Daha düne kadar "Saçımı zorla tıraş ettiler", "Beni gizlice zehirliyorlar", "Kötü muamele görüyorum" şeklinde yalanlamalarıyla
Türkiye gündemini işgal eden Abdullah Öcalan'ın,
İmralı'da bir de kitap yazdığı ve bu kitabı da bir şekilde dışarı çıkartıp yayımlattığı ortaya çıktı. Söz konusu kitap Bakanlar Kurulu'nda gündeme gelince ortalık karıştı. Ve skandal son anda önlendi.
Daha dün
Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi'nde
tutuklu bulunan PKK'nın eski iki numarası Şemdin Sakık'ın, İmralı'ya
mektup yazarak Abdullah Öcalan'ın önümüzdeki günlerde sahneye koymaya hazırlandığı oyunu gözler önüne serdiğine ilişkin haberler ortalıkta dolaşırken
Ankara'yı birbirine katan skandal gelişme 20 gün önce yaşandı. Ve olaylar şöyle gelişti:
Online telif çıkardı
Yaklaşık 15-20 gün önce Diyarbakır'dan Aram Yayınevi,
Kültür ve
Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğü'nün 81 ile on-line sistemle açık olan merkezine bir müracaat yaptı. Müracaat oldukça sıradan ve masumdu. "Kültür ve
Sanat Devrimi" isimli bir kitap için bandrol talep ediyordu. Ancak görüldü ki, kitabın yazarı bölümünde bildik bir isim vardı. Bu isim Abdullah Öcalan'dı. Yetkililer böyle bir durumda akıllarına bile getirmedikleri İmralı mahkûmu Abdullah Öcalan'ın bu kitabı yazmış olabileceğine ihtimal vermediler. Öncelikle isim benzerliği üzerinde duruldu. Merkezdeki yetkililer Diyarbakır İl Müdürlüğü'nü aradılar. Çünkü ne de olsa internet üzerinden yapılan müracaatlarda sadece bir kod numarası almak yeterli oluyordu. Hard-copy (basılı) olarak evraklar getirildi. Ve gerçek ortaya çıktı ki, kitap İmralı'daki
terörist başı Abdullah Öcalan'a ait. Durum sıkıntılıydı. Hemen bağlı bulundukları bakana bilgi verildi.
Öte yandan söz konusu genel müdürlük
kanun gereği, bandrol başvurularını eğer evraklar tam ise 10 gün içinde vermekle yükümlüydü. Ama öte yandan da
Adalet Bakanlığı'nın yasaları da cezalı ve tutuklular için izin almadan böyle bir kitap yazılmasına imkân vermiyordu. Cezalı ve tutukluların izin almadıkları sürece ancak ve ancak mahkemeye sundukları savunmaları basılı hale getirilebilirdi.
'Emrah ve Tatlıses ihanet etti'
Nitekim
son durum sorulduğunda Adalet Bakanlığı bu konuyla ilgili de aynı mevzuatın geçerli olduğunu yazılı olarak ilgili genel müdürlüğe çoktan bildirmişti. Ama ortada bir kitap ve talep olunca, işler karıştı. Olay tam bir skandaldı. Kültür Bakanı
Ertuğrul Günay konuyu Bakanlar Kurulu'na da taşıdı.
Kültür ve Sanat Devrimi adını taşıyan olay kitapta,
Kürt kültürüne uygun faaliyetler noktasında öneriler ve yapılması gerekenler yer alıyordu. Ve Abdullah Öcalan'ın Kürt kültürü noktasında kendi siyasi görüş ve mesajları geniş geniş yer buluyordu.
Kitapta ayrıca
İbrahim Tatlıses ve Küçük Emrah'a atıflarda bulunulup, bu iki sanatçının da Kürtlere ihanet içinde olduğu ve
derin devlet tarafından nasıl kullanıldığı anlatılıyordu. Ve Kürt halkından onlara inanmayıp, onları sevmemeleri isteniyordu.
Olay kitap İstanbul'da Gün Matbaası tarafından basılmıştı. Hem avukatları hem de kendisi gözlem altındayken yazılan, dışarı çıkarılan ve yayıma hazırlanıp basılan kitap ile ilgili Ankara
Cumhuriyet Başsavcılığı ile de görüşüldü. Soruşturma açıldı ve suç duyurusunda bulunuldu. Ve ilk kez daha piyasaya sürülmeden bir kitap sessiz sedasız toplatma kararı ve yasaklanmayla bir skandal önlenmiş oldu.
Ankara'daki bu skandalı takip ederken düşündüm de dünyada hem özel olarak özel bir yerde tutuklu olarak bulunan hem de özel olarak ilgilenilen başka bir tutuklu yoktur ki, dışarıda siyasi bir partiyi yönlendirsin, kitap yazsın, örgütüyle de provokasyonları sürdürsün hatta
cinayetler işletsin. Benim aklım almıyor. Alan varsa beri gelsin!
NURAY BAŞARAN - REFERANS