Kamu vicdanı yaralı.
Yargıtay'ın on, on iki yılda karara bağlayamadığı
davaların sanıkları "neden salındı"? Yıllardır aynı daire sayısı ile çalışan
Yargıtay'ın büyüyen
Türkiye'ye yetişemediği,
iş yükünün altından kalkamadığı ortada. Ancak sebep sadece Yargıtay'da bekleyen binlerce
dosya, yani altından kalkılamayan iş yükü mü?
"HABERAL MI OLMAK LAZIM?"
Ak Parti
Grup Başkan Vekili Bekir Bozdağ'ın, "
Haberal mı olmak lazım" diye hatırlattığı hukuk skandalını Türkiye unutmadı. İki yıldır tutukluluğunu cezaevi yerine hastanede geçiren
Ergenekon sanığı
Mehmet Haberal, yattığı yerden, 9 hakimi tazminata mahkum ettirmişti. Yargıtay'a göre hakimlerin suçu, "Haberal'ı
tahliye etmemeleri" idi.
Ergenekon Terör Örgütü yöneticisi olmakla suçlanan Haberal'ın tahliye talepleri defalarca reddedildi. O da çareyi Yargıtay'da buldu. Tahliye talebini reddeden hakimlere 6 ayrı dava açtı.
JET HIZIYLA HUKUK SKANDALI
Bu süreçte yargı tarihinde bir ilk gerçekleşti. 8 yılda bir
cinayet davasını karara bağlayamayan Yargıtay, 9 hakimi tazminata mahkum etti. Üstelik de hukukçular tarafından "skandal" olarak yorumlanan bu kararı Yargıtay, 6 ay bile dolmadan aldı.
YARGITAY ADAMINA GÖRE Mİ İŞLİYOR?
Şimdi kamuoyu soruyor. Söz konusu Haberal olduğunda bir kaç ayda dava sonuçlandırabilen Yargıtay, adamına göre mi işliyor? Terör örgütü davalarını,
seri katillerin yargılandığı davaları yıllardır bekletip, "iş yüküm çok sıra gelmedi" bahanesi ile tahliye kararları vermesi ne anlama geliyor?