İstanbul 13. Ağır
Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada savunmasını yapan Gürses, ilk defa
mahkemeye çıktığını belirterek, ''Biz mahkemelere genelde bilirkişi olarak giderdik.
Hakim ve savcılar çay ve
simit ısmarlarlardı. Burada simit ve çay da yok'' diye konuştu.
Gürses, gözaltında
Savcı Zekeriya Öz ile 8 saat sohbet ettiğini ancak ifadesinin 3 sayfa olarak tutanağa geçirildiğini ifade ederek, bazı açıklamalarının eksik yazıldığını, ifade tutanağının yanlışlarla dolu olduğunu savundu.
Gözaltına alınışı sırasındaki uygulamayı eleştiren Gürses, ''
Polis kamerasına, 'Hiçbir
Cumhuriyet Savcısı
Emin Gürses'in evine kasklı, çelik yelekli, tüfekli 20 tane adam gönderemez. Bunu yapan savcıyı, ABD Büyükelçiliği görevlendirmiştir' dedim. Bu açıklamam
iddianameye konulmuş. Ben
küfür etmem, söverim'' diye konuştu.
Talebi olmadığı halde İstanbul Valiliği'nin, ''MOSSAD'ın peşinde olduğu'' gerekçesiyle kendisine koruma tahsis ettiğini belirten Gürses, dilekçe vermesi üzerine korumaların geri çekildiğini söyledi.
15 yıl yüksek tahsili olduğunu, 20 yıldır da etnik
terör konusunda çalıştığını ifade eden Gürses, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bildiğim şeyleri kimi zaman hakim ve savcı arkadaşlarımla da konuşuyordum. Burada tutuklanmış DGM savcısı görmüyorum. Evimden Türk dünyası müzikleri de alınmış. Emekli tümgeneral bana bir yazı göndermiş. Gönderen gavur mudur? Onu da buraya koymuşlar. Şansıma evde
temizlik yapmıştım. Bir şey bulamamışlar, üzülüyorlar.
Rize Kültür Vakfı'ndaki görüntülerim de bu iddianamede. Faşist devlet midir burası? Yasak mı oldu bunlar?
Sanat müziği MP3'ü çıkmış. Ben okurken Bach, Dede Efendi, yazarken de Ruhi Su, İsmail Hakkı'yı dinlerim.''
CEZAEVİNDE 2 KİTAP
Tutukluluğunun 10 ayı bulduğunu belirten Gürses, bu sürede 2 kitap yazdığını, tashihlerinin kaldığını anlattı.
Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün'ün ''Tashih ne kadar sürer?'' diye sorduğu Gürses, ''Tashihim 1-2 ay daha sürer. 1-2 ay daha şikayetim yok'' dedi.
Cezaevi yerine
hapishane terimini kullandığını söyleyen Gürses, ''Cezaevi suçluların yeridir. Hapishane zorla getirilenlerin yeridir ama şikayetim yok. Üst katta çocuklar
gürültü yapıyordu,
ders çalışamıyordum, iyi oldu'' diye konuştu.
Halkı isyana
tahrikle suçlandığını hatırlatan Gürses, ''Ben ihtilalciyim. Bunu yazarken, parantez içinde de
terörist yazmışlar. Emniyete de Öz'e de anlattım, anlamamışlar'' dedi.
Atatürk ihtilalinin arkasında olduğunu, Soros'un işine geldiği için ''
devrimci'' sözcüğünden uzak durduğunu söyleyen Gürses, Mahmut Esat Bozkurt'un ''Atatürk İhtilali'' adlı kitabını heyete gösterdi.
Gürses, ''ihtilal'' ile ''terörizm'' arasındaki farkı belirterek, ''Anarşizm her şeye karşıdır. Birçok şekilde terörün tanımı ortaya konmuştur. Terörün en önemli özelliği, siyasi bir oluşum olmasıdır. Ben ihtilalciyim. Kuvvetim olsa ihtilal yaparım'' diye konuştu.
