Fehmi Koru bugünkü yazısında ABD'de yapılan gizli bir toplantıda konuşulan felaket
senaryosunu yazdı.İşte o yazı...
Senaryoyu doğru okuyalım
Bizim kapitalistlerin aklı yok da
Amerika'nın var mı sanki? Dünyanın her tarafında cebini doldurmayı düşünür kapitalist; bizimkiler ise cebini dolduran
iktidara minnet duymak yerine onu yerden yere vurmayı marifet biliyor. ABD'nin durumu da farklı değil; bölgede rahat ve huzur istiyorsa peşine takılacağı
Türkiye'deki iktidarı yere mi göğe mi koyacağını
hesap edememesini beklerken, Ak Parti'yi bütün etkileriyle yeryüzünden silmek için senaryolar yazıp bizim askerlere tartıştırıyor Amerikalılar…
Dünyanın çivisi çıkmış gerçekten…
Amerika tarihinin en vahim hatalarından birini 11
Eylül eylemlerine koyduğu teşhiste yaptı.
Afganistan ve
Irak'ın işgali o yanlış teşhisin sonucudur. Irak'a savaş açabilmek için gerçekleri ters-yüz etmekten de çekinmedi
Washington. Bugün gelinen noktayı biliyorsunuz:
Amerikan askerleri Bağdat'ın bile üçte ikisinde ortada görünemiyor; Irak tam bir kan gölüne döndü... Amerikan halkı onu defterinden çoktan sildi de, kararlarını yeniden gözden geçirme fırsatı tanınsa herhalde tarihi farklı yazmayla sonuçlanacak değişik bir
profil çizerdi George W.
Bush...
Türkiye bu yanlış sürecin başından sonuna kadar doğruları savundu, Washington'u batağa saplanmaktan kurtarmak için yol gösterici bir tavır takındı. Yalanla-dolanla değil gerçeklerle uluslararası câmia karşısına çıkmayı, öncelikle terörü besleyen sebepleri ortadan kaldırmayı,
demokrasi adına
ülke işgal etme fırsatçılığından vazgeçmeyi
tavsiye etti.
TBMM daha da ileri gitti ve hükümeti ikili ilişkilere müthiş önem veren bir ülkenin Meclisi olarak ABD'nin yanlışına ortak olmadı. Bölgeye demokrasi getirme iddiasındaki ABD'ye demokratik bir dersti TBMM'nin tezkere sırasındaki tavrı…
Bugün İslâm Dünyası -hatta Müslümanlardan oluşmayan mazlum ve mağdurlar dünyası da- Türkiye'de olup bitenlere gözlerini dikmişse, bunun sebebi, son beş yıl içerisinde bizim yaşadığımız deneyimdir. Hatalar yok mu o deneyimde, var elbette, ancak temelde bir doğruyu da görmek lâzım: Siyasî iktidar süreç boyunca halkla bağını koparmadı. Türkiye'deki deneyimi ilginç kılan da bu işte... Kapitalistlerimiz ve Washington'da ipleri elinde tutanlar akıllarını
peynir ekmekle yemiş olabilir, ama halkımızın sağduyusu hâlâ yerinde.
Washington'daki 'Neo-Çılgınlar' iyice sıyırtmış olmalılar ki, Türkiye'deki işbirlikçileriyle ortak toplantılar düzenleyip iç karartıcı senaryolar üzerinde fikir alış-verişinde bulunuyorlar.
PKK İstanbul'un en merkezi yerinde bir
bomba patlatırsa ne olurmuş? Ses getirecek bir siyasî
cinayet işlenirse Ak Parti'nin oyları düşer miymiş? Irak'a müdahale hükümetin halkla bağını koparır mıymış? Sonunda, seçimde Ak Parti'nin işine yarayabilir diye, “Aman PKK liderlerinden kimse şu sırada yakalanıp Türkiye'ye teslim edilmesin” temennisi paylaşılmış…
Gerçekten çılgın bu adamlar…
Tartıştıkları senaryo fazla yabancımız değil aslında: İstanbul/
İstiklal Caddesi değil, ama
Ankara/Ulus'taki Anafartalar Çarşısı'nda bir bomba patladı ve çok sayıda insanımız hayatını kaybetti,
sakat kaldı.
Anayasa Mahkemesi Başkanına yapılacak suikastın oluşturacağı tepkilerin daha büyüğünü Hrant Dink'i
hedef alan suikasttan sonra verdi toplumumuz… Irak sınırından içeri ha girdik ha gireceğiz manzarası nicedir hepimizi rahatsız ediyor. Kapalı toplantıdan dışarı sızan bilginin tek yanlışı bence şu: Hudson Institute'de ileriye dönük beklentiler ele alınmış değil, vaktiyle öngörülenlerin ne kadarının hayata geçirildiğiyle ilgili bir gözden geçirme yapılmış… Amerikalı senaristler senaryolarının bir süredir Türkiye'de uygulandığından emin olabilirler…
Kapitalistleri az akıllı, müttefikleri çılgın bir ülkenin insanlarının sağduyulu kalabilmesi bize özgü bir mucize gerçekten…
Fehmi Koru/Yeni
Şafak