PKK’nın liderlerinden Cemil Bayık’ın ‘devletin, Doğu ve Güneydoğu’da kamu düzenini sağlamak için kendilerinden yardım istediği’ne yönelik açıklamaları ise bir dizi soruyu akla getiriyor.
Zaman Gazetesi'nden Aziz İstegün'ün yorum haberine göre, PKK’nın Kandil’deki liderlerinden Cemil Bayık, doğu ve güneydoğuda kamu düzenini sağlamak için devletin KCK’dan yardım istediğini ileri sürdü. Bayık, “Devlet Kürdistan’ı artık yönetemiyor; bizden talep ediyor. Fakat bir yandan terörist diyeceksin, diğer yandan gel kamu düzenini sağla çağrısı yapacaksın; bu kabul edilemez.” dedi. Peki Bayık bu açıklamayı niçin yaptı? Kim KCK’dan yardım istedi? İddiaya göre, Diyarbakır Emniyet Müdürü Halis Böğürcü, DTK Eşbaşkanı Hatip Dicle’yi arayarak, ‘Dünya Kobani ile Dayanışma Günü’ ilan edilen 1 Kasım’da olay çıkarılmaması ricasında bulundu. Dicle de bu talebi Kandil’e iletti.
Çinliler, birine beddua edeceği zaman, “İlginç zamanlarda yaşayasın” derlermiş. Türkiye’nin son dönemlerde üst üste yaşadığı hadiselere, eski Cumhurbaşkanı’nın ifadesiyle ‘insan gerçekten hayret ediyor’.
Türkiye, 2009 yılından beri çözüm sürecini konuşuyor. Dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan’ın isteğiyle, MİT ile PKK arasında Oslo’da yapılan görüşmeler, dönemsel kesintilere rağmen bugüne kadar devam etti. Özellikle 2012 sonbaharından itibaren Kürt sorununun biteceği, PKK’nın silah bırakarak dağdan ovaya ineceği algısı oluşturuldu. Kandil-İmralı-Ankara hattında yüzlerce görüşme yapıldı, bir dizi pazarlık yürütüldü. Kürt sorununu çözmek iddiasındaki AKP, tek muhatap olarak PKK’yı aldı. Devletle masaya oturan PKK’ya, bir nevi meşruiyet verildi.
Türkiye’deki çatışma ortamının sona ermesini fırsata çevirmek isteyen PKK ise 2 yeni strateji belirledi. Bir yandan, ‘Rojava’ olarak tanımlanan Suriye’nin kuzeyinde kendisine özerk bir bölge oluşturmaya ağırlık verirken, diğer yandan Türkiye’de şehirlere yöneldi. ‘Öz savunma’ anlayışıyla kentlerde örgütlenerek, ‘asayişi sağlayan güç’ olarak kurumsallaşma planı uyguladı. Bu stratejiyi anlamak için KCK Yürütme Konseyi Üyesi Duran Kalkan’ın, ‘Dördüncü Stratejik Dönem ve Devrimci Halk Savaşı’ kitabının 85. sayfasına göz atmak yeterli olabilir:
“Yerel birliklerle kırdaki gerilla, ortak bir planlamayla geriye kalan gerici güçleri tasfiye edecek geniş bir savaş planlayabilir. Kapsamlı bir eylem planlayarak polisi, istihbarat örgütlerini ezen, şehri tümden denetim altına alan bir taktiği uygulayabilir. Kır ve şehir gerillasının böyle dayanışmalı, ortak eylemliliği gelişebilir. Bu yönlü birçok girişim yapılabilir. Sadece bazı eylemler değil, kapsamlı, kasabaları ele geçirecek, tümüyle düşmandan temizleyecek eylem girişimleri ortaya çıkabilir. Düşmana kapsamlı darbe vurmayı, özellikle polisi etkisizleştirmeyi hedefleyen eylemler planlanabilir. Örneğin bir şehirde birçok mahallede birden, birkaç yüz kişilik iyi örgütlenmiş, hedeflerini iyi açığa çıkartmış bir gerilla gücüyle, yerel birliklerle kısmen kırdan desteklense de, esas şehirdeki birliklerle, akşamdan harekete geçilip sabaha kadar şehir tümden ele geçirilebilir. Polis etkisizleştirilebilir ve birçok mahalle günlerce elde tutulabilir.”
Türkiye’nin son dönemlerde yaşadığı olaylara bu pencereden bakınca fotoğraf netleşiyor. Polis teşkilatını tasfiye edenlerin aslında kimin ekmeğine yağ sürdüğü daha kolay anlaşılıyor. 6-7 Ekim olaylarının da kendiliğinden ortaya çıkan hadiseler olmadığı gözler önüne seriliyor.
Kurban Bayramı’nın son günü başlayan hadiselerde polisin aciz kalması, gerekli ve yeterli tedbiri alamaması uzun süre tartışıldı. Bölge, 1990’lı yıllardan beri görülmemiş yoğunlukta eylemler ve protesto gösterilerine sahne oldu. Öyle ki devlet, 6 ilde sokağa çıkma yasağı ilan etmek zorunda kaldı. Okullar tatil edildi. Yollar kapandığı için birçok ilçeye giriş çıkışlar durdu. Olaylarda toplam 48 kişi hayatını kaybetti. Daha 6-7 Ekim’in şoku atlatılmadan 1 Kasım, ‘Dünya Kobani ile Dayanışma Günü’ ilan edildi. Bölgenin yeniden karışacağı, olaylar çıkacağı söylentileri yayıldı.
İşte Cemil Bayık’ın sözünü ettiği ‘kamu düzeninin sağlanması’ ricası bu dönemde yaşandı. İddia o ki, Diyarbakır Emniyet Müdürü Halis Böğürcü, DTK Eşbaşkanı Hatip Dicle’yi arayarak olay çıkarılmaması, eylem yapılmaması ricasında bulundu. Dicle de bu talebi Kandil’e iletti. Ağustos ayında şehit edilen 2 polisin, pazarda eşiyle birlikte alışveriş yaparken haince öldürülen astsubayın, Kobani olaylarında öldürülen 14 vatandaşın katillerini yakalayamayan emniyetin, sokaklarda huzuru sağlamak için KCK’dan medet ummasına artık şaşırmıyoruz.ZAMAN