Gıybet edeni yanınızda konuşturmayın

Sadece rıza-yı İlahi'yi tahsil etmek kastıyla salih ameller için toplantı düzenleyip gizlice konuşmak, insanların problemlerini çözme düşüncesiyle istişare yapmak caizdir, hatta mendubdur (dinin yasaklamadığı veya emretmediği bir iş olmakla beraber yapıldığında sevap kazanılan bir ameldir).

Gıybet edeni yanınızda konuşturmayın

Aksine, herhangi bir hayra esas teşkil etmeyen bir araya gelmeler, şununla-bununla alakalı fiskos etmeler ve hele gizli cemiyetler kurup karanlık planlar yapmalar mü'minlerden fersah fersah uzaktır. Bu tür toplantıların hayra vesile olabilmesi için "birr ü takva"ya bağlı olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. "Birr" kelimesi, genel itibarıyla iyilik manasında kullanılır. Hadis mecmualarında "Kitabu'l-birri ve't-takva" unvanıyla fasıllar yer almaktadır. Kitap müellifleri ve hadis ravileri bu fasıllarda iyiliğe dair ne kadar mesele varsa hepsini bir bir saymış; anne-babanın haklarını gözetmekten başkalarına iyilikte bulunmaya, çocukların bakımı ve görümünden komşuları koruyup kollamaya, muhtaçlara yardım etmekten güzel ahlaklı olmaya kadar imanın şubeleri içinde anlatılan yetmiş küsur iyilikle alakalı hadisleri zikretmişlerdir. Dolayısıyla, geniş, bol ve sürekli olan her türlü hayırlı iş ve salih amel "birr" kategorisinde mütalaa edilmiştir. Takvaya gelince; o, Cenâb-ı Hakk'ın emirlerine uyup, yasaklarından kaçınmak suretiyle O'nun azabından korunma ve rızasına erme gayretidir. Şeriat-ı fıtriye kanunlarına riâyet etmek, sosyal münasebetlerde dikkat edilmesi gereken esasları gözetmek ve duygu-düşüncede, yeme-içmede, hayat tarzında başkalarına benzemekten sakınmak da takvanın çerçevesine dâhil edilmiştir. GIYBET MECLİSLERİNE İLTİFAT ETMEYİN Öyle ise, ille de bir gizli görüşme yapacaksanız, bunu mutlaka en geniş manasıyla "birr" ve "takva" çerçevesinde yapmalısınız. Biriyle fısıldaşırken, bir arkadaşınızı çekip ona gizli gizli bir şey anlatırken, içtimaî münasebetler açısından bazı kimselerle bir araya gelip görüşürken ya da iman ve Kur'an hizmeti adına bazı hususi meselelerin istişaresini yaparken sürekli kalbinize bakmalı, Allah'la irtibatınızı kontrol etmeli, meclisinizin "birr ü takva" üzere devam edip etmediğini gözden geçirmeli ve o necvânın sonuna kadar böyle bir temkinle hareket etmelisiniz. Faydasız fısıltılara girmemeli, mâlâyânî fiskoslara yanaşmamalı ve insanları çekiştirme, gıybet etme, başkalarının kusurlarını sayıp dökme... gibi günahlar işlememe hususunda çok hassas olmalısınız. Dudu nineler gibi, ona laf yetiştiren, öbürünün gıybetini eden, diğeriyle fiskosa giren ve böylece herkesin yanında herkes hakkında konuşup toplum fertlerinin birbirine düşmesine sebep olan insanlara da fırsat vermemelisiniz. Günah etrafında sürüp giden necvâlara (fısıldaşma) katılmamalı, o şekilde fısıldaşıp duranları dinlememeli, onlara iltifat etmemelisiniz. Dinlemeyin gıybet ehlini ve koğucuları; yanınızda konuşturmayın insanlar arasında laf götürüp getirenleri.. mü'minleri çekiştiren bir kimse, en azından bir günahkâr, bir mücrim, bir fasık ve bir müfsittir; bu itibarla da, onu dinlemeniz ve onun o müfsidâne sözlerine değer vermeniz, aranızdaki vifak ve ittifakın zarar görmesine ve ilahî teveccühlerden nasipsiz kalmanıza sebep olabilir. Bilmelisiniz ki, inancı sağlam olmayan bir insanla bile omuz omuza verseniz, vifak ve ittifak ettiğiniz sürece Allah işinize bereket ihsan eder.. ve yine bilmelisiniz ki, -faraza- Hazreti Cebrail, Hazreti Mikail ya da Hazreti İsrafil ile ortaklık kurup iş yapsanız, fakat sonra aranızdaki münasebette az zedelenme olsa, mesela, birbirinize karşı hayalleriniz kirlense, iç şetimlere girseniz, su-i zanda bulunsanız, Allah bereketini alır ve sizin üzerinizden tevfîkini keser. Evet, üç-beş kişi hususi mahiyette bir araya geldiğinizde, tebliğ ve temsil vazifesinin gereklerini konuşursanız, daha fazla iyilik yapmanın yollarını araştırırsanız; muhtaç talebeye burs bulmayı planlarsanız, kurban himmeti yapıp fakirlerin yardımına koşmanın, mesela dünyanın herhangi bir yerindeki depremzedelere el uzatmanın hesaplarıyla meşgul olursanız; bir öğrenci yurdunun yanına bir yenisini, bir okuldan sonra bir başkasını inşa etmenin fizibilitesiyle uğraşırsanız.. ya da elindeki meşalesiyle dünyanın dört bir yanındaki karanlıkları nura garketme sevdasıyla yollara dökülen karasevdalıların adedini çoğaltma hülyalarıyla oturup kalkarsanız.. işte o zaman makbul ve mendup bir necvâ akdetmiş olursunuz. Ne var ki, "birr ü takva"ya bağlı olmayan fısıldaşmalarınız kat'iyen fiskostan öteye geçmez ve o türlü bir necvâda asla hayır bulunmaz. Ayrıca, umumu alakadar eden meselelerin üç-beş kişi arasında ve hele tenkit nazarıyla fısıldaşılması vahdet-i ruhiyeyi zedeler ve kuvve-i maneviyeyi kırar. O türlü toplantı ve görüşmeler sadece şeytanı ve avenesini memnun eder. Nitekim Cenâb-ı Allah, necvâ ile alakalı ayetlerin devamında, "Böyle meşrû olmayan kulisler, mü'minleri üzüntüye boğmak için şeytan tarafından telkin edilir. Ama Allah dilemedikçe bu onlara asla zarar veremez. Onun için müminler de yalnız Allah'a güvenip dayansınlar." (Mücadile, 58/10) buyurmaktadır.
<< Önceki Haber Gıybet edeni yanınızda konuşturmayın Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER