Gülen Hocaefendi'ye şükran

Geçen ay, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın davetlisi olarak Kırım'ı ziyaret ettim.

Gülen Hocaefendi'ye şükran

Sonra, Bursa İmam-Hatip Liseleri Mezunları ve Mensupları Derneği'nin davetlisi olarak Makedonya'ya gittim. “Dilde, Fikirde, İşde Birlik”in destanını yazan İsmail Gaspıralı Bey'in memleketi Akmescit'te, Giray Hanlar'ın payitahtı Bahçesaray'da ve Yahya Kemal'in baba ocağı Üsküp'te Türk okullarını gezdim, öğretmen ve öğrencilerle hasbihal ettim. Gördüklerimin, işittiklerimin, hissettiklerimin hülasası şu: Fethullah Gülen Hocaefendi'nin riyasetinde kurulan ve genellikle bilim olimpiyatlarındaki başarılarıyla adlarını duyuran bu okullar sadece maddi değil aynı zamanda manevi donanım bakımından da bulundukları ülkelerde 1 numara. Tatbik edilen talim-terbiye metodu yarış atı yetiştirmeye değil, başarıyı fevkalade önemsemekle beraber ahlak ve fazileti başarıya kurban etmeyen dengeli insanlar yetiştirmeye matuf. Farklı din ve ırklardan, vatanlarına-milletlerine bağlı, bilgili ve edepli nesiller yetişiyor bu okullarda. İyi niyetli, güler yüzlü nesiller. Fethullah Gülen Hocaefendi'nin rahle-i tedrisinden geçen öğretmenlerin huyu-suyu öğrencilere de sirayet ediyor. Tabii, Türkiye sevdaları da. * * * Vladimir, 26 yaşında bir delikanlı. Ortodoks Hıristiyan. Etnik Ukraynalı. Akranları genellikle votka şişesinde balık olmaya doğru ilerlerken, o, ayık kafayla, Ukrayna'yı ilerletmenin yollarını arıyor. O yollardan birkaç tanesinin illa ki Türkiye'den geçtiğine inanıyor. Türkiye'den geçen yollarda –dilimize, örfümüze, imkânlarımıza ve potansiyelimize vukufiyeti ile- mihmandarlık yapmaya hazırlanıyor. Kim bilir, belki de bir gün kendisi bir yol açacak. Bunu yapmaktan şeref duyacak. Derin bir hürmet ve muhabbet besliyor Türkiye'ye. Öyle ki, Bahçesaray'daki Türk okulundan mezuniyetinin üzerinden 8 yıl geçmiş olmasına rağmen, “abi” dediği Türk öğretmenlerinden kopamıyor. Onları okulda sık sık ziyaret edip Türkiye havası solumadan edemiyor. Dünyanın dört bir yanındaki yüzlerce Türk okulunda binlerce, onbinlerce, yüzbinlerce “Vladimir”in yetiştiğini bilmek ne güzel. Bunlar genellikle seçkin ailelerin çocukları. Yakın gelecekte ülkelerinin bilim, sanayi, ticaret, sanat, basın-yayın ve siyaset çevrelerinde söz sahibi olacak gençler. Uluslararası ilişkilerde önceliği daima Türkiye'ye vermeye, ülkelerini Türkiye ile kaynaştırmaya ve Türkiye ile omuz omuza yükseltmeye hazırlanan potansiyel yöneticiler, kanaat önderleri. Cumhuriyet tarihinin en büyük, en derin, en hikmetli, en verimli 'dış politika' atağından söz ediyoruz; Türkiye'yi başlara taç eden, Türkiye'yi yükselten, Türkiye'yi 'dünya devleti' yapan müthiş bir gayretten... Bu gayretin kaynağı olan Fethullah Gülen Hocaefendi'ye medyun-u şükran olmak ve ondan azami derecede istifade etmeye çalışmak yerine, onu türlü çeşit tehditlerle vatanından hicret etmeye zorlayan, sonra da pişkin pişkin “Amerika'da ne işi var? Niye vatanını terk etti?” diye soran ve “Amerikancı Fethullah”tan dem vuran malum çevrelerin aklına şaşıyorum. Milliyetçiyiz diyorlar, vatanseveriz diyorlar, ama vatana-millete dünya çapında prestij kazandıran bir harekete var güçleriyle saldırıyorlar. Bu nasıl bir akıl tutulmasıdır? Ay-yıldızlı al bayrağı ancak evlerine asabilenlerin, o bayrağı Asya, Afrika, Avrupa, Amerika ve Avustralya'nın dört bir yanında şerefle dalgalandıran “Hizmet” erlerine gıpta etmeleri gerekirken, onlara anlaşılmaz bir hınçla buğzetmeleri ne tuhaf! * * * “Dinler arası diyalog”la ilgili çekincelerim bir yana; ufkumuzu alabildiğine genişleten Fethullah Gülen Hocaefendi'ye şükranlarımı sunuyor, onu hürmet ve muhabbetle selamlıyorum. Allah –Azze ve Celle- sizden razı olsun, rahmet ve bereketini üzerinizden eksik etmesin hocam. YENİ ŞAFAK/HAKAN ALBAYRAK
<< Önceki Haber Gülen Hocaefendi'ye şükran Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER