TİB çalışanı olduğunu belirten bir kişinin çok sayıda gazeteciye gönderdiği ihbar mektubu yankı uyandırmıştı. Mektuba göre, TİB’in dinleme listesine eklenen 2 bin kritik isim ‘dinlendi sonra da kayıtları silindi’ gibi gösterilecek; olay ‘paralel yapı dinledi’ şeklinde medyaya servis edilecekti. Y. Şafak bugünkü manşeti ile o ihbar mektubunda yazılanları doğruladı.
TİB personeli bir kişi çok sayıda gazeteciye ihbar mektubu gönderdi. Mektuba göre, TİB’in dinleme listesine eklenen 2 bin kritik isim ‘dinlendi sonra da kayıtları silindi’ gibi gösterilecek; olay ‘paralel yapı dinledi’ şeklinde AKP’ye yakın medyaya servis edilecekti.
Y. Şafak gazetesi, ihbar mektubundaki iddiaları doğrulayan bir manşetle çıktı. "64 kişilik yeni liste. Vahim Tablo' başlığıyla manşetten verdiği haberde " Y. Şafak, yüz binlerce kişiyi dinleyen paralel yapılanmanın yeni tele-kulak listesine ulaştı. Merhum Necmettin Erbakan'ın da aralarında bulunduğu siyasi liderler, gazeteciler, eski bakanlar, milletvekilleri, emekli paşalar, stratejik görevdeki bürokratlar ile işadamları sahte isim ve uydurma suçlamalarla dinlendi.” İfadelerini kullandı.
Y. Şafak bu haberle, gazetecilere gönderilen ihbar mektubunda yer alan iddiaları neredeyse kelimesi kelimesine doğruladı. İhbar mektubu ile Y. Şafak’ın haberindeki tek fark ise farklı isimleri seçmesi oldu.
O İHBAR MEKTUBUNDA NELER YAZIYORDU
"Bu maili uzun bir zamandır yaşadığım vicdan azabının neticesinde gönderiyorum. Artık son günlerde rüyalarıma giren, haksızlıklara yol açacak bir işin içerisinde olmak istemiyorum. Ayrıca bu maili yazarken de korktuğumu belirtmek isterim.
3 ayı aşkın bir süredir TİB’de gece gündüz ya da hafta sonu demeden yoğun bir şeklide çalışıyoruz. Bu ekibin içerisinde yer alırken vatanıma ve devletime önemli bir hizmet yaptığımı sanıyordum. Başbakanımızı çok seven biriyim. 17 Aralıkla beraber başlayan süreçte Başbakanımıza büyük bir haksızlık ve ülkemize de büyük bir komplo yapıldığına inanıyorum.
Bana son dönemde verilen görevleri de bu büyük komploya engel olma düşüncesiyle kabul etmiştim. Ancak burada yaptığımız şeylerin nereye doğru gittiğini görmeye başlayınca, en az 17 Aralık komplosu kadar büyük yeni bir komplonun ve kul hakkına giren büyük bir vebalin içerisinde olduğumu anladım.
Basına da yansıdığı gibi 17 Aralık sonrasında TİB başkanlığına MİT kökenli Cemalettin Çelik atandı. Cemalettin başkanımız göreve başladıktan kısa bir süre sonra daire başkanlarını değiştirmişti. Ondan sonra da kurumdaki koordinatörlerin büyük bir bölümü gönderildi. Bizimle birlikte gelenlerden özel bir ekip oluşturuldu. Bizim ekip her türlü yetkiye sahipti. Fakat MİT’ten geldikleri söylenen kişiler de bu süreçte kuruma gelip gitmeye başladılar, özellikle dinlemenin yapıldığı Bilgi Sistemleri Dairesindeki odalara gece gündüz kartsız girip çıkıyorlardı. Birkaç hafta sonra bu insanlar bizimde yer aldığımız mesai sonrası çalışmalarında ve özel yaptığımız toplantılara da katılmaya başladılar. MİT’ten gelen mühendislere sistemde çok geniş erişim yetkileri tanındı, hiçbir TİB personelinde olmayan yetkilerdi bunlar.
Bizim bütün amacımız paralel yapının Başbakanımız ve Ak parti hakkında TİB’de yapıldığına inandığımız hukuksuz dinlemeleri ortaya çıkarmaktı. Ne kadar yoğun çalışırsak çalışalım baktığımız bölümlerde dinlemelerle ilgili bir şey bulamadık. Hatta görevden alınan daire başkanlarının kullandıkları bilgisayarlar MİT’e gönderildi. Bu bilgisayarlarda bir şey bulunabilir mi diye bakmışlar.
Cemalettin Başkanımız akşam mesailerinde yanımıza gelip hala niye bir şey bulamadınız diye bizlere ciddi baskı uygulamaya başladı. Ve sonunda bir akşam benimde içinde bulunduğum birkaç arkadaşı toplantı odasına çağırdı. Bize kaç akşamdır kızan başkanımız çok değişmişti. Önce bize güzel iltifatlar etti. Ve sonra dedi ki “Arkadaşlar biliyorum çalışıyorsunuz ama neticeye ulaşamadık. Ama şundan emin olun ben adım gibi biliyorum ki bu paralelciler burada başbakanımız aleyhine her türlü pisliği yaptılar. Şu an bir savaştayız normal zamanda olmayan bazı şeyler savaş durumunda müsaade edilmiştir. Bunlar yaptıkları pislikleri büyük ihtimalle sildiler. Peki biz ne yapacağız? Size vereceğim listeyi, eski dinlenen numaralar gibi sisteme gireceksiniz. Hatta bunları direkt koymayalım, sanki silinmiş gibi olsun bizde bulmuş olalım.”
Bu maili atmadan önceki günlerde kaç gecedir uyumuyoruz. Bize gelen listeleri sisteme girdik. Eski tarihte bazı imeiler girdik daha sonra bu kayıtları sonradan bulunabilecek şekilde sildik. Bu işi yaparken içimde ciddi bir vicdan azabı başladı. Biz bir haksızlığa engel olacağız diye başlamıştık. Ama gelinen noktada pek çok masum insanın üzerine atılacak büyük bir iftira için kullanıldığımızı fark ettim.
Bana ve arkadaşlarıma verilen listede 2000 ‘e yakın İMEİ var. Hatırlayabildiklerim şunlar:
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay
Diyanet işleri başkanı Mehmet Görmez
İşadamlarından Erdoğan Demirören, Remzi Gür, Murat Sancak
Ertuğrul Kürkçü
İstanbul Savcısı Hadi Salihoğlu
Eski İstihbaratçı Hanefi Avcı
CHP den Kemal Kılıçdaroğlu, Deniz Baykal, İsa Gök, Muharrem İnce, Mustafa Sarıgül, Emine Ülker Tarhan, Faruk Loğoğlu, Gürsel Tekin
İbrahim Eren (TRT)
M. Celalettin Lekesiz
Eski Bakan Muammer Güler
Necmeddin Bilal Erdoğan
Eski Milli eğitim bakanı Ömer Dinçer
Kültür Bakanı Ömer Çelik
Eski İstihbaratçı Sabri Uzun
Müsteşar Seyfullah Hacımüftüoğlu
Anayasa Mahkemesinden Zühtü Arslan
Listede bu isimler gibi üst rütbeli askerlerden meşhur gazetecilere, yüksek yargıdan siyasetçilere kadar pek çok isim vardı. Cemalettin başkan bir gece bir keresinde dedi ki bu operasyonu patlatınca milletin her kesimi bu paralelcilere lanet okuyacak. İşte o zaman anladım ki büyük bir oyunun içerisindeyiz. 2 gün önce beraber çalıştığımız bir arkadaş “birkaç güne kadar bomba patlayacak” dedi. Hatta kurumda bulunan Başbakanlık müfettişleri ve işin medya ayağı ayarlanmış. Müfettişler bizim hazırladığımız dinleme kayıtlarını sanki kendileri bulmuş gibi savcılığa vereceklermiş. Yüksel Yılmaz ve Osman Bolat isimli müfettişler bu işi yapmaya çok heveslilermiş. Birkaç güne kadar düğmeye basılacak, paralel yapı yüzlerce kişi dinlenmiş, bu işi de TİB’de yapmış diye yaygara koparılacak.
Bana günlerdir vicdan azabı çektiren bu planı Allah’tan korkan biri olduğum için sizle paylaşıyorum. Şu ana kadar yaptıklarım affedilir mi bilmiyorum. Ama en azından bu kirli oyunu haber vererek vicdanımı birazcık olsun rahatlatmak istiyorum…"