Beklenen oldu, ne olacak...
Seçimler geçti, ama yaşanan süreçle ilgili tartışmalar yatışacağa benzemiyor.
Başbakan Tayyip Erdoğan iki yakın arkadaşıyla bir araya geldi diye neredeyse yer yerinden oynayacak... Seçim sonucunu değerlendirmek ve yeni dönemle ilgili planlar yapmak için bir araya gelmekte geç bile kaldılar.
ANAVATAN lideri
Erkan Mumcu ile DP lideri
Mehmet Ağar gazete sütunlarından birbirlerine endaht ediyorlar... Hesaplarını gözlerden uzak bir köşede çözseler, eminim, kendileri de çevreleri de rahatlayacak...
“22 Temmuz günü Türkiye'de ne oldu?” diye sizler de merak ediyorsanız, zihninize açıklık getirecek iki
okuma parçası sunacağım sizlere. Okuyunca hatırlayacağınız iki parça.
30
Nisan 2007 tarihi taşıyan ilk Kulis'i okuyalım:
“Kimileri olan-biteni anlamakta zorlanıyor. Ben de zorlananlardanım, ama benim anlayamadığım şey başka: Bugün yaşanan gelişmeler ister istemez bir
erken seçimle sonuçlanacak; -iki ay, üç ay veya altı ay sonra-
sandık mutlaka ortaya konulacak… Düz veya eğri hangi mantıkla bakarsanız bakınız,
Abdullah Gül cumhurbaşkanı seçilse de, işin içine Rüfailer karıştığı için seçim yapılamasa da, bu süreçten hangi siyasî parti kazançlı çıkar dersiniz…
“Ben de sizler gibi düşünüyorum: Evet,
muhalif oyların bir miktarını kendine çekme becerisini
CHP de gösterecektir, ama işte o kadar; şu sıralarda yaşatılan gerginlik ve cepheleşme ara renkleri ortadan kaldıracağı için daha çok Ak Parti'nin işine yarayacaktır…
“Yanılıyor muyum?' diye bilebilecek durumdaki başkalarına da sordum, onlar da geçmişten sayısız örnek vererek 'Doğru düşünüyorsun' dediler… Peki de, onların dediği gerçekse ve ben doğru düşünüyorsam, bu durumda DYP ve
ANAP liderleri, özellikle de
Erkan Mumcu '
Meclis'e girmeyin' dedi diye oylamaya katılmayan ANAP milletvekilleri, bu davranışlarıyla kendi siyasî sonlarını getirdiklerini nasıl görmezler?
“Bir dostum, 'Vaktiyle sık sık yazdığın 2002 seçimiyle ilgili senaryoyu kendin unutmuşsun' dedi bana… Hatırladım. Üçlü
koalisyon (DSP, MHP, ANAP) döneminde, önce Rodos'ta
Tansu-Özer
Çiller çiftiyle 'yeni hükümet' formülü pişiren bir medya patronu, daha sonra Frankfurt'ta 'MHP'yi koalisyon dışı bırakacak' bir projenin düğmesine basmıştı… Bunu gören MHP de 'Erken seçim olmalı' diye bastırdı…
“Sonucu biliyoruz: Erken seçimi zorlayan MHP de, onu mandepsiye bastırma hesabındaki DYP ve ANAP da erken seçimle Meclis-dışı kaldılar…
“Bugün de böyle bir 'oyun' kokusu alıyorum ben… Bir el, sağı-solu
tahrik ederek siyasetin dengelerini değiştirme çabasında; ancak istediği olursa, kullandığı güçler değil de yok etmeyi düşündüğü hissini verdiği (Ak Parti) müthiş kazanacak… (..)
“Ekonomik liberalizmin babası Adam Smith, koyduğu esasların bazı boşluklarına işaret ederek sistemin onun öngördüğü biçimde çalışmayacağına dair
itiraz edenlere karşı 'görünmeyen el' tezini ileri sürmüştü. 'Siz bilmezsiniz, 'görünmeyen bir el', insanların iradelerini
esir alır ve onları böyle davranmaya zorlar' demeye getirerek…
“Burada da bir 'görünmeyen el' devrede. Bilesiniz istedim…”
1
Mayıs 2007 tarihli ikinci Kulis:
“Şimdi burada durup ülkenin gideceği 'en erken tarihteki bir erken seçim' sonucunun ne olabileceğini düşünelim… Bu işlerden anlayan bir dostum, 'DYP ve ANAP'ın yalpalaması yüzünden sağ seçmenin neredeyse bütünü Ak Parti'ye kayar; yüzde 50'ye bile varabilir oyu' iddiasında.
“Adam Smith'in 'görünmeyen eli' ile ABD'nin bir ilintisi yok tabii… Smith klasik anlamda bir Hıristiyan olmasa bile bir Yüce Yaratıcı'nın varlığına inanıyordu. Kaynaklar kendisinin '
dindar' olduğuna dikkat çekiyorlar.
Piyasa ekonomisi ve kapitalizmin işleyişine dair tezlerinde inancından etkilendiği anlaşılıyor. Tezinde ileri sürdüğü 'görünmeyen el', birçok yorumcu tarafından, 'Allah'ın müdahalesi' olarak da yorumlanmakta…
“Burada 2002'yi hatırlamakta yarar var. Önce ekonomiden sorumlu devlet bakanlığı koltuğunda oturan Kemal Derviş'in durduk yerde 'Erken seçim gerekir' dediği işitildi. Ardından, DYP ile ANAP yetkililerinin gizlice buluşup MHP'siz bir koalisyon pazarlığı başlattığı kulaklara geldi. Bir medya patronu da devredeydi; Tansu-
Özer Çiller'le Rodos'ta, diğer sağ politikacılarla Frankfurt'ta konuyu görüştü. Kendisine karşı
komplo hazırlandığı kanaatine varan MHP lideri
Devlet Bahçeli '3 Kasım'da seçim olsun' demeye başladı…
“CHP lideri Deniz Baykal'ın 'Seçimden sonra oluşacak dört partili Meclis'te başbakan olurum' rüyası gördüğü günler… Bir 'görünmeyen el' müdahale etti, yapılan erken seçimden Ak Parti hükümet olarak çıktı.
“Görünmeyen el' bu defa Ak Partisiz bir hükümet için mi, yoksa yüzde 50 oyla liderini Çankaya'ya çıkarabilecek güce kavuşmuş bir Ak Parti için mi müdahale ediyor dersiniz? Ha, ne dersiniz?”
Her şey aylar önceden bu denli açıktı.
TAHA KIVANÇ/YENİ ŞAFAK