Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül, YÖK Başkanı
Erdoğan Teziç’i
Çankaya’ya davet etmiş. ‘Kendi işinize bakın’ diyen
Başbakan Erdoğan’a ‘Bu iş, tam da bizim işimiz’ diyen Teziç, Gül’e ne söyleyecek aslında belli.
Benim kelamım Gül’e. Acaba diyorum, Cumhurbaşkanı, YÖK Başkanı’na ‘başka işleri’ olduğunu da hatırlatsa.
Dese ki;
Anayasa meselesine kafa yoruyorsunuz, iyi yapıyorsunuz, çok hoşuma da gitti. Ama bu üniversitelerin hali nicedir. Bilimsel
üretim sıralamasında dünyanın ilk 500 üniversitesi arasında niye Türk üniversiteleri yok?
Dese ki; 19
Mayıs, 9
Eylül,
Muğla ve
İnönü Üniversiteleri başta olmak üzere çok sayıda üniversitede intihal, yolsuzluk ve
usulsüzlük iddiaları gırla gidiyor. Bir çok
rektör hakkında teftiş raporları var. Bunlarla ilgili hangi işlemi yaptınız?
Dese ki; Bilimin ve çağdaş düşüncenin kaleleri sayılan üniversiteler kışlaya döndü. ‘Yüzde 95 oy alsalar bile bir şey değişmez, gerekirse
darbe yapılır’ diyen
İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr.
Fatih Hilmioğlu hala görevde mi?
Dese ki; Emekli General Hurşit
Tolon’un kitabı,
19 Mayıs Üniversitesi’nde hangi saikle öğrencilere
tavsiye edilip adeta
ders kitabı haline getirildi?
Dese ki; Kimi rektörler kitabı
defteri unutmuş,
ihale takibine başlamış. Bazı üniversitelerde ‘ihale esaslı bilimsel
yönetim modeli’ hayata geçirilmiş, ne gibi
tedbir aldınız?
Dese ki; Nepotizm hortlamış. Eş, dost yakınları üniversitelere doluşmuş. Kartvizite göre unvan dağıtılıyormuş. Bu kadrolaşmanın sınırı yok mu?
Dese ki; Adına ister
türban, ister başörtüsü deyin, veya başka bir isim takın. Ortada
mağdur bir kitle var. Bu mağduriyetin giderilmesi için şimdiye kadar ne gibi çözüm ürettiniz?
Teziç
cevap verebilir mi? Veremez.
O zaman Gül, hızını alamayıp dese ki; Yahu kardeşim, senin bu kurumun başında ne işin var?
ŞAMİL TAYYAR/STAR