Hükümeti
yargıya müdahale etmekle suçlayan
Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok’un Hakimler ve Savcılar Yüksek
Kurulu’nun yapısını eleştirmesi
HSYK’yı yeniden gündeme getirdi. Adalet bakanı ve müsteşarının yer alması sebebiyle
Türkiye’de ‘yargı bağımsızlığının önündeki en büyük engel’ olarak gösterilen kurulun,
Avrupa Konseyi tarafından 46 ülkeye örnek gösterildiği ortaya çıktı. 2001 yılında alınan
tavsiye kararında, Türkiye,
İtalya ve Macaristan’daki sistemin yargı bağımsızlığı ilkelerine uygun olduğu belirtiliyor. 1982 Anayasası ile bugünkü yapısına kavuşan Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na
adalet bakanı
başkanlık ediyor. 7 üyeli kurulda
bakanlık müsteşarı, 3
Yargıtay temsilcisi ve Danıştay’dan gelen 2 yüksek
yargıç görev yapıyor.
Avrupa Konseyi'ne bağlı Avrupa Hakimleri Danışma Konseyi, 2001 yılında yaptığı toplantıda İtalya, Türkiye ve Macaristan'daki hakimler kurulunu üyesi olan diğer ülkelere tavsiye etmişti. İtalya'da Türkiye'deki HSYK'nın benzeri olan hakimler kuruluna
cumhurbaşkanı başkanlık yapıyor. Örnek gösterilen ülkelerden biri olan Macaristan'da ise hakimler kurulunda adalet bakanı ve barolar birliği başkanı ile iki milletvekili bulunuyor.
2001 yılında gerçekleştirilen Avrupa Hakimleri Danışma Konseyi toplantısına, o dönemde
Adalet Bakanlığı müsteşarı sıfatıyla katılan
Şeref Ünal, bütün Avrupa ülkelerinde adalet bakanlarının hakimler kurulunda yer aldığını vurgulayarak, bunun yargı bağımsızlığı açısından engel oluşturmadığını söylüyor. Prof. Dr. Ünal, birçok Avrupa ülkesinde hakimler kuruluna parlamentoların bile üye seçtiğine dikkat çekerek, "Yargı bağımsızlığı denilince Türkiye'de HSYK'nın yapısı gündeme getiriliyor. Oysa yargı bağımsızlığının önünde en büyük engel olarak görülen HSYK, Avrupa Konseyi'nce 46 üye ülkeye örnek kurul olarak tavsiye edildi." diyor. Türkiye'de yargı bağımsızlığının yanlış anlaşıldığını savunan Ünal, şu değerlendirmeyi yapıyor: "Yargının bağımsız olması, adil
yargılanma için gereklidir. Bu, insan haklarının korunması amacıyla vatandaşlara tanınmış bir haktır. Yoksa hakimler için bir imtiyaz değildir. Yargı bağımsızlığı, yargı yetkisinin kullanılmasıyla ilgili bir ilkedir. Türkiye'de bu kavram çok genişletiliyor. Yargılama faaliyeti dışında, yargının yönetiminin de hakimlere bırakılması isteniyor. Avrupa ülkelerinde hakimler kurulunda adalet bakanları hatta milletvekilleri bile yer alıyor. Ancak kurul yargı yetkisi kullanmadığı için bu durum yargı bağımsızlığı açısından sorun oluşturmuyor." Avrupa Konseyi'nin Türkiye'yi
model olarak göstermesine karşılık AB İlerleme Raporu'nda yargı bağımsızlığının sağlanması için HSYK'nın yapısının değiştirilmesi gerektiği yönünde uyarılara yer verildiğini hatırlatan Ünal, bu çelişkinin Türkiye'deki yargı çevrelerinin şikayetleri sonucunda rapora girdiğine dikkat çekiyor.
Prof. Dr. Ünal, "Avrupa Konseyi, 2001 yılında Türkiye'deki HSYK'yı model olarak 46 üye ülkeye tavsiye etti. Ancak
Avrupa Birliği tarafından görevlendirilen 2
hukukçu tarafından hazırlanan Türk yargısının işleyişiyle ilgili raporlarda HSYK'nın yargı bağımsızlığı açısından engel oluşturduğu belirtiliyor. Çünkü her ülkenin bu konuda farklı bir sistemi var. Avrupa Konseyi, Türk modelini yargı bağımsızlığına uygun bularak
Fransa,
Almanya, İngiltere'nin de aralarında olduğu 46 ülkeye Türk sistemini tavsiye etti." diyor. HSYK'da adalet bakanı ve müsteşarının yer alması, bağımsız yargının önündeki engellerden biri olarak değerlendiriliyor. Yüksek
mahkeme başkanları konuşmalarında bu konuya dikkat çekerken son olarak Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok'un açıklamalarıyla adalet bakanının yargıdaki konumu yeniden tartışılmaya başlandı.
ZAMAN