- "Düzenleme bu haliyle yürürlüğe girerse demokrasiye ve hukuka elveda diyelim"
- "Adalet Bakanı, özel yetkili bakan oldu. Kurul ona bağlı genel müdürlük haline geldi."
- "Paralel yapı iddiası somut verilere dayanmıyor"
- "Yasa ile beraber HSYK’nın kapısına neredeyse kilit vuruluyor. Birçok personelin görevlerine son veriliyor."
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve TBMM Başkanı Cemil çiçek’in Anayasa değişikliğini işaret ettiği, AB’nin kaygı duyduğu Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) düzenlemesi kavgalı oturumların ardından TBMM’nden geçti. Cumhurbaşkanı Gül’ün onayını bekleyen düzenlemeye HSYK’dan sert tepki geldi. Cumhurbaşkanı Gül’ün HSYK’ya atadığı 4 isimden birisi olan Prof. Dr. Bülent Çiçekli, “Adalet Bakanı çok özel yetkilerle donatılıyor. HSYK üyeleri bakanın memurları haline geliyor. 12 Eylül dönemi benzetmesi abartılı olmaz. Yasa bu haliyle onaylanır, yürürlüğe girerse hukuk devletine de demokrasiye de elveda” dedi.
Köşk kontenjanından HSYK üyesi olan Prof. Dr. Bülent Çiçekli, Adli Kolluk Yönetmeliği’ne karşı çıkan 13 isim arasındaydı. Çiçekli, bir ay önce yapılan değişiklikle 1’nci Daire üyeliğinden alınmıştı. Radikal gazetesinin haberine göre Çiçekli, gündemdeki HSYK odaklı tartışmalara ilişkin açıklamalarda bulundu;
"ÇOĞUYLCU YERİNE ÇOĞUNLUKÇU BİR YAPIYA DÖNÜŞTÜ"
Eski kurul anomaliydi, Yüksek Yargı birbirini seçiyordu. Seçimle gelen Hükümet üzerinde “vesayetçi” müdahale ile eleştiriliyordu. Yeni HSYK buna tepki olarak doğmuştu. Arkasında güçlü halk desteği olan, AB normlarına uygun, geniş tabanlı bir yapı oluşturuldu. Yeni HSYK bu haliyle kıymetli inci oldu. Bütün kesimlerin kuruldan beklentileri farklılaştı. büyük ölçüde yürütmeden bağımsız bir yapısı var. Çalışmalarımız kararlarımız Anayasa, kanunlar çerçevesinde. Uzun süre 1’nci Dairede görev yaptım. Aldığımız kararların yüzde 99’u oybirliğiyledir.
Çoğulculuk olmalıydı. Seçim sistemi Anayasa Mahkemesi kararıyla değişti. Çoğulculuktan ziyade çoğunlukçu yapı oluştu. Çoğulculuğu öngören sistem tercih edilmeliydi. Bu elimizde olan bir şey değil
"PARALEL YAPI İDDİASI SOMUT VERİLERE DAYANMIYOR"
İnsanları kategorize edip, belirli kompartımana koymak, etiketlemek doğru değil. Paralel ya da cemaat gibi ithamlar somut bilgi, belgeye dayanan iddialar değil. Birey olarak insanlığın ferdi olmak, bu ülkede yaşayan bir yurttaş olmak ötesinde başka bir aidiyeti ortaya koymayı çok doğru bulmuyorum. Dünya görüşleri farklı olabilir. Bunu işlerine ne ölçüde yansıtıp yansıtmadıkları önemli. Yanlış uygulama var ise üzerine kesinlikle gidilmeli
"BU DÜZENLEME ONAYLANIRSA HUKUKA ELVEDA DİYEBİLİRİZ"
Kurul kararlarında Anayasa, kanunlar, verimlilik kriterleri dışında hiçbir düşünce, dayanışma ve önceleme söz konusu olmadı.
Demokrasinin geldiği aşama, hukuk devleti standartları ve Kopenhag kriterleri açısından ciddi manada geriye dönüş olacağı endişesindeyim. Adalet Bakanı, özel yetkili bakan oldu. Kurul ona bağlı genel müdürlük haline geldi. Hakim ve savcı şikayetlerine soruşturma izni verip vermemek bakanın iki dudağı arasında. Hangi üye, hangi dairede çalışacak yetkisi de bakana bırakılıyor. Üçüncü daire soruşturma fonksiyonu sıfırlanıyor. Bu düzenleme bu şekliyle onaylanır ve yürürlüğe girecek olursa kuvvetler ayrılığına, hukuk devletine elveda diyebiliriz
HSYK’nın arkasında milli irade var. Uygulaması yeni, arkasında halk desteği olan 3 yıl önce yapılan Anayasa değişikliğiyle oluşan kurulun yapısını değiştirmeyi gerektirecek objektif, hukuki nedenler yok.
"12 EYLÜL'LE KIYASLANSA ABARTI OLMAZ"
Geçmişte Erzurum Savcılarının yetkilerinin alınması olayı var . İktidar referandumu göze alacak kadar ciddi olgu gördü bu olayı. Soruşturma savcılarının, Başsavcıların görevden alınması, değiştirilmesi teamüllerle örtüşmüyor. 1’nci Daire değişikliğinden 1 gün sonra herhangi bir talep ve soruşturma olmaksızın bu değişiklikler yapıldı. Bunun yargı bağımsızlığına müdahale olmadığını söylemek mümkün değil.
12 Eylül benzetmesi abartılı olmaz. Bir facia daha var. Yasa ile beraber HSYK’nın kapısına neredeyse kilit vuruluyor. Şoförden, genel sekreterine kadar personelin görevlerine son veriliyor. Böyle bir tasarrufun hukuk devletinde izahı yok. Şu an yapılmak istenen ve bazı düzenlemelerin 12 Eylül dönemiyle kıyaslanması abartı olmaz
7 Şubat’tan sonra bakış değişti. HSYK, 3 yıl özverili bir tempoyla çalıştı. Etkin, verimli çalışma ve yargı imajı noktalarında güzel çalışmalar yapıldı. 7 Şubat sürecinden sonra Hükümetin kurula ve yargıya dönük bakışında değişiklik olduğunu gözlemiyoruz.
17 ARALIK SORUŞTURMA DOSYALARI KAPANACAK MI?
17 -25 Aralık tarihlerinde İstanbul’da ile İzmir’de yapılan soruşturmalarda sisteme girmiş delilerin, bilgi ve belgelerin ortadan kaybolacağını, bunların geçersiz hale getirileceğini düşünmüyorum. Bununla birlikte bu soruşturmaları başlatan, belli noktaya getirmiş savcıların görevden alınarak yerlerine hiçbir aşamasında bulunmamış başka savcıların getirilmesi soruşturmaların sıhhatini, adil olmasını etkileyecektir. Kamuoyu nezdinde de soruşturmalara müdahale yapıldığı algısını pekiştirecektir.
3 Savcı ilave edilmişti. 17 Aralık soruşturmasına “1 savcı yürütmesin, dosyalar kapsamlı” diye 3 savcı ilave edilmişti. Şu an gelinen noktada o soruşturmayı esas olarak yürüten savcı görevden alınmış durumda. Sadece o soruşturmayı sonradan dosyada görevlendirilen, daha önceden de kendisiyle ilgili kınama cezası verilmiş olan bir Savcının yürütmesi bekleniyor.