Yargıtay
Ceza Genel Kurulu'nun
Fethullah Gülen'le ilgili aldığı
beraat kararının
AK Parti'ye açılan
kapatma davasını da etkileyeceği belirtiliyor.
Kararın
Yargıtay'da kesinleşmesiyle Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün
siyaset yasağı talebine gerekçe yapılan
Dışişleri Bakanlığı genelgelerinin hukuk zemininde suç olamayacağı ifade ediliyor.
Anayasa hukukçularından
Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlyas Doğan, Gülen'in beraatinin kesinleşmesiyle Cumhurbaşkanı Gül hakkındaki "
delilin yerinde olmadığı"nın ortaya çıktığını ifade ediyor.
Başkent Üniversitesi Öğretim Üyesi ve
Anayasa Mahkemesi eski
raportörü Prof. Dr. Mehmet Turhan da kararı delil olarak kabul edip etmemenin
mahkeme üyelerinin takdirinde olduğunu vurguluyor.
Yargıtay
Başsavcısı, AK Parti hakkında hazırladığı iddianamede, Cumhurbaşkanı Gül'ün
Dışişleri Bakanlığı döneminde büyükelçiliklere gönderdiği ve Türk okullarıyla
işbirliği yapılmasını istediği genelgelerin laikliğe aykırı olduğunu iddia etmişti. Kapatma davası açılmadan önce
Ankara 11.
Ağır Ceza Mahkemesi 'laik devlet yapısını değiştirerek yerine dinî devlet kurmak için yasadışı
örgüt kurmak' iddiasıyla yargılanan Gülen hakkında beraat karar vermiş, Yargıtay 9. Ceza Dairesi de bunu oybirliğiyle onamıştı. Ancak Başsavcı, buna rağmen iddianamesinde Gülen'in faaliyetlerinin laik devleti yıkmaya yönelik olduğunu iddia etmişti.
Prof. Dr. İlyas Doğan, parlamenter sistemlerde
cumhurbaşkanının yargılama konusu edilemeyeceğinin altını çizerken, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun kararıyla ortada suçun olmadığı gerçeğinin belirginleştiğini anlatıyor. Doğan, "Anayasa Mahkemesi,
kapatma davasıyla ilgili delilleri değerlendirirken bu hususu göz önüne almak zorundadır. Başsavcının iddiasının doğru olmadığı yargı kararıyla ortaya çıkmıştır." diyor. Prof. Dr. Mehmet Turhan ise Anayasa Mahkemesi ve kapatma davalarının özel yapısına işaret ediyor. Yüksek Mahkeme'nin kapatma davalarını ceza davası olarak kabul etmediğini kaydeden Turhan, şu görüşü dile getiriyor: "Ceza davası olarak kabul etse, AK Partililerin laikliğe aykırı eylemlerin odağı olarak kabul edilmesi için belirli yoğunlukta ceza davası sonucunda hüküm giymesi şartı gerekir. Anayasa Mahkemesi,
parti kapatma davaları sui generis (kendine özgü bir davadır) diyor. O yüzden Gül hakkındaki davada beraat olsa bile delil olarak yine de devam ettirebilir. İlk başlarda öyle kabul etmiş ama RP davasında kapatamayınca 'kendine özgü davadır' demiş. 'Ceza davası' dese çoğu partiyi kapatamayacak. Anayasa Mahkemesi'ne çok hukuki bakmayın."