Yemeğe Cumhurbaşkanı Gül'ün eşi
Hayrünnisa Gül ile
Almanya Cumhurbaşkanı
Wulff'un eşi Bettina Wulff yanı sıra siyasiler, işadamları ve gazeteciler katıldı.
Dolmabahçe sarayına gelen konuklar, program öncesinde bekleme salonuna alındı. Bu sırada yemek salonuna gelen Cumhurbaşkanları ve eşleri sarayı inceledi. İsimleri okunan konuklar sırasıyla içeri girdi. Cumhurbaşkanları ve eşleri tarafından karşılanan konuklar, ayak üstü kısa sohbetler etti.
Abdullah Gül, kabul sırasında mevkidaşına Ahmet Çalık ve Ümit Boyner'i anlattı. Konukların tamamı içeriye alındıktan sonra konuşmalara geçildi.
İlk konuşmayı ev sahibi Abdullah Gül yaptı.
Türkiye'nin
Almanya ile olan bağlarına değinin Gül, bağların bu tür ziyaretlerle daha da pekiştiğini aktardı. Türkiye ve Almanya'nın
demokrasi, çoğulculuk hukukun üstünlüğü, insan hak ve özgürlükleri eşitlik ve
adalet gibi evrensel değerleri paylaştığını söyledi. Türkiye'nin
Avrupa Birliği (
AB) sürecine de değinen Gül, çoğulcu demokratik bir AB için Türkiye'nin üye olmasının gerekliliğine işaret etti. Almanya Cumhurbaşkanına seslenen Gül, "Bu ziyaretinizde
ülkemizin değişik şehirleri gördünüz ve daha yakından tanıma imkanı buldunuz. Bu sayede Türkiye'nin dinamizmini de gördünüz. Şüphesiz bu dinamik sürecin yakın bir gelecekte Türkiye'yi nerelere taşıyacağını da görme imkanınız oldu. Türkiye olarak bu canlılığı, barış huzur ve istikrar ve refahı artırmak için kullanmak önceliğimizdir. Türkiye'nin AB üyelik sürecinde önümüze ne kadar engel çıkarsa çıksın vazgeçmemiz söz konusu değildir. AB üyelik sürecini başarıyla tamamlamaya kararlıyız. Bu noktada Almanya'dan
işbirliği ve
dayanışma bekliyoruz. Türkiye'nin üyesi olacağı bir AB iktisadi ve siyasi bir birlik olacaktır." dedi. Gül, konuşmasının bir noktasında takıldı ve elindeki metnin bir bölümünden tekrar okudu.
Almanya Cumhurbaşkanı Chiristian Wullf, Avrupa'nın Türkiye'ye ihtiyacı olduğu gibi Türkiye'nin de Avrupa'ya ihtiyacı olduğunu belirtti. Ekonomik açıdan etkileyici bir hızla gelişen Türkiye'nin Avrupa'da istikrar için bir kazanım olduğunu ifade eden Wullf, "Türkiye'de beni en çok etkileyen husus, ülkenizin geleceğini şekillendirirken gösterdiği olumlu dinamizmdir. Türkiye, Almanya için kendine güvenen önemli bir partnerdir. Ancak elbette karşılıklı anlayışı geliştirmek için daha yapabileceğimiz ve yapmamız gerekene çok şey var.
Ernst Reuter Girişimi, kapsamındaki projelerde birlikte amaçladığımız şekilde, köprüler oluşturmak ve diyaloğu
teşvik etmek benim şahsi arzum ve ortak görevimizdir. Birbirimizi bir çok alanda tamamlayabilir ve
Ortadoğu, Kafkaslar ve Balkanlar'daki sorunların çözümü için el birliğiyle çalışabiliriz.'' diye konuştu.
Hızla değişen dünyada artık hiç bir devletin geleceğin acil sorunlarını tek başına çözemeyeceğini aktaran Wullf, ''Türkiye, dünyadaki artan ağırlığıyla, iklim politikalarında,
terörle mücadele veya mali piyasaların düzenlenmesinde olsun, bir çok alanda bizim içim son derece önemli bir partnerdir. Bu nedenle Alman-Türk partneliğinin ve dostluğunun gittikçe daha fazla derinleşmesi için tüm gücümle çaba sarf edeceğim'' şeklinde konuştu.
Yarın
İstanbul'da Cumhurbaşkanı Gül ile birlikte Beykoz'da Alman-Türk Üniversitesi'nin temelini atacaklarını belirten Wullf, bu üniversitenin iki ülke arasında eğitim ve araştırma alanındaki köklü işbirliğini sürdüreceğini ifade etti.
Yemeğe,
Devlet Bakanı ve
Başmüzakereci Egemen Bağış,
İstanbul Valisi Muammer Güler,
Bursa Valisi Şerafettin Harput ile iş dünyasından davetliler katıldı.
Yemekte davetlilere, mini
enginar dolması, su böreği ile içli
köfte, ızgara
deniz levrek, roka ve domates salatası, tel kadayıf ikram edildi.