Bu topraklardaki tek çatı!
Yalan, gerçekler ve kahramanlık
Alacakaranlıkta sıkılan adressiz kurşunların hesabını kim kime nasıl sorabilir ki?
Koca bir
inanç sembolüne yakıcı sorular sormak hangi çılgının haddinedir?
Biz bu ülkede devasa bir kan davasına karşılıklı güdülmüşsek, “Kimdir bu gizli eller?” sorusunu hangi aklı selim cesaretle sorabilir ki?
Gabar’ın taşlarında 13 şehidin kanı kurumadı.
Öylesi sorular çınlıyor ki kulaklarımda sormaya haddim, henüz yok...
Odamda bir ağacın gövdesinden yontulmuş 3 parça ahşap
heykel bana bakıyor... Ben onlara bakıyorum.
3
maymun... Gandhi’nin 3 maymunu... “Kötüyü işitme, kötüyü görme, kötüyü söyleme...”
Zor.
Çok zor.
Ülkemiz bir büyük sınavın eşiğinde... Kardeşlik sınavı.
Bugün uçağa atlayıp
Diyarbakır’a gitseniz PTT’nin önündeki ciğercide sabah kahvaltınızı iki
bardak çay eşliğinde özkardeşlerinizle yaparsınız.
Memet Uzun’un cenazesinde on binler yürüdü.
O cenazede atılan slogan ne?
“Şehidler na mırın!”...
Yani?
“Şehitler ölmez!”
Aynı Diyarbakır’da üç gün önce bir başka cenaze kaldırıldı...
Fethullah Selçuk’un cenazesi...
Orada da
Kürtçe sloganlar atıldı...
Fethullah Selçuk kim?
Gabar’da şehit düşen 13 askerden biri...
Kılınan ne?
Cenaze namazı?
İkisi de Diyarbakır’da... Aynı musalla taşında... Bir ulusun kalbine gömüldüler.
Nihayetinde Memet Uzun’a da bir Fatiha okundu... Fethullah’a da...
İslam bu topraklarda bizim tek çadırımız.
Topyekûn savaşarak değil, topyekün konuşarak bir
zihin ve vicdan ikliminde soluklanabileceğiz.
O iklimin yegâne makulü İslam’dır.
İstanbul ve
Ankara’nın devekuşu politikasını terk edip bu meselenin sosyal, siyasal, kültürel, dinsel ve
ekonomik boyutlarının nerede buluşacağını kavraması gerekiyor.
Yazının başına neden öyle girdiğimi ve neye “zor” dediğimi belki üç kişi anlayacak...
Biliyorum.
Ama Gabar’ın taşlarında kurumaya yüz tutan o kızıl lekelerin hesabı sorulacaktır bir gün.
Bilen biliyor.
Şehitlere sığınıyorum.
Bilmeden edilen tek bir kelime beni
hain eder korkusundan değil...
Hâlâ bu toprakların mayasına inancımdan susuyorum.
Vicdan denen bu coğrafyada yalnız değiliz.
Aklıselim de bilinmez bir ufuk değil.
SERDAR AKİNAN/AKŞAM