"Neden herşeyi Amerika'da gariban gariban oturan bir insana bağlıyoruz" diye soran Gülerce, Fethullah Gülen Hocaefendi hakkında medyada yargısız infaz yapıldığını belirtti.
İşte Hüseyin Gülerce'nin Odatv.com'a yaptığı açıklamalar:
"Ben şimdi bu konuda temel olarak şunu söylemek istiyorum; Bakınız bazı medya organları, Ergenekonla ilgili terör örgütüyle ilgili soruşturmaya yer vermiyorlar.
Hatta bazı köşe yazarları hiç değinmiyorlar ve gerekçe olarak da şunu söylüyorlar; “Mahkeme safhası hala sürüyor, dolayısıyla yargıya intikal etmiş bir konuda yorum yapmamız doğru değil” diyorlar.
Ama aynı gazetelerde, ben dün internet sitesinde, Akşam Gazetesi’nin yaptığı haberi gördüm,
Hürriyet, Milliyet, Vatan bu başlıkla; Fethullah Gülen’e dokunan yanıyor başlığıyla bunda bir haber değeri gördüler.
Ben şimdi çok rica edeceğim. Basın Meslek İlkeleri açısından yargıya intikal etmiş bir konu üzerinde yorum yapılmazken, bunları peş peşe alt alta koyup yorum yapmak basın ahlakına ne kadar sığıyor.
Benim en çok dikkat çekmek istediğim konu bu. Yani bu ülkede Milli İstihbarat Teşkilatı var, Askeri İstihbarat Teşkilatı var, Jandarma istihbaratı var, Emniyet teşkilatı var.
Eğer bu istihbarat teşkilatları ciddi teşkilatlarsa, Fethullah Gülen gibi bir insana bu tür isnatlar yapacağına, bu isnatların ortaya çıkarılması gerekmez mi?
Yani o medya organlarının müracaat etmeleri gereken, emniyetin istihbarat birimleri değil mi?
Yani öyle duyum aldıklarında, bunu haber haline getirmeden önce ilk yapmaları gereken çare bu değil mi?
Yani bu devlet devletse, yetmiş milyonluk Türkiye’nin istihbarat organları varsa, bir insanı bu şekilde zan altında bırakmak yerine hakikatin ortaya çıkarılması gerekmiyor mu?
Bakınız, sayın Gülen için yapılan bu yargısız infaz, bu insanların kafasını karıştırma, bir şeyler ima etme, herkes için yapılabilir.
Bunu yapan arkadaşlar, yani medyadaki arkadaşları kastediyorum, yarın kendileri için de böyle şeyler yapıldığında nereye müracaat edecekler?
Yani, Türkiye’de bir çifte standart var. Fethullah Gülen’le neden bu kadar uğraşılıyor, ben bunu anlayamıyorum.
Dünyanın yüz ülkesinde beş yüz tane Türk okulu açmış ve bu okulların hiç birisi cemaat okulu, Fethullah okulu olarak bilmiyor.
Afrika’da, Avusturya’da bu okulları tüm insanlar Türk okulu olarak biliyorlar.
Buna öncülük etmiş, ön ayak olmuş, tavsiyede bulunmuş bir insanla neden bu kadar uğraşıyorlar, ben de bunu anlayamıyorum.
Şimdi bunların hepsi birer iddia, herkes için bir takım şeyler ileri sürülebilir.
Ve Sayın Gülen’le ilgili iddialar bugün de ortaya çıkmış değil, bakınız. Yani senelerden beri, emniyet içinde örgütlenme, oraya buraya sızmayla ilgili, bir sürü iddia ortaya atılıyor ama bunların ispatlanması gerekmez mi?
Yani, en son olarak Sayın Gülen, kendisiyle ilgili açılmış davalardan beraat etti.
Yani oy birliğiyle Yargıtay’ın dairesinden beraat kararı çıktı.
Benim anlamadığım şey, bu iddiaları sanki gerçekmiş gibi ortaya atılması ve bununla ilgili yayın yapılmasıdır.