SAVCILARIN ''TERÖR'' TANIMINI BİLMEDİKLERİ İDDİASI
İddianame savcılarının ''terör'' tanımını bile bilmediklerini iddia eden Gürses, şöyle konuştu:
''Benim öğrencim olsalar, terörden sınıfta bırakırım onları. Terör dersleri veriyorum, tanımları bile bilmiyorlar. Şimdi beni
terör örgütü üyesi diye yargılıyorlar. Telefon konuşmalarımı da tutanağa yanlış geçirmişler. Sordum, 'Hocam çok hızlı konuşuyorsun, anlamadık' dediler. Telefon konuşmasıyla adam tutuklanır mı? Bu kanunu kim yaptı?
Acil meclise girmem lazım, bu kanunu değiştirmek için. 'Teşkilattan beni aradılar' diyorum. Teşkilat,
emniyet. Ben emniyette,
Harp Akademilerinde güvenlik dersleri veriyorum. Bunu da sordular. Gavurun yeri mi burası?
Öğrencilerim, 'seni kayda alıyoruz, dikkat et hocam' diye uyarıyorlardı.''
Gürses, 40 yıllık çocukluk arkadaşları ile mahalle ağzıyla yaptığı cinsel içerikli konuşmalarının da toplumun gözünden düşürülmesi amacıyla dosyaya konulduğunu söyledi.
TELEFONDA DEDİKODU
Basından duyduğu şeyleri dedikodu mahiyetinde
telefonda konuştuklarını söyleyen Gürses, Cumhuriyet gazetesinde
Aydınlık dergisinde yayımlanan yüzlerce
makale ve röportajının dosyaya konulmadığına dikkati çekti.
MİT
Müsteşarı'nın 5 Ocak 2007 tarihinde ulus devletin tehdit altında olduğunu söylediğini anlatan Gürses, ''Müsteşar terör örgütü üyesi mi? Burada görmüyorum. Benim her tarafı tahrik ettiğim söyleniyor. 10 aydır içerdeyim bir tane
ayaklanma olmadı'' dedi.
50 yaşından sonra fazla bir şey bilmenin zararlı olduğunu öğrendiğini ifade eden Gürses, şöyle devam etti:
''Tutuklanmam rica üzerine yapıldı. Rica eden
Amerika Büyükelçiliği Basın Ateşeliği'dir. Adımı listeye Emniyet
İstihbarat Daire Başkanı koydu. Önemli bir siyasi liderin araya girmesi sonucu listeden çıkardılar. Tekrar şikayetler oldu, yeniden listeye girdim. Bir televizyon kanalında 'Çocuklar dağlarda şehit oluyor, arkasında da
İsrail ve Amerikalı ekipler, paramiliter güçler var' dediğim için tutuklandım.
İngiltere'de avukatlık bürosunda çalıştığım arkadaşım, şimdi
yargıç, bana haber gönderdi. İngiltere İçişleri Bakanı'nın en sevindiği şeyin,
Veli Paşa'nın not defterinin masasına gelmesi olduğunu söyledi.
Alman İçişleri Bakanı da Talatpaşa Komitesi'nin çökertilmesinden, Doğu Perinçek'in içeri alınmasına sevinmiş.''
Gürses, ''
Ergenekon operasyonu, Türk Silahlı Kuvvetlerini kışkırtma operasyonudur. TSK'ya
darbe yapsın diye
baskı yapıyorlar. Teğmenleri aldım, orgeneralleri de aldım diyorlar. TSK galeyana gelmiyor. Bir yönüyle de TSK'yı toplumda
küçük düşürmek istiyorlar'' dedi.
İsrail'in Gazze'yi işgal edeceğini önceden söylediğini belirten Gürses, bunu kendisi söylediğinde suç olduğunu, şimdi kimsenin İsrail'e bir şey yapamadığını kaydetti.
CHP Gençlik Kolları sonrasında
İşçi Partisi Gençlik Kolları üyesi ve
Londra Üniversitesi öğrenci
gençlik örgütü üyesi olduğunu belirten Gürses, dünyada bir sürü terör örgütünü araştırdığını ancak ''Ergenekon'' diye bir örgütü duymadığını kaydetti.
Bu yargılamanın sonunda gladyoya gidileceğini ifade eden Gürses, davanın tutuksuz sanıklarından
Semih Tufan Gülaltay'ın açıklamalarının mahkemece dikkate alınması gerektiğini ifade etti.