Ergenekon davasında
sanıklar ile
avukatlarının talepleri doğrultusunda
mülakat çözümlerinin 126'ncı sayfasından 138'inci sayfasına kadar olan kısmı verilen gizli
tanık 9'un,
tutuklu sanık
Veli Küçük ile
Danıştay saldırısının faili
Alparslan Aslan'ı "Baba-oğul gibi" gördüğünü söylediği görüldü.
Ergenekon davasında bazı sanıklar ile sanık avukatları, savunmalarında kullanacaklarını belirterek,
gizli tanık 9'un mülakat çözümü tam metninin kendilerine verilmesini istemişti. Avukatlar tarafından isminin Osman
Yıldırım olduğu belirtilen Gizli tanık 9'a ait mülakat çözümünün 8'inci sayfasından 84'üncü sayfasına kadar olan bölümler, daha önceden dava dosyasında bulunuyordu. Dün yapılan oturumda talebi değerlendiren 13. Ağır
Ceza Mahkemesi heyeti, gizli tanık 9'a ait mülakat çözümünün 126'ncı sayfasından 138'inci sayfasına kadar olan bölümler ile 138'den 139'uncu sayfaya kadar olan bölümlerinin de kısmen sanıklar ve avukatlarına verilmesini kararlaştırmıştı.
Silivri Cezaevi içerisinde bulunan
mahkeme kaleminden bugün bu bölümlerin alınmasına izin verildi. 126'ncı sayfa, mülakata katılan görevlinin "Hangisi ölüyor Cesim?" şeklindeki sorusuyla başlıyor. Önceki bölümleri davayı ilgilendirmediği için verilmemesi nedeniyle Cesim isimli kişinin kim olduğu ve neden öldüğü belirtilmiyor. Ayrıca bu konuyla ilgili Metin isimli kişinin de yaralandığı anlaşılıyor.
Bu bölümden sonra görevlinin sorularını
cevaplayan gizli tanık 9, Danıştay saldırısının sanığı avukat
Alparslan Aslan'ın müvekkilinin parasını verdiği bir daireyi alamadığını belirterek, "Alparslan, gidip bir çayını içelim dedi. Beraber gittik. Kendimi bir tahsilatın içinde buldum. Orada konuşmak zorunda kaldım. Karşı taraf ikna oldu. O daireyi satmışlardı. Onun yerine başka bir daire verdiler. Konuyu bu şekilde sulh ettik." diye konuşuyor.
Alparslan Aslan ile 2003 yılında
hapishane arkadaşı olan
Doğru Yol Partisi ilçe Başkanı E. A.'ın Ümraniye'deki otoparkında tanıştığını belirten gizli tanık, 2006 yılında yaptıkları bir konuşmada Aslan'a, "Bir yere giderken bir sorun varsa bana önceden söyle tedbirli gidelim. Yani avukat değil de sen geçmişte yaptıklarımızı sen gayriresmi yapıyorsun. Yani adam koparmaya gidiyorsun. Yani az daha çatışma çıkıyordu orada. Bana dürüst ol." diyor. Karşılığında da Aslan'ın, "
Allah için kitap için bir şeyler yapalım. Ne gibi şeyler? işte
sermaye sahiplerini koparalım. Onları da Türkiye'deki fakir ihtiyaç sahiplerine dağıtalım." dediğini söylüyor. Bunun üzerine mülakat görevlisi, bu teklifin bir avukata yakışıp yakışmadığını sorarak, bu teklifin kendisine aynı yolun yolcusu olduğunu belirttiği Yakup Süt tarafından yapılmasının kimse tarafından yadırganmayacağını belirtiyor. Görevli, "Ağzı süt kokan bir avukat" olarak nitelendirdiği Aslan'a bunun yakışıp yakışmadığını gizli tanık 9'a soruyor. Bunun üzerine gizli tanık 9, Alparslan Aslan ile 3 yıldır tanıştıklarını, ancak normal bir avukat olmadığını söylüyor.
Görevli, "Bu avukattan öte çakal çukal işlerine koşturan birisiydi diyorsun yani?" diye soruyor. Gizli tanığın "
Hayır, hayır, yani bu ilişkiler çerçevesinde. Anlatabiliyor muyum." diye cevap vermesi ve görevlinin de bu ilişkileri öğrenmek istemesi üzerine gizli tanık, "
Veli Küçük müçük diye hani bu çerçevede. Geçmişte tanıdığım herkesi tanıyor. Hatta tanımadıklarımı bile tanıyor. Yani normal bir avukat değil. Yani sadece ben dedim insanların açıkları olur mu olur" diye cevap veriyor.