İşte tam da yargısız infaz bu yani. Niye bu iddiaların bugüne kadar ispatlanması olmuyor?
Ve ispatlanamadığı halde bu iddialar neden hala devam ediyor?
Sayın Orakoğlu sayıyor, yani, yabancı servisler bu işin içerisinde, Türkiye’de kurumları birbirine düşürmek isteyenler var bu işin içerisinde, dinleme olayında, biraz önce söylediğim şeyin altını çiziyorum bakın.
Bu ülkede üç tane ciddi kurum var, Milli İstihbarat Teşkilatı, Askeri İstihbarat Teşkilatı, Emniyet teşkilatı var.
Yani, Genel Kurmay içerisinde çok önemli bir birimin başındaki bir insan nasıl dinleniyor? Bunun ortaya çıkartılması gerekmez mi?
Sonra Mason Locasında o konuşmayı yaptığı söyleniyor Teziç’in, o locaya kim giriyor? Kimin böyle bir gücü var? Yani etrafınıza baktığınız zaman, teknolojiye baktığınız zaman, bu teknoloji kimin elinde var diye sormuyoruz. Amerika’da gariban gariban oturan bir insana bağlıyoruz.
Bir de konunun şu tarafı var, youtube’a düşen o ses kayıtlarıyla ilgili onun sahipleri de şimdiye kadar bir açıklama yapmadılar.
Hatta hatta Sayın Teziç, Cumhurbaşkanıyla ilgili bir suikast ima etti mi, çıkıp konuşmuyor bakınız.
İşin o tarafıyla hiç kimse ilgilenmiyor. Neden ilgilenmiyor? Yani, hakikaten böyle konuşmalar yapılmışsa, bu konuşmalarda bir suç unsuru yok mu?
Sayın Teziç kaç haftadır neden ben böyle bir konuşma yapmadım diye bir açıklamada bulunmuyor?
Bu da garip değil mi yani? Yani bunların düşmesi tabiî ki doğru değil ama bunu kim dinlediyse devletin istihbarat organları bunu bulsunlar.
Ama madalyonun öbür yüzü de var, Başbakan yardımcısı Sayın Cemil Çiçek de bunun altını çizdi, yani bu konuşmalar doğruysa ne olacak, yani bir bakana küfür eden eski bir YÖK başkanıyla karşı karşıyayız, suikast ima eden bir eski YÖK başkanıyla karşı karşıyayız.
Ama bunu üzerinde kimse durmuyor ne yazık ki yani. Ertuğrul Özkök’e yazdığı mektupta var ve orada nasıl acı çektiğini çok açık ifade etmiş Sayın Gülen.
Acı çekiyor. Yani bir insana Peygamberlik isnadı bile yapılabiliyor, Peygamberimizle ilgili kitap yazmış, ‘İnsanlığın İftihar Tablosu’ isimli, Peygamberimizin hayatı ve kendisiyle ilgili kitap yazmış bir insana, son peygamber iması yapılıyor büyük gazetelerde ve onu okuyan insanlar ne düşünürler Sayın Gülen’le ilgili olarak?
Demin ki iddialara benzer bir karalamadır bu. ‘A bak işi ne kadar ileriye götürmüş, şimdi de adamları bunu Peygamber ilan ediyorlar’, işte ‘ devreye İngiliz dergileri de girmiş’ demez mi?
Peki insanları bu şekilde günaha sokmak doğru mu? Yani, Ertuğrul Özkök’e yazdığı mektupta Sayın Gülen, acısını o kadar net söylemiş ki, yani sabrın dışında bir şey yok.
Ne desin şimdi, her gün çıkıp bir açıklama mı yapsın? Bir de Sayın Gülen’le ilgili neden bu kadar yıpratma kampanyası yürütülüyor, işin bu tarafına da bakmak lazım.
Yani ülkesi için hep hayırlı hizmetlerde bulunmuş, tavsiyelerde bulunmuş bir insanla insanlar neden bu kadar çok uğraşıyor?
Tabiî ki çok kırılmış durumda Sayın Gülen bu haberleri yapan insanlara, gücenmiş durumda ve acı çekiyor."