Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül, ''Bir
ülkede birinci unsur,
adalet mekanizmasının nasıl çalıştığıdır'' dedi.
Gül,
Kayseri Adalet Sarayı binasının temel atma töreninde yaptığı konuşmada, devlet binalarının güzel olmasına önem verdiğini ifade ederek, bu binaların devleti, devletin büyüklüğünü gösterdiğini vurguladı.
Bu binaların, özellikle adalet sarayı gibi herkesin en önde önem verdiği bir alan söz konusu olduğunda gelişigüzel yapılmaması gerektiğini belirten Gül, adalet binalarının kimliğiyle, projesiyle, fonksiyonuyla, kalitesiyle en iyi şekilde yapılmasını herkesin arzu ettiğini söyledi.
Son yıllarda bütün şehirlerde en güzel devlet binalarının adalet sarayları olduğunu vurgulayan Gül, ''Bundan muhakkak ki en mutlu olan da adalet camiasıdır. Çünkü adalet saraylarına gittiğinizde koridorların ne halde olduğunu, değerli hakimlerin, savcıların, adalet mensuplarının hangi şartlar altında, orada en mukaddes görevi yaptıklarını hepimiz biliyoruz. Bu bize yakışmayan manzaraydı. Çok
şükür bunlar hep değişti. Bunu adalet camiası da halkımız da yakinen görüyor'' diye konuştu.
Adalet binalarını bilgisayara benzeten Gül, ''Bir benzetme yapmak istiyorum. Bilgisayarların dışında
kasası vardır, bir de onun içerisinde esas programlar vardır. Kasasına hardvare diyoruz, içindekine de esas onu çalıştırana softvare diyoruz. Şimdi devlet olarak hardvare dediğimiz bunların kasaları, bu binalar en güzel şekilde yapılıyor. Ama eğer onun içi softvare iyi olmazsa o sadece kasa olarak, bir bina olarak kalır'' ifadelerini kullandı.
-HUKUKTA YAPILAN KÖKLÜ DEĞİŞİKLİKLER BÜYÜME VE İSTİKRAR GETİRDİ-
Bir taraftan bunlar yapılırken, diğer yandan da çok köklü reformlarla
Türkiye'nin,
demokrasi ve siyasi standartları anlamına gelen hukuk standartlarını güçlü hale getirme, derinleştirme ve bunu en gelişmiş demokrasilerle, en kalkınmış ülkelerle mukayese edilebilir hale getirme görevinin başarıyla yerine getirilmesi gerektiğini ifade eden Gül, şöyle konuştu:
''Türkiye şimdi iki alanda da hem bu binaların imkanlarını, hakim ve savcılarımızın, adalet mensuplarının, avukatların, hepsinin ihtiyacı olan bu imkanları en güzel şekilde hazırlıyor, diğer yandan da köklü reformlarla işini, softvare'i de dünyanın gelişmiş ülkelerinin standartlarına çıkartıyor. Bunu yaptığımız anda güçlü devlet oluruz, büyük devlet oluruz. Bir ülkede birinci unsur, adalet mekanizmasının nasıl çalıştığıdır. Süratli, sağlam ve gerçekten adaleti en güzel şekilde çalışan mekanizmaya ve hukuk sistemine sahip mi, değil mi? Adaleti dağıtırken tek düşündüğü şey, haklı ve haksızı ayırmak, bunun dışında hiçbir etkenin olmadığı eğer geçerliyse, o ülke güçlü ülke demektir. Bu aynı zamanda bir ülkenin kalkınmasının da temelidir. Hukuku güçlü olmayan, hukuk standartları sağlam olmayan, hukuk mekanizması sağlam, şeffaf, süratli olmayan ülkelerin
ekonomik kalkınmasını gerçekleştirmesi de hiç mümkün değildir, olmamıştır. Türkiye'deki hukuk alanında yapılan köklü değişikliklerden sonradır, gerçek ekonomik
büyüme ve Türkiye'nin istikrara kavuşması.''
Hukuk denilince akla sadece siyasi konuların gelmemesi gerektiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Gül, ''Hukuk, hayatımızın bütün alanlarında bizi kapsamaktadır. Yatırımlar, ticaret, günlük olaylar, her şey aslında... Yerlilerin, yabancıların, dışarıdan gelenlerin hepsinin faaliyetleri, aktiviteleri, nihayette hukukla ilgilidir. Dolayısıyla hukuku, çok geniş bir planda, çok geniş anlamda düşünmemiz gerekmektedir. İşte bu geniş anlamda Türkiye'yi bir hukuk ülkesi ve hukukun sağlam, süratli çalıştığı bir ülke haline getirdiğimiz andan itibaren Türkiye'nin ekonomik kalkınması da ona paralel olarak tamamlandığını ve en güçlü şekilde dünyada yerini aldığını hep beraber göreceğiz'' diye konuştu.
Hukuk ve adaletin ülke sınırları içinde kalmadığına dikkati çeken Gül, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''
Anayasamızda yaptığımız değişikliklerle de uluslararası hukuku, uluslararası birçok kuralı kendi yasalarımızın üstünde tutacak noktaya geldik.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin, oraya müracaat hakkını, vatandaşlarımıza bireysel başvuru hakkını vererek ne kadar çok gururlandık. Dolayısıyla sadece kendi standartlarımız değil, uluslararası hukukun da standartları bizi artık bağlamaktadır. O açıdan bizim ülkemizi sağlamlaştırdığımız en önemli alan tabi ki hukuk alanı olmalıdır ve olmak zorundadır. Bunu gerçekleştirdiğimizde diğerleri bunu takip edecektir. Bu konuda geçen dönem içerisinde çok önemli anayasa
kanun değişiklikleri oldu. Ümit ediyorum ki bu konuda hala çalışmaların hep devam etmesi gerekir. Önümüzdeki dönemler içerisinde de bunları hep beraber gerçekleştiririz.''
Hakimler ve savcıların, adalet mekanizmasının çok fedakarca çalıştığını herkesin bilmesini isteyen Gül, sözlerini şöyle tamamladı:
''Bazen duvarların arkasında hangi şartlar altında bu büyük görevi, bu büyük sorumlulukları yüklendiklerinin farkında olmayız. Sadece kanunlar değil, vicdanları da onların muhakkak ki kararlarına etki etmektedir. O açıdan onların da en iyi şartlar içerisinde görevlerini yapmalarını sağlamak yine hepimizin görevidir. Bu alanlarda yapılan her türlü iyileşme, Türkiye'nin diğer bütün alanlarında da kesinlikle görülecektir ve yansıyacaktır.''