"VELİ KÜÇÜK İLE ALPARSLAN ASLAN, BABA OĞUL GİBİYDİ"
Alparslan Aslan'ın bir konuyu görüşmek için kendisini Ortaköy'e çağırdığını belirten gizli tanık, buluştukları yerde kendisinin de 1993 yılından beri tanıdığını belirttiği Veli Küçük'ün de bulunduğunu söylüyor. Görevlinin, "Sen nereden tanıyorsun diye sormadın mı?" şeklindeki sorusu üzerine gizli tanık, "Sormam gerekmiyor. Yani nereden tanıyorsun, napıyorsun, banane yani. Baktım tanışıyorlar, şimdi onun özelini fazla düşünmezsin. Yani sonuçta bakıyorsun, anlıyorsun. Yani gördüğün, anladığın şeyi sorgulaman gerekmiyor." diye cevap veriyor. Veli Küçük ile Alparslan Aslan'ın bir
baba oğul gibi göründüklerini belirten gizli tanık, oradaki sohbet konusunun günlük
siyaset konuları olduğunu da sözlerine ekliyor.
Gizli tanık 9, Veli Küçük'ün, Turgut Büyükdağ ve o zamanlar
mafya gruplarını öğretip yönlendirdiğini ileri sürdüğü İbrahim Genç ile ilişkileri olduğunu da söylüyor.
"İKNA EDEMEDİM"
Gizli tanık 9, 16
Mayıs gecesi Alparslan Aslan'ın, bir
gazete kupürü sakladığını, zorlayarak kupürdeki bir hakim fotoğrafını kendisine gösterdiğini ve "Benim işim bununla" dediğini söylüyor. Aslan'a, "Sen
ülkücü,
Müslüman, vatansever, devletini, milletini seviyorsun. Şimdi hakim neyin nesi? Bu hakimlerle senin ne işin var? Bu bir çelişki değil mi?" diyerek vazgeçirmeye çalıştığını belirten gizli tanık 9, Aslan'ın hiçbir tepki ya da cevap vermemesi nedeniyle, "
Asker elbisesini giy,
PKK ile savaş. Git
Amerikan askerlerine, Amerikan büyükelçiliğine git,
İncirlik hava üssüne" diyor. İfadeyi alan görevlinin, "
Vatan millet
Sakarya diyorsun bunlar?" şeklindeki sorusunu ise gizli tanık 9, "Bunlar. Bunun dışında benim Türkiye'de aklıma bir şey gelmiyor. Benim mantığım da bu" şeklinde cevaplıyor. Gizli tanık 9, bir türlü ikna edemediğini belirttiği Aslan'a, "Sen bana anlatmadın. Ben de duymadım. Tamam mı kardeş dedim. O da çekip gitti." diyor.
Gizli tanık 9, o zaman
Muzaffer Tekin'in de deşifre olacağından endişe duyduğunu, bu işin onun boynunda kalmasının onun sonu anlamına geldiğini belirterek kendisini öldürmeye çalışmasının da 'dümen' olduğunu savunuyor. Gizli tanık 9, "Silah, şunlar bunlar var yani. Şimdi kalkıp kendine bir çizik atıyorsun. Yani göğsüne. Şimdi ölmenin binbir türlü yolu vardır yani. Bir ton görev yapmışsın yani. Emniyeti yargıyı ikna edip işin içinden sıyrılmaktır bunun adı. Budur işte. Doğru konuşalım, mantıklı konuşalım yani." diye devam ediyor.
Alparslan Aslan'ın
Cumhuriyet Gazetesi'ne üçüncü
bombanın atılmasının ardından anormal bir hal aldığını, kitlenip konuşmaktan kesildiğini belirten gizli tanık 9, "Erhan da sonra İstanbul'da yakalandı. Erhan,
Zekeriya Öztürk,
Muzaffer Tekin, bunlar hepsi beraber emniyette sorgulandı." diyor. Zekeriya Öztürk'ün nezarette değil, polislerin yanında Erhan ile sohbet ettiğini belirten gizli tanık 9, "Erhan'a 'merak etme' demiş. En fazla 3 yıl, 4 yıl yani, rahat olur. Osman'a da
selam söylüyor.
Hani rahat olun diye. Bu ne lan, kimsin sen? Neye dayanarak böyle konuşuyorsun? Erhan bana bunu cezaevinde anlatıyor. Yanıma geldi bir iki hafta kaldı. Yani sen Erhan'ı ilk defa nezarette görüyorsun. Konuşmayı nasıl yapıyorsun? İlk defa yani. Orada sizi başbaşa bırakmışlar, çay içiyorsunuz." diyor.
Zekeriya Öztürk'ü gıyaben tanıdığını ve aralarında samimiyet olmadığını belirten gizli tanık 9, "Sanki beni çok iyi tanıyormuş gibi, sanki eskiden benimle hani, sanki bu işlerde şeyim varmış gibi. İşte şey yani, kasıt. Yani 3-4 yıl yatıracaksın Erhan deyince Cumhuriyet'i kastediyor. Burayı kastetmiyor. Zaten işin doğrusu da o. Yani daha burası yok. Yani Erhan da onu kastediyor. Demek ki şimdi Zekeriya Öztürk de yani onlarla birlikte aynı. Her şeyden bilgisi var yani." diyor.
Mahkeme tarafından verilen mülakat çözümlerinin 138'inci sayfasının sonunda ise mülakatı yapan görevlinin,
kamera kapalı diyerek gizli tanık 9'dan, daha önceden konuştukları anlaşılan iki
mezar ile ilgili bilgi almaya çalıştığı görülüyor.