Genelkurmay ve olmayan ‘JİTEM’
Susurluk kazasının ardından yani bundan tam 12 yıl önce ‘JİTEM’ isimli bir
örgütün faaliyetleri gündeme gelmişti. Ortaya çıkan birçok belgede ‘JİTEM’ isimli bir örgütten söz ediliyordu.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Susurluk
Araştırma Komisyonu da söz konusu örgütün ismine birçok yerde ve belgede rastlamıştı.
Ergenekon davası sırasında bir kez daha ortaya çıktı ki, JİTEM diye bir örgüt vardır. Bu örgüt
Türk Silahlı Kuvvetleri içinde kurulmuştu.
Güneydoğu’daki birçok yasadışı uygulamanın içinde de böyle bir örgütün varlığı artık iyice netlik kazanıyor.
Gazeteci arkadaşımız
Avni Özgürel bu konuya hâkim olan isimlerden birisi. Dünkü
Sabah gazetesinde Ecevit Kılıç’la yaptığı söyleşide
Veli Küçük için bakın neler söylüyor: “(
Veli Küçük)
Orgeneral seviyesindeki askerlerin bile ürkerek
telefon açtıkları biriydi. Bakmayın şimdi cezaevindeki haline. Görevde bulunduğu dönemde o adının desturla anıldığı bir adamdan söz ediyoruz.
Hizbullah dediğiniz örgütü kurmuş daha ötesi var mı? Türkiye’nin altını üstüne getiren örgütler bunlar.”
Hizbullah Güneydoğu’da
faili meçhul cinayetlerin ve yargısız infazların başrol oyuncusuydu. Şehrin orta yerinde satırlarla onlarca insanın canına kıydılar. Köylerde
akıl almaz işkencelerin ortağı oldular, yurttaşa zulüm yaptılar. Bu cinayet örgütünün bölgedeki Jandarma
İstihbarat merkezlerinde eğitildiği de o dönemde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Araştırma Komisyonu’nun raporlarına girmişti.
Bütün bunlar biliniyordu. Güneydoğu’da ‘
terörle mücadele’ adı altında devlet güçlerinin yasadışı etkinliklerin içine girdiği ve bunun devletin en tepe noktalarında bile meşru kabul edildiği
Başbakanlık Teftiş Kurul Raporlarında yer aldı.
Ergenekon davası nedeniyle şimdi bunların bir kısmının açığa çıktığına, bazı kurumlarca kabul edildiğine
tanık oluyoruz.
Şimdi görüyoruz ki, Hizbullah örgütünü de JİTEM’in lideri olarak bilinen Veli Küçük kurdurmuş. Bunun bizim açımızdan şaşırtıcı bir tarafı yok. Şaşırtıcı olan bir hukuk devleti olduğu söylenen Türkiye’de bütün bunlar yıllarca nasıl yapılabildi?
***
Haydi bir dönem yapıldı. Türkiye bu nedenle çok ağır bedeller de ödedi. Şimdi her şey ortaya çıktığı halde bazı kesimler nasıl bunları ‘meşru’ kabul edip savunabiliyorlar? Ergenekon davasının derinleşip devlet içindeki kara noktaları ortayı çıkarmasından veya çıkarabileceğinden neden endişeleniyorlar? Resmi makamlar ise bunu nasıl görmezden geliyorlar?
TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu üyeliği yapan
Fikri Sağlar, bu konuda önemli çağrılarda bulunuyor ve
Cumhuriyet’ten Türey Köse’ye şunları söylüyor: “Dava asıl yönelmesi gereken yere yönelmeli,
Mehmet Ağar yargılanmalı,
Mehmet Eymür tekrar dinlenmeli, kontrterör merkezi ve JİTEM’le ilgili olarak dönemin
Genelkurmay Başkanı bildiklerini söylemeli.”
‘JİTEM’ eskiden vardı, şimdi hâlâ devam ediyor mu?
Etmiyorsa
tasfiye edildi mi? Edildiyse, bu örgütlenmenin yarattığı tahribatın ve yasadışı faaliyetlerin Türk Silahlı Kuvvetleri içinde sorgulaması yapıldı mı?
Türkiye gelişmiş demokratik bir
ülke olsa bütün bu soruların cevabını alacağımıza inanırız. Biliyoruz ki, bu soruların cevabını daha uzun süre alamayacağız. 1996 yılında Susurluk kazasının ardından Genelkurmay ‘JİTEM diye bir şey yoktur’ açıklamalarında bulunuyordu. Jandarma komutanları Meclis’e ifade vermek lütfunda bulunmuyorlardı.
Şimdi kim ‘JİTEM’ yok diyebilir? 11 senede dolaylı olarak da olsa bu örgütün varlığının kabul edildiğine tanık oluyoruz. Şimdi yapılması gereken bu örgütün ve bu örgütün çevresinde oluşan yasadışı faaliyetlerin ortaya çıkarılması ve sorumlularından
hesap sorulması.
Ergenekon davası bu alana yöneldikçe daha çok anlam kazanacaktır.
Görünen o ki, süreç bu gerçeklerin ortaya çıkması yönünde ilerliyor. Gelecekteki felaketleri ve acıları önleyebilmek için geçmişin hesabının ciddi bir şekilde sorulması gerekiyor.
En çok da Türk Silahlı Kuvvetlerinin yönetimine bu konuda görev düşüyor.
Tabii yargıya da...
Medyaya da...
ORAL ÇALIŞLAR - RADİKAL