Melih Gökçek yine dişine göre birini buldu
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı
Melih Gökçek yine dişine göre birini buldu. “Ankaralı Murat’ım ben” diyerek belediye başkanlığına soyunan
Murat Karayalçın’la Melih Gökçek, kedinin fareyle oynadığı gibi oynar.
Ankaralı
seçmen Murat Karayalçın’ı tarihten sileli çok oldu. Karayalçın 1970’lerin sonuna doğru devrini tamamladı. Ankaralı, defalarca siyasi mevta olmuş ve siyasi teneffüsle yaşayan birini belediye başkanı yapmayacak kadar
hizmet almayı ve hizmet vermeyi bilir.
Melik Gökçek tekrar belediye başkanlığına
aday olur mu olmaz mı bilemem ama eğer olursa, benim bildiğim Melik Gökçek, Murat Karayalçın’ı karşısına bile bile çıkarttırmıştır. Çünkü Karayalçın, Gökçek için çok kolay bir lokmadır.
Gerçi
CHP’nin de Ankara,
İstanbul ve diğer büyük şehirlere çıkaracağı adamı yok ama olsun, yine de Murat Karayalçın gibi ambar dibinde kalmış bir iki kişiyi gün yüzüne çıkarıp; “İşte adaylarımız” diyebilirler. Millette onları tekrar ambar dibine göndermeyi bilir.
Murat Karayalçın, Ankaralılar için tedavülden kalkmış bir isimdir. Hem Ankara, Murat Karayalçın’ın 1970 sonlarına doğru bıraktığı Ankara değil. Kendisi görmeyebilir de Ankaralılar bu durumu çok iyi görmekte ve bilmektedir.
Ankaralı Melih Gökçek’e çok şey borçludur. Gençliğimin önemli bir bölümünü geçirdiğim
kenti ben bile bugün tanıyamıyorum. “Kıyamete kadar hizmet gitmez” denilen yerleşim yerlerine öyle hizmetler götürülmüş ki, doğrusu orada oturanlar da şaşkınlık içinde.
Bunları söylerken, partizanca davranıyor değilim veya Melih Gökçek’e
koltuk çıkmak gibi bir niyetim yok. Öyle olsaydı, yeri geldiğinde Melih Gökçek’i eleştirmezdim. Benden çok eleştiren olduğunu da sanmıyorum. Bugün de eleştirecek olsam çok şey söylerim.
Mesela Ankara sporla ilgilenmesi ve tesislere harcadığı enerjiden hiçbir Ankaralı memnun değil. Lakin kuş konmaz kervan geçmez dağlara, tepelere, köylere götürdüğü ve hatta Ankara’nın mücavir alanlarının dışındaki ilçelere kadar yaydığı hizmetleri kimse inkâr etmiyor, edemiyor.
Ankara memur şehridir ve memurların pek çoğununun da köyü, kenti, kasabası, Ankara’nın yakın civarındadır. Geçmişte Ankaralılar köylerine haftada, onbeş günde, ayda bir gidip gelirken, bugün Melih Gökçek’in sayesinde her gün gidip gelebiliyorlar. Ankara’da aldıkları hizmetleri, köylerinde ve ilçelerinde de alabiliyorlar.
Ankaralılar için bu hizmetlerin çok büyük önemi vardır. Ben de gidip geldiğimde aynı şeylere şahit oluyorum. Sadece bunlar mı?
Hayır, elbet bunlar değil. Otomobiliyle İstanbul’dan çıkan biri, Ankara’nın orta yerine kadar hiçbir
kırmızı ışık veya
trafik engeline takılmadan varacağı yere varabiliyor. Yol değil,
olağanüstü hal havaalanı yapmış sanki.
Kırsal Ankara yeşil Ankara’ya dönmüş. Ben Murat Karayalçın dönemini de çok iyi bilirim. Üstelik o zaman muhabirdim. Murat Karayalçın’a göre Ankara; Sıhhiye,
Kızılay, Kavaklıdere,
Çankaya, İç Cebeci,
Kurtuluş,
Bahçelievler, Beşevler,
Dikmen’in meclise yakın kısmı, Aşağı Ayrancı, Yukarı Ayrancı, Beştepe,
Maltepe, Tandoğan, bir de CHP’li çok olduğu için Yenimahalle vardı. Gerisi CHP’lilere göre “ırgat mahalleriydi.”
Bu semtlerin dışında kolay kolay diğer mahalleler ve sonradan merkezi ilçe olan yerler hizmet alamazdı. Ben de hizmet alamayan bu ilçelerinden birinde ikamet ediyordum. Her gün köyden şehre inen adamlardık. “Bir yanım Cennet, bir yanım Cehennem” türküsü gibiydi.
Geçmişe pek dönmek istemiyorum ama yazarken o yıllara gidince aklıma Rahmetli babam geldi. Karayalçın’ın o dönemine ait hatırladığım tek hizmeti vardı. EGO ve diğer kuruluşlarda namaz kılan insanların isimleri tespit ediliyor, işine son verilebilenler işten çıkarılıyor, çıkarılamayanlar da emekliye sevk ediliyordu. Rahmetli babam da namaz kıldığı için emekliye sevk edilmişti.
Uzun zamandır ikamet etmediğim Ankara’da Melik Gökçek’in hizmetlerini kitaplar dolusu anlatabilirim ama Murat Karayalçın denilince aklıma tek bu
fişleme hizmeti geliyor. Hakkını yemeyeyim bir hizmeti daha vardı, Batı Kent’i eline yüzüne bulaştırdı, orasını da yine Gökçek mamur etti.
HÜSEYİN ÖZTÜRK-VAKİT