Washington'da
Perşembe akşamı düzenlenen açılış gecesinin ardından
Cuma günü gerçekleşen konferansın birinci gününde konferansın ilk oturumunun yöneticisi
Georgetown Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Sally Ann Baynard manidar açıklamalarda bulundu
Baynard,
Türkiye'nin, yıllardır
yurt dışında yaşamak zorunda bıraktığı
Fethullah Gülen'i onurlu bir şekilde ülkesine davet etmesi gerektiğini söyledi. Baynard,
"Gülen hareketi benim için farklı dinleri, kendi dinine duyduğu derin inancıyla anlayıp ortada var olan yanlış anlaşılmaları önleme çabasında. Bunun yanında yine Gülen, derin bir aşk ve sadakatle ülkesine bağlı bir insan. Fethullah Gülen'in Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı çok büyük aşkı var. Ve ben bu kişinin sevgisi karşısında bilimsel duruşumu ve şüpheciliğimi artık bir kenara bırakarak bu insanın ülkesine davet edilmesinin vaktidir diyorum. Türk hükümeti onurlu bir şekilde Fethullah Gülen'i artık ülkesine davet etmeli."
Gülen'in yaşına ve
hastalığına dikkat çeken Prof. Dr. Baynard,
"Öldükten sonra biliyorum bu insanın hakkında methiyeler düzülecek; ama geç kalınmış olunacak. Geç kalınacak diyorum çünkü bakın hasta ve yaşı ilerlemiş bir insan Fetullah Gülen, daha fazla zaman kaybetmeden Türkiye, bu insanı onurlu bir şekilde geri çağırmalı" diye ekledi.
İlk oturumun başkanlığını yürüten Baynard, Gülen ve onun önderliğindeki hareketi yaklaşık altı yıldır yakından takip ettiğini belirtti. Baynard, "Ben Hıristiyan dininin geleneklerine bağlı olarak büyüdüm.
İncil der ki; 'Çalışıyorlarsa, O zaman onları tanırsın.' Ben Türkiye'yi ziyaretim sırasında Gülen okullarını, hastanelerini ve
yardım kurumlarını gördüm. Biliyorum ki artık, bu insanlar gerçektende sıkı çalışıyor" dedi.
Orta Doğu ve
Kuzey Afrika uzmanı olan Prof. Dr. Baynard, Gülen hareketinin ilmi ve felsefi yönden eleştirilerek ele alındığını aktardı.
Sabah konferansın ilk oturumunda konuşma yapan bilim adamlarının, Gülen'i ilim ve felsefi açısından ele aldığına dikkat çeken Baynard, "Benim bakış açım diğerlerinden daha farklı olacak. Ben, Gülen konusuna daha çok politik yönden bakıyorum" dedi. Baynard sözlerini şöyle sürdürdü; "Ben bir bilim insanı olarak olaylara şüphe ve kafamda soru işaretleriyle yaklaşırım. Gülen hareketini ve Gülen'i de aynı şekilde yıllardır inceleyip yakinen takip ettim. Ve size şunu söyleyebilirim ki yalnızca insani yönden bakacak olursak Fethullah Gülen çok erdemli, fazilet sahibi bir insan. Şunu düşünüyorum, dünyaya yeni soluk getiren hareket ve eşine ender rastlanacak bir kişinin bu kadar gurbet mahkumiyeti kabul edilir gibi değil. Ve yine Gülen hareketinin çalışmalarını da gördüm ki; bu insanlar Türkiye'yi dünya genelinde daha iyi hem tarihsel hem de coğrafik güzellikleriyle anlatma, tanıtma gayretinde. Öyle ki, Gülen hareketi Türkiye'yi tanıtma ve anlatmada Türk hükümetinden daha fazla
emek ve gayret sarf ettiklerine şahit oldum. Hatta bu hareket, Türk devletinden daha fazla para harcıyor Türkiye'nin dünyada tanıtılmasına."
"GÜLEN HAREKETİ SON YÜZYILIN İSLAM DÜNYASINDAKİ EN İYİ AKIMIDIR"
İki farklı salonda başlayan konferansın ilk günün
katılım yoğun oldu. Her iki salonda da dinleyici bölümlerinde boş yer kalmaz iken konuşmacı olarak konferansa ünlü akademisyenler katıldı. Dünya genelinde üne sahip Prof. Dr. John Esposito'da bunlardan biriydi.
Açılış konuşmacılarından olan Esposito,
Gülen Hareketi'nin dünyaya birçok yenilik getirdiğini ancak kendisi için en inanılmaz olanın eğitim olduğunu söyledi. Esposito şunları kaydetti: "Gülen Hareketi'nde beni en fazla etkileyen eğitimde uyguladığı yöntem ve izlediği yol. Okullar dünya genelinde aynı
disiplin içinde birinci
sınıf eğitim veriyorlar. Bu eğitim içinde
modern hayatın tüm yeni gelişmeleri ve teknikleri çocuklara verilirken aynı zamanda
İslami değerlerle, ahlak konuları da öğretiliyor. Bence bu çok önemli. Neden derseniz; dikkat edin Gülen, sadece
mesaj vermiyor aynı zaman da bir şeyler de yapıyor. Bunun etkilerini yalnız Türkiye'de değil, Orta Asya'dan Avrupa'ya şimdide Amerika'da görüyorsunuz."
Gülen Hareketi'ne modern dünyanın ihtiyaç duyduğunu aktaran Prof. Dr. Esposito, İslam dininin böyle seçkin bir eğitim anlayışıyla dünyaya anlatılmasına her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulduğu dile getirdi. Gülen Hareketi'nin sorumluluktan kaçmadan ve sorumluluklarını da bilerek hareket ettiğini anlatan Esposito, "Bence bu hareket son yüzyılın İslam dünyasındaki en iyi akımıdır" dedi.
Gülen Hareketi'nin yalnızca İslam dünyasının sorunlu bölgelerinde yapıcı rolünü düşünerek bu eylemi bir bölgeye mahkum etmenin doğru olmayacağına işaret eden Esposito şöyle konuştu: "Bu hareket, aynı zamanda modern dünyanın da istediği sorumlu davranışı sergiliyor. Gülen hareketi, Orta
doğu'da yeniden yapılanmada etkili olabilir ama bence bölgesel düşünmemek gerek bu hareketi. Gülen hareketi dünya genelinde de etkili ses oluyor toplumsal
sivilleşmede de, dinler arası
diyalogda da."
30 ÜLKEDEN 170 BİLİM ADAMI İLGİ GÖSTERDİ
Konferansın açılış konuşmasını Rumi Forum Başkanı Prof. Dr. Ali Yurtsever yaptı. Yurtsever, konuşmasında konferansın amacını dile getirirken, dünyada var olan
açlık, sefalet, cehalet gibi acil çözüm bekleyen meselelerin çözümüne katkıda bulunmak olduğunu kaydetti. Dünyanın şuanda 32 ülkesinde çatışma ve savaşın yaşandığına işaret eden Yurtsever, bunların bir kısmının dini bir kısmının kültürel ve bir kısmının da çıkar çatışmasından kaynaklandığını söyledi. Bu savaşların durdurulması ve yenilerinin çıkmasını önlemek için dünya da bazı sivil kuruluşların çalışma içinde olduğunu aktaran Yurtsever, Gülen hareketinin de bunlardan bir tanesi olduğunu kaydetti.
Konferansa dünyanın 30 farklı ülkesinden 170'in üzerinde katılım için bilim adamları tarafından
makale gönderiliğine dikkat çeken Yurtsever, bunların içinden ancak bir kısmına olumlu
yanıt vermek zorunda kaldıklarını söyledi. Konferansın 13 panel ile toplam 40 kadar konuşmacının katılacağını vurgulayan Yurtsever, etkinliği Georgetown Üniversitesi ve
Müslüman-Hıristiyan Anlama Merkezi ile ortaklaşa düzenlediklerini kaydetti.
İki gün sürecek olan konferansta Gülen hareketi akademik yönden masaya yatırılarak, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin dinler arası diyalog perspektifi ve eğitim gibi başlıca
hizmet verdiği konular ele alınacak. Ağırlıkla ABD ve dünyanın çeşitli üniversitelerinden 40 üzerinde akademisyenin katıldığı iki günlük konferansın ilk gününde Kanada'dan
İran asıllı Prof. Dr.
Mahmud Maşaeli, İngiltere'den Prof. Dr. Paul Weller, Prof. Dr. Ian Williams ile Prof. Dr. Steve Wrigt katılıyor.
ABD'den katılanlar ise şu şekilde: Prof. Dr. John C. Haughey, Prof. Dr. Katherine Marshall, Prof. Dr. İsmail Acar, Prof. Dr. George M. Atkinson, Prof. Dr. Andrew Achenbaum, Prof. Dr. Mustafa Gürbüz, Prof. Dr.
Sidney Griffith, Prof. Dr. Loye Ashton, Prof. Dr.
Muhammed Çetin, Prof. Dr. Aaron Tyler. Prof. Dr. Muhammed Abu Nimer, Nader Hashemi, Radwan Ziadeh, Victoria Clement, Jon Pahi ve Zeynep
Şahin.
Gazeteci Mustafa Akyol, Fatih Üniversitesi'nden
İhsan Yılmaz,
Marmara Üniversitesi'nden Talip Küçükcan konferansa Türkiye'den katılan isimler olurken, Avustralya'dan Greg Barton ile Gary D. Bouma, Fransa'dan
Erkan Toğoşlu ve Avusturya'dan da Philipp Bruckmayr iştirak ediyor.
Konferanstan önceki akşam ise açılış yemeği düzenlendi. Burada konuşan akademisyenler, Fethullah Gülen ve onun görüşlerinden esinlenen hareketin neden bilimsel mercek altına alınmaya değer olduğunu anlattılar.
Vatikan eski dinlerarası diyalog sekreteri ve Georgetown Üniversitesi
misafir öğretim üyesi Dr. Thomas Michel, Gülen hareketinin eğitim, dinlerarası diyalog, fakirlikle mücadele gibi alanlarda 'insanlığın ortak iyiliğine hizmet' felsefesiyle faaliyet gösterdiğini söyledi.
Gülen'in fikirleri doğrultusunda başlatılan 'eğitim seferberliği' çerçevesinde açılan okulların 'geleneksel' değil 'yüksek kaliteli laik kurumlar' olduğuna işaret eden Michel, hareketi 'Sovyetler birliği sonrası eğitimin yeniden inşasında
kilit bir
oyuncu' olarak nitelendirdi.
Katolik Üniversitesi'nden Dr. Sidney Griffith ise, birçok kez görüşme imkanı bulduğunu söylediği Gülen'i 'sade, sessiz, yumuşak ses tonlu,
mübarek bir
Allah adamı' şeklinde tasvir etti. Gülen'de 'Yaradan sevgisine ve insanlık sevgisine sessiz bir adanmışlık' hissettiğini kaydeden Griffith, Gülen'in bir 'barış insanı' olduğunu vurguladı.
(CİHAN)