Hükümet medyasının ‘7 bin kişi dinlendi’ manşetleriyle algı operasyonuna dönüştürdüğü iddialara rağmen hiçbir polis ‘usulsüz dinleme’ suçundan tutuklanmadı. Casusluk suçlamasıyla ilgili de delil ortaya konulamadı. “Hangi belge/bilgi elde edildi, hangi ülkeye/kişiye sızdırıldı? sorularına iddia makamlarınca cevap verilemedi, bir evrak gösterilemedi. Hâkim Çiçek, 49 kişinin sorgusunu bitiremediğini karara yazarak, Başbakan Erdoğan’ın proje dediği sulh ceza hâkimliklerinin yetersizliğini tescilledi. Polis avukatları, AİHM kararlarına göre, kısa süre önce kurulan sulh ceza hakimliklerinin ancak kuruldukları tarihten sonra işlenen suçlarla ilgili yürütülen soruşturmalara bakabileceğini dile getirdi.
"7 BİN KİŞİ DİNLENDİ" İDDİASI YALAN ÇIKTI, SAYI 238'E DÜŞTÜ
Bir kısmı yolsuzluk soruşturmalarını yürüten, bir kısmı terör örgütleri ile mücadele eden polislere karşı 22 Temmuz gecesi sahur vaktinde yapılan operasyonla ilgili ilk süreç, önceki gün sona erdi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın operasyonların ilk günü yazılı açıklamasında ‘usulsüz dinleme ve casusluk iddiasıyla gözaltına alınan 115 polisten 84’ü serbest bırakıldı, 31 kişi tutuklandı. Hükümete yakın medya tarafından ‘paralel yapı’, ‘illegal dinleme’ ve ‘casusluk’ ithamlarıyla kamuoyuna sunulan ve algı operasyonuna döndürülen gözaltılar, emniyet, savcılık ve mahkeme süreçlerindeki birçok hukuksuzluğu gözler önüne serdi. Selam Tevhid terör örgütü soruşturmasını yürüten polislere yönelik 3. Sulh Ceza Mahkemesi Hâkimi İslam Çiçek’in vekaleten 1. Sulh Ceza Mahkemesi adına önceki gün verdiği karar, hukuk tarihine geçecek birçok usulsüzlüğü barındırıyor.
"USULSÜZ DİNLEME VE PARALEL" SAFSATASINDAN TEK BİR TUTUKLAMA DAHİ YOK
Günlerdir hükümet medyasının polislerle ilgili algı operasyonu, bundan sonra hâkim kararları üzerinden devam edecek. Özellikle Selam Tevhid Ordusu terör örgütü soruşturmasını yürüten polisleri casusluk suçlamasıyla tutuklayan Hâkim İslam Çiçek’in kararı, yapılan operasyonun ne kadar delilsiz olduğunu gözler önüne serdi. Selam Tevhid soruşturması, kamuoyuna Star ve Yeni Şafak gazeteleri tarafından ‘siyasetçiler, sanatçılar, bakanlar, bürokratlar’ın da aralarında bulunduğu 7.000 kişinin usulsüz dinlediği iddialarıyla gündeme getirilmişti. Gündeme düşen bu haberden sonra Başbakan Tayyip Erdoğan ve bakanlar, sık sık ‘paralel yapı’ safsatasını dile getirerek ülkede bir dinleme paranoyası oluşturmaya çalıştı. Bütün bu algı operasyonları sonrası açılan soruşturmada hâkim karşısına çıkan Selam Tevhid’i soruşturan polisler, usulsüz dinleme suçlamasından tutuklanmadı. Hatta Çiçek’in, kararına yazdığı “Şüpheliler gerçeğe aykırı belge düzenledikleri, bu belgelerin resmi belge niteliğinde oldukları” ifadesi ise soruşturmanın ne denli açmaz içerisinde olduğunun kanıtlarından birisi. Yani polisler dinleme evrakı hazırlamış, bu evrak resmi ama sahte.
CASUSULUK SUÇLAMASI ÜZERİNE TEK BİR DELİL DAHİ ORTAYA KONULAMADI
Hâkimin casusluk iddiasına mesnet kabul ettiği dayanaklardan birisi Başbakan’ın danışmanı Mustafa Varank’ın örgüt soruşturması kapsamında dinlenilmesi gösterildi. Yine Başbakan’ın danışmanlarından Sefer Turan’ın da mahkeme kararıyla dinlenilmesi, Hâkim Çiçek tarafından casusluk faaliyeti şeklinde açıklandı. Ancak burada önemli bir husus var; her iki isim de Selam Tevhid soruşturmasının şüphelisi olarak tamamı mahkeme kararı alınmış dinlemelere konu oldu. Dolayısıyla bu iki ismin dinlenilmesinde casusluk suçunu gerektirecek hiçbir sebep yok. Ne Varank’ın ne de Turan’ın dokunulmazlıkları bulunmadığı için mahkeme kararıyla dinlenilmelerinin önünde herhangi bir engel bulunmuyor. Selam Tevhid soruşturmasını yürüten polislerden haklarında tutuklama kararı verilen 11 kişi, bir türlü delilleri gösterilemeyen casusluk suçlamasıyla cezaevine gönderildi. Halen şüphelilere isnat edilen casusluk suçlaması için hangi belge/bilginin elde edildiği, hangi ülkeye/kişiye sızdırıldığına dair polislerin önüne bir evrak sunulamadı.
SULH CEZA MAHKEMESİ BU KARARIYLA İFLAS ETTİ
Hâkim İslam Çiçek'in kararında itiraf ettiği bir diğer konu da sulh ceza hâkimliği müessesesinin yetersizliği ile ilgili. Çiçek, 4 gün boyunca 49 kişinin sorgusunu bitiremediğini açıklarken, buna gerekçe olarak da şüpheli polislerin kanuni hakları olan ‘kendilerine isnat edilen suçlamalara ilişkin delilleri görmek' istemesini işaret etti. Çiçek, müdafilerin beyanlarını tutanağa tam olarak geçirmek istemelerinden rahatsızlığını belirtmiş oldu. Çiçek'in bu tavrı, Yurt Atayün'ün avukatı Cemalettin Mutlu'nun ifadelerin tutanağa tam geçirilmesini istemesi sonrası kullandığı “Tutanağa paşa gönlümün istediklerini geçiririm.” sözleri ile somutlaşmış oldu. Çiçek, avukatların ifadelerinin tutanağa birebir geçirilmesi, sorgu sırasında polislerin önüne kendilerine isnat edilen suçlamalara ilişkin delillerin gösterilmesi, tarafsızlığını yitirdiği düşüncesiyle reddihakim talebinde bulunulması gibi doğal savunma haklarını “sonu gelmeyen talepler” şeklinde kararına geçirdi.