tarafından açılabiliyor. Devleti temsilen ise hazine davalı olarak gösteriliyor. Yargı mağduru kişi, devlete açtığı tazminat davasını kazanırsa, haksız yere soruşturma ve kovuşturmayı gerçekleştiren savcı ve hakim hakkında yeni bir soruşturma başlatılacak. Haksız yere tutuklanan veya soruşturma geçiren kişinin dosyası incelemeye alınacak. AİHM İÇTİHATLARI VAR Dosya üzerindeki her türlü inceleme ve değerlendirmeyi mahkeme, dilerse heyet halinde yapacak, dilerse başkanı veya üyelerden birini görevlendirerek, savcı veya hakimin görüşünü aldıktan sonra heyet halinde karar bağlayabilecek. Savcı veya hakimin 'görevini kötüye kullandığı' tespit edildiği kanaatine varıldığında, devletin zarar gören kişiye verdiği tazminatı hakim savcıdan alabilecek. Bir kişinin telefonu dinlenirse ve bunun sonucunda da hakkında takipsizlik kararı veya beraat etmesi durumunda kişi yine tazminat davası açabilecek. AİHM içtihatlarıyla uyumlu olarak, “Kanuna uygun olarak tutuklandığı halde makul sürede hakkında hüküm verilmeyen” kimselerin de devletten uğradıkları maddi ve manevi zararların tazminini talep etmeleri olanağı bulunuyor. Kişi hangi durumda tazminat isteyecek? Kanuna aykırı davrananlar dışında yakalanan veya tutuklananlar, Kanunun gözaltı süresi içerisinde hakim önüne çıkarılmayan, Kanun hakları hatırlatılmadan tutuklananlar, Makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayanlar, Hakkındaki arama kararı ölçüsüz bir şekilde gerçekleştirilen, Bireylerin eşya veya diğer mal varlıklarına koşullar oluşmadığı halde el konulan, Hakkındaki arama kararı ölçüsüz bir şekilde gerçekleştirilenler
<< Önceki Haber Hakim ve Savcı'da AİHM korkusu Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER