İnternete düşen ses kayıtlarına göre, kurulun atanmış üyelerinin kritik davaların özel yetkili savcılarının yerlerini değiştirmeyi düşündüğü öne sürülüyor. Bu haftaki sayısında '
Türkiye'yi
HSYK yönetiyor' başlığıyla
yüksek yargıyı masaya yatıran
Aksiyon Dergisi, yüksek yargı erklerini tek tek ele alıyor.
Danıştay,
Yargıtay,
Anayasa Mahkemesi, Yüksek Seçim Kurulu'nun verdikleri kararlar ile gündemi nasıl belirlediklerine dikkat çekiliyor. Bu konuda kamuoyunun
yabancı olmadığı onlarca örnek sıralanıyor. HSYK'nın önceki yıllarda verdiği kararlara atıf yapan
dergi,
Susurluk davasına
bakan DGM başkanının değiştirilmesi,
banka hortumcularına ceza veren
mahkeme başkanının görevden alınması, 12
Eylül darbecileri hakkında
iddianame yazan ve
Şemdinli iddianamesini hazırlayan savcıların meslekten atılmasını hatırlatıyor.
HSYK'nın başını çektiği Türkiye'deki yüksek yargının oluşturduğu cephenin verdiği kararların hep tartışıldığı ise şu tespitle açıklanıyor: "Farklı yargı organlarından
toplum vicdanını tatmin etmeyen kararlar çıkıyor, fakat hepsi ortak bir paydada buluşuyor:
Statüko ve yasak. Bu da gösteriyor ki yüksek yargı atamalarında belli bir zihniyeti temsil eden insanların seçilmesine özen gösteriliyor. HSYK'nın meslekten çıkarma ve
görevden alma kararları ise bu zihniyete uymayanların bünye dışına atıldığının açık delili gibi."
HSYK mevcut yapısı ve tutumuyla
Avrupa Birliği'nin de sık sık eleştirisine maruz kaldığına dikkat çekilerek, AB Komisyonu'nun
Ekim 2009'da yayımlanan
ilerleme raporu ile
Şubat 2010'da kabul edilen Avrupa Parlamentosu'nun Türkiye raporu örnek gösteriliyor. HSYK'nın bir an evvel tekrar yapılandırılma çağrısı hatırlatılıyor. Haberin devamında ise
12 Eylül'deki referandumda '
evet' çıkması halinde kurumun yapısında yapılacak değişiklikler sıralanıyor. Yeni
düzenleme ile kurulun, demokratik ve hukuki bir kimliğe kavuşacağı belirtiliyor